Brecht Tüketimi Üzerine Bir Deneme ya da Eleştiri

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Gerçek bir aydının Brecht tüketmesi gerektiğinden başka ne diyebilirim ki? 20.yy’ın bu önemli adamı tiyatrolarıyla bilinmesine rağmen ben burada onun yazdığı “Üç Kuruşluk Roman” adlı eserinden bahsedeceğim. Eserinde kapitalizmin sıkı bir eleştirisini yapmış Brecht bu kitabında kapitalizm eleştirisini biz sıradan insanların gözlerinde veya daha doğru bir deyişle akıllarında ete kemiğe büründürüyor. Öyle ki yaptığı eleştiri romanı okurken sanki bize dokunup geçiyor. Bu romanda sergilediği karakterler ile burjuva sınıfın ya da bugünkü kullanımıyla sermaye sınıfının nasıl yaşadığını, ne hissettiğini fakir ve yoksul insanlarla karşılaştırarak çok gerçekçi bir biçimde anlatıyor.

Kafka ile aynı çağın aydını olması onların birbirlerinden ve dönemlerinden etkilendiklerini bize gösteriyor. Kafka, “Dönüşüm” adlı eserinde kapitalist üretim ilişkilerinin insanı böcekleştirdiğini yazarken Brecht ise bu eserinde kapitalizmin insanı dilencileştirdiğini ve daha da önemlisi ahlaksızlaştırdığını yazıyor. Kapitalizmin ünlü serbest girişim, rekabet anlayışının insanları ne duruma soktuğunu betimleyen yazar aynı zamanda bizlere de daha müdahil olmamız gerektiğini edebi bir dille anlatıyor. Biliyorsunuz “kapitalizmde buhranlar artacak ve sonunda kapitalizm kendi mezarını kazacak” söylemi bir bilimsellik iddiasını uzun yıllar taşımıştır, hatta bunu ilk olarak belki de dile getiren Komünist Manifesto’da Marx ve Engels olmuştur. Marx’ta bir devrim otomizmi vardır; fakat ne yazık ki her buhran ile birlikte kapitalizm çözümünü de yaratıyor. Bertolt Brecht, Üç Kuruşluk Roman adlı eserinde bunu gözler önüne çok iyi sermiştir. Serbest rekabeti ve güçlü olanın kazanması anlayışını eleştirirken, “Dünyanın güzelliklerine yalnızca güçlü olanlar mı erişecektir?Ya zayıflar ne olacak?” demiştir.

Yaptığı gözlemler, tahliller; insancıldır, devrimcidir.

İkisi bir arada gitmektedir.

Her sosyalist aydın aynı anda bir büyük insancıdır.

Öte yandan, çağımızda kapitalizmin tekelcilik evresini yaşadığımızı biliyoruz, kabulleniyoruz; ancak tekelleşmeye nasıl gidildiği üzerine ciddi eksikliklerimizin olduğunu düşünüyorum. Brecht’in kitaplarının tüketimi tekellerin oluşum sürecini anlama ihtiyacını ortadan kaldırıyor. Serbest rekabet ilkesinin, düşen kâr oranlarıyla doğrudan ilgisini ve tekelleşmenin önünde sonunda bununla bağlantılı olarak bir burjuva sınıfı mücadelesi olduğunu anlatır. Bundan başka, sermaye sınıfı ilişkilerinin ne derece bozuşmuş ve soysuzlaşmış olduğunu bu komünist yazardan daha iyi kim betimleyebilmiştir? Bu eserinde çok iyi görülüyor ki ahlaksız ve radikal olan sosyalizm değil insanı insanlığından çıkaran kapitalizm ve onun vahşi ilkeleridir.

 

Brecht okunması gereken bir büyük şair, aydın, yazar ve adamdır.

 

Alphan TELEK
iletisim@PolitikaDergisi.com

 

Yorumlar

'...ahlaksız ve radikal olan

'...ahlaksız ve radikal olan sosyalizm değil insanı insanlığından çıkaran kapitalizm ve onun vahşi ilkeleridir.' gerçekten çok dogru fakat hala belli bir kesim tarafından kapitalizm övülürken sosyalizm yerin dibine sokulmaya çalışılmaktadır..Acaba NEDEN(!)
Ancak sonuç olarak aydın çevreler tarafından kapitalizm bir çöküş içinde oldugu gerçegi görülmekte ve er yada geç sosyalizm anlayışının toplumlara egemen olacagı vurgulanmaktadır..

..Teşekürler..

Yorumunuz için teşekkür

Yorumunuz için teşekkür ederim.

Dediğiniz gibi bir kesim tarafından sosyalizm yerin dibine batırılmak isteniyor.Her seferinde SSCB örneği verilerek bakın bakın işte sosyalizmin sonu bu dendi halbuki unutulmamalıdır SSCB bir sosyalizm denemesiydi,insanlık tarihinin yüce bir türküsüdür.

Küba örneği neden verilmez.
Küba'da insanlar mutlu.

Bir düşünün.Teşekkürler.

Küba.. Antiemperyalist

Küba.. Antiemperyalist duruşun sembolü..Hemde Amerika'dan birkaç km ilerde!..
Demekki olabiliyormuş dedirtiyor insana..

Fakat.. 'Büyük adamlar(!)' girince işin içine..Toplumun degilde 'büyük adamların' çıkarları söz konusu olunca;
Başladıgımız yere geri dönüyoruz sanırım..Kapitalizm!..

ve bu büyük adamlar' başarıların degil başarısızlıkların propagandasını yapmaya bayılırlar..
..Teşekürler..

Küba anti emperyalizmin

Küba anti emperyalizmin kalesi olduğu gibi anti kapitalizmin de kalesidir.

öte yandan evet elbette kişiler de bağlı bulunduğu sınıf ya da grubun eğilimini taşır;ancak bunu abartmamak gerekir gözümüzü sermaye sınıfına özellikle tekellere kartellere çevirmeliyiz.Bugün devleti oluşturanlar bunlar bir başka deyişle bu büyük adamlar o kartellerin,tekellerin adamı.

Saygılar.

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.