Devletten “Taksim” İtirafı, Önce Sulayın Sonra Gazlayın

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Tamer YAZAR
Yazının Yazıldığı Tarih: 
28/6/2013

Devlet denen olgu öylesine “kusursuzdur” ki kendi inancında, hata yaptığını asla kabul etmez.

Ettiği zamanlarda da bu “kabul ediş” öylesine “örtülüdür” ki anlamak zordur…

Aynı son genelgede olduğu gibi… !!!

 

Evet…

 

İçişleri Bakanlığı, toplumsal olaylarda polisin biber gazı kullanımına ilişkin kurallar getiren bir genelge yayımlamış ve aslında bunun nedenine ekleyemediği Taksim Gezi olaylarına da gönderme yapmış…

Bir çeşit günah çıkarma anlayacağınız…

Ya da yeni günahları önleme çabası…

 

Peki, yeni kural mı?

 

Söz konusu önergenin içeriğinde anlatıldığına göre, İçişleri Bakanlığı, güvenlik güçlerinden, kanuna aykırı toplumsal olaylarda önce gaz mühimmatının kullanılacağı uyarısında bulunulmasını, gruptan ayrılmak isteyenlerle diğer kişilerin uzaklaşmasına fırsat verilmesini, tazyikli suyla müdahaleden sonra gaz kullanılmasını istemiş.

 

Yani bundan böyle bol keseden “biber” gazı sıkmak artık yasak… !!!

Öyle hedef gözetmeksizin “duş” aldırmak da…

Hatta kadın erkek yaşlı genç ve hatta çocuk demeden hedef almak da…

 

Sonuç mu?

 

Bundan sonraki “gaz” sıkışlarımız daha bir vicdani olacak… !!!

Hatta adil olacak… !!!

Böylece Devlet denen yapıyı bu kullanımdan ötürü eleştirme hakkımız da sınırlanacak… !!!

Çünkü bundan sonra, “sıktık, ama kurallı” denecek… !!!

“Müdahale ettik çünkü hakkımızdı” diye eklenecek... !!!

 

Sanırım bu da bizim demokrasimiz…

Hani yetmeyen…

 “Yetmez ama EVET” diye de sloganlaştırılan…

 

Ha bu arada, gazdan önce sulayın diyen bir içerik de var o genelgede ve bakın aynen ne diyor:

 

“Kanunsuz toplumsal olaylarda, gazlı müdahaleden önce su püskürtücü panzer ve TOMA'lar kullanılarak tazyikli suyla müdahale edilecek.”

 

Yani uygulama aşamasına geçirilecek“olası” şiddetin bir prospektüsü var artık… !!!

Devlet gücünü elinde bulunduranların o güce dair bir kullanım kılavuzu… !!!

 

Tamam da, kim elindeki gücü kendi eliyle sınırlandırmak ister?

Sanırım bunun cevabı noktasında hepimizin yüzünde ufak bir gülümseme var…

 

Bu arada…

Ki gerçekten de önemli…

AK Parti, Taksim Gezi Parkı merkezli olayların araştırılması amacıyla bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını öngören önergeyi TBMM Başkanlığı'na sunmuş.

Yani, Hükümet edenler ve Devlet’i yönetenler, bir anlamda “Beni araştırın” demiş…

Yani yaptığından ve yapılandan öyle emin ki, “onca yaralı ve ölüme” rağmen, “işte meydan” diyivermiş…

Ama bunu derken de biraz gülümsetmiş… !!!

 

Niye mi?

 

Bakın o önergede ne diyor?

 

“27 Mayıs 2013 gecesi İstanbul Taksim Gezi Parkı civarında yol genişletme çalışmaları çerçevesinde başka yerlere nakledilmek üzere bazı ağaçların sökülmesine karşı tepki olarak 40-50 kişilik bir grubun gösterileriyle başlayan, bilahare kamu düzenini ve toplumsal barışı bozucu bir nitelik kazanan müessif olayların sebep ve sonuçları ile ülkeye doğrudan veya dolaylı olarak verdiği zararların araştırılmasında fayda mülahaza edilmektedir.”

 

Sahi, iş makineleriyle ağaçların parçalanması ne zamandır “sökme” olarak adlandırılıyor… ?

Bu olaylar sırasında yaşamını yitirenler es geçilirken, ekonomik zarardan bahsetmenin cesareti nereden geliyor?

Ama asıl olarak da, 40-50 kişilik bir gruba polis şiddeti uygulayıp toplumu tahrik edenlere nasıl olup da değinilmiyor?

 

Peki, bir noktada haklılar mı?

Hani, “barışçıl amaç taşıyan protesto eylemleri, bu amaç dışına çıkarıldı” derken…

 

Tamam da, o barışa, ama yakın mesafeden gaz sıkan ve orantısız güç kullanan yine bu önerge sahiplerinin mensubu olduğu iktidar gücü değil miydi?

 

Sahi, neyi araştıracağız?

Kimi AK’layacağız… ?

 

Tamer YAZAR

iletisim@politikadergisi.com

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.