Bir Kurultayın Ardından: CHP İktidar Olabilir mi?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
analiz_politik
Yazının Yazıldığı Tarih: 
3 Mart 2012

Bir Kurultayın Ardından

CHP İktidar, Kılıçdaroğlu Başarılı Olur mu ?

Geçtiğimiz hafta sonu CHP’de kurultay vardı. Parti içi muhalefet 12 Haziran 2011 seçiminde büyük ölçüde devre dışı bırakılmış, başta Önder Sav, Hakkı Süha Okay, Şahin Mengü, Onur Öymen gibi partinin ağır topları meclise girememişti. Deniz Baykal milletvekili olarak meclise girmiş; ama ekibinden kimse kalmamıştı. Örgütlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin,  Baykal ve Sav’a yakın olan örgütlerin çoğunu seçime çok kısa bir süre kalmasına rağmen dağıtmış yeni yönetimle uyumlu çalışan partilileri onların yerlerine atamıştı.  Genel Başkan Kılıçdaroğlu eski Ulusalcı-Kemalist çizgide olan muhaliflerin yerine bir taraftan yine aynı çizgiden olan Muharrem İnce, Emine Ülker Tarhan, Süheyl Batum, Nur Serter gibi isimleri vekil yaparak Kemalist-Ulusalcı kitlelerin oylarını korumak istemiş, bir taraftan da sağ kökenli Sinan Aygün, Turhan Tayan, Muhammet Çakmak gibi isimleri aday göstererek sağa açılım  yapmaya çalışmıştır.  Kılıçdaroğlu aynı zamanda Hüseyin Aygün, Sezgin Tanrıkulu gibi çizgileri BDP’ye daha yakın isimlerle de doğu ve güneydoğu’daki oylarını artırmayı planlamış toplamda % 35-40 bandında bir oy hedeflemiştir. Yani seçim öncesi sadece Bağdat Caddesi, Etiler, Nişantaşı’ndaki oylarla iktidar olamayacağını anlayan Kemal Bey partisinin oy alamadığı İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’daki oylarını artırması gerektiğinin farkına varmış, buna göre bir aday portföyü ve seçim kampanyası  ortaya koymuştur.

Sencer Ayata öncülüğünde bir seçim kampanyası yürütülmüş, Brezilyalı lider Lula da Silva’ya iki seçim kazandırmış Aile Sigortası projesi ile atağa geçilmiş, emeklilere milli gelir artışından pay verilmesini sağlayan intibak yasası ile ilgili çalışmalar topluma tanıtılmıştır. Projelere toplum ilgi göstermiş; fakat partinin aday profilindeki karmaşıklık, örgütlerdeki son güne kadar yapılan değişiklikler sonucu örgütlerin etkisiz kalması gibi unsurlar sonucu evdeki hesap çarşıya uymamıştır.  Tabi ki CHP’nin rakibi AK Parti ise aynı şekilde çok güçlü bir seçim kampanyası yürütmüş, ekonominin % 8,9 oranında büyüyerek dünyanın 16. Büyük ekonomisi haline geldiği, 2009 yılındaki % 14’lük işsizliğin % 11,9’ a indiği dönemde seçime girmenin verdiği avantajı çok iyi kullanarak seçimden daha da güçlenerek çıkmıştır.  CHP’de Genel Başkan Kılıçdaroğlu, Baykal’a göre daha fazla miting yapmış, çok çalışmış fakat partideki danışman kadronun yetersizliğinden dolayı miting yaptığı kentlerde ülkenin gerçek sorunlarını dile getirememiş, aşağı yukarı bütün mitinglerinde havuzlu villa, kırk haramiler gibi insanların çok ilgi göstermediği konuları tekrar etmiş durmuştur. Sonuç olarak CHP bir önceki belediye seçimine oranla oylarını % 3 artırabilmiş ancak AK Partiye oy veren kitlelerden CHP’ye yönelen olmamıştır.

Seçim sonrasında ise partinin tamamen kendine güveni yitirdiği, 1 Eylül’e kadar verilen tatilden anlaşılmıştır. İlkokul öğrencilerinin dahi 3 ay yaz tatili yapmadığı günümüz koşullarında CHP rakibi AK Partinin iftardan iftara koşuşturduğu bir ortamda yazı tatil yaparak geçirmeyi tercih etmiştir. Yukarıda bahsettiğimiz kozmopolit aday profili partiye oy kazandırmadığı gibi, Kılıçdaroğlu’nun çizdiği zayıf lider profilinden de destek alarak bu vekiller  kontrolsüz, parti programı dışında, partinin tabanı ile uzaktan yakından ilgisi olmayan görüşleri kamuoyuna deklere etmişlerdir. Bunlara Süheyl Batum'un kağıttan kaplan benzetmesinden, Hüseyin Aygün’ün 1930’ların CHP’sini kötülemesini örnek gösterebiliriz. Parti içi muhalefet ise 12 Haziran seçimlerinde milletvekili seçilememenin de verdiği hırsla televizyonları  kanal kanal dolaşıp mevcut yönetimi kıyasıya eleştirmiştir. İşte bu ortamda partinin aldığı oy oranının anketlerde % 26’dan % 20’ye düşmesi kadar normal bir durum olamaz. 

Böyle bir ortamda yaklaşık 6 aydır Genel Başkan ile hesaplaşmak isteyen parti içi muhalefet yeterli imzayı topladı ve kurultaya gidildi.  Ne oldu peki? Partide yaklaşık 50 yıldır kontrolü elinde tutan Önder Sav ve ekibi tamamen tasfiye oldu. Kılıçdaroğlu partinin hem tabanına hem de tavanına daha hakim hale geldi. Bu hakimiyetle Kılıçdaroğlu toplum nezdindeki liderlik algısını düzeltebilecek ortamı bulabilecektir.

CHP’nin Seçim Kazanması Kolay mı ?

Bir seçimi kazanmak için Avrupa’dan iyi bir ekip ve proje gerekirken, Türkiye’de ise iyi bir lider, iyi bir ekip ve projeler gereklidir. Normal şartlarda belediye seçimi demek proje seçimi demektir. Fakat bizim gibi ülkelerde seçimlerde % 30 projeler, % 70 ideolojiler yarışmaktadır. İktidarın son 3-4 aylık politikalarına baktığımızda gerek Cumhuriyet Bayramı kutlamaları, Gençliğe Hitabe’nin kaldırılmasının tartışmaları, eğitim sistemindeki  4+4+4 ( 12 yıllık kademeli eğitim ) şeklindeki değişiklikler ve dindar nesil yetiştirme söylemleri muhalefetin üslubunu sertleştirecek ve seçime üslupların çok sertleşeceği bir ortamda girilecektir. Aslında bu iktidarın bir nevi seçim taktiğidir. Bu taktik anlayışa göre; ülkedeki iktidarla muhalefet, ülkenin temel konularında, eğitim sisteminde, hukuk sisteminde ve ekonomide bir birine zıt politikaları savunacaktır. Bugün olduğu gibi...  İktidarın amacı  kendisine oy veren koalisyonun dağılmasını önlemektir. Siyasi iktidarın dindar nesil söylemi kendine oy veren muhafazakar tabanın kaymasını engellerken, Milliyetçi ve Ulusalcı çizginin savunduğu Gençliğe Hitabe, Andımız, milli bayramlarının kutlanmasını kaldırma çabaları, mevcut eğitim sistemini, tarih kitaplarındaki resmi söylemleri değiştirme girişimi de liberal kitlenin ( yetmez ama evetçiler ) yine iktidar çatısı altında kalmasını sağlayacaktır. Ekonomide cari açığa rağmen 2011 yılı sonundaki %7 büyüme ( 2011 yılında olduğu gibi 77 milyar dolarlık cari açığın 13 milyar doları kaynağı belli olmayan paralarla finanse oldu ) ve bu büyümenin 1,7 milyon kişiye iş sağladığı bir ortam. Ve hükümet imkanlarının sonuna kadar seçime seferber edilebileceği gerçeği.  Böylesi bir ortamda seçime giren CHP’nin oy oranının % 26’yı geçmesi son derece zor görünmektedir.

Peki ne yapmalı?

İdeolojik çatışmadan kaçınmalı. Deniz Baykal döneminin laiklik elden gidiyor paranoyasının yerini Cumhuriyet elden gidiyor almamalı. Cumhuriyet’in kazanımlarını ve önemini  çok iyi bilmektedir  Türk toplumu. Ak Parti’de sürekli anketlerle halkın nabzını yoklamakta ve hamlelerini ona göre yapmaktadır. Örneğin Gençliğe Hitabe'nin kaldırılması konusunda özellikle sosyal medyada çok büyük tepki oluşmuş ve iktidar bu fikrinden geri adım atmıştır.  Fakat şu da bir gerçektir ki; laiklik elden gidiliyor, rejim yıkılıyor öngörüleri ile topluma şu ya da bu şekilde geçmişte uygulanan baskı CHP’ye karşı özellikle sağ seçmen nezdinde ciddi bir antipati yaratmıştır. Bu antipatiyi CHP ancak halka temas ederek ortadan kaldırabilir. Bağdat Caddesi’nde kafe ve pastanelerde oturarak değil Sultanbeyli de Sarıgazi’de halkla iç içe olarak, halkı dinleyip sorunları için kafa yorarak ancak bu sorunları çözebilir.  Bu açıdan partide Gürsel Tekin,  Mustafa Sarıgül, Hikmet Çetin gibi hem soldan hem de sağdan kitlelerin itibar ettiği politikacılarla sahaya inilmelidir. Güçlü bir ekip şarttır. Kılıçdaroğlu güçlü ekip bana rakip olabilir, benim liderliğim tehlikeye girebilir düşüncesi ile ekibini zayıf profilli  kişilerden oluşturursa ( şu anda olduğu gibi ) hiçbir zaman iktidar adayı olamaz.  Ayrıca Genel Başkan  parti kadrosunu geniş tutmalı ve bu geniş kitleleri ortak söylem altında bütünleştirmelidir.  Baykal dönemi adayların büyük bölümü avukattı CHP sanki Ankara, İstanbul barosu gibiydi. Ekonomist, iş adamları, mimarlar, mühendisler, sendikalardan oluşan geniş kitleleri aynı çatı altında sosyal demokrat politikalar ve ulusal birlik ve bütünlük şemsiyesinde tutabilmeyi başarabilmelidir Genel Başkan.  Aile sigortası gibi sosyal projelerin yanı sıra, hizmet sektörünün baskın olduğu ülkemizde tekrar tarımı ve sanayiyi ayağa kaldıracak politikalar için kollar sıvanmalıdır.  Ekonomi’de sadece büyüme esas olmamalı, büyümenin üst gelir grubu ile alt gelir grubunun arasındaki uçurumu azaltıcı yönde olması için neler yapılması gerektiği her platformda anlatılmalıdır. Sanayicinin borsada kağıt kovaladığı dönemden, fabrikada ürün kovaladığı döneme geçişi sağlanmalıdır. CHP cari açığın bu ülkenin kaderi olmadığını göstermelidir. Kore, Çin, Brezilya’nın kalkınma modelleri incelenmeli ve ekonomimize uyarlanmalıdır. 1960’larda sıradan bir tarım ülkesi olan Kore’nin ihracata dönük kalkınma modeli ile ihracatını 1961’deki 2 milyar $’dan 2011 yılında 600 milyar $’lara nasıl artırdığını araştırmalıdır CHP. Başlıca görevi reel sektörü desteklemek ve beslemek olan fakat bu amacından uzaklaşıp kendi başına apayrı bir sektör haline gelen finansal türev ürünlerle ilgili gerekli düzenlemeleri hayata geçirecek projeler anlatılmalıdır halka. Ülkemiz kısa vadeli sermaye hareketlerinin uğrak yeri olmaktan çıkmalı, kısa vadeli sermayenin çıkışı üzerine konulacak Tobin vergisi gibi tedbirlerle finansal kırılganlığı azaltıcı tedbirler sunmalıdır CHP. Yabancı direk yatırım neden 9 milyar $ gibi komik bir seviyededir, nasıl artırabilir üzerine çözüm önerileri sunmalıdır CHP, bu konularda Çin, Hindistan, Polonya gibi ülkeler incelenmelidir. Türkiye  gelir dağılımında 30 OECD ülkesi içinde 29. olmamalı, Kuzey Avrupa ülkelerinde olduğu gibi refahı bütün kitlelere yaymalıdır.  Buğdayı, eti ithal eden değil ihraç eden bir düzeni yaratmalıdır CHP, bunun için projeler sunmalıdır. Kentleşmenin,  modern şehirciliğin TOKİ’nin hiçbir şehrin kendine özgü kültürünü mimarisini içermeyen aynı tip 10 katlı, 20 katlı bina yığılarından ibaret olmadığını göstermelidir CHP ve depremin kader olmadığı, depremle birlikte yaşanabileceğini, kentsel dönüşümün nasıl hayata geçirileceğinin projelerini satır satış işlemelidir CHP. YÖK gibi hiçbir gelişmiş ülkede örneği olmayan kurumları tarihin sayfalarına gömmelidir CHP. Bu ülkenin gelecekleri olan üniversite öğrencilerinin attığı bir slogandan ayağının kaymadığı bir Türkiye yaratmak için kolları sıvamalıdır CHP. Basın özgürlüğü, fikir özgürlüğü gibi konularda neler yapacağını vakit kaybetmeden anlatmaya başlamalıdır CHP.  Ve bunları yaparken hesaplaşma kelimesini tarihe gömmelidir. Geleceğe yönelik plan projesi olmayanlar geçmişe dönmekte ve hesaplaşma sürecine girmektedir. CHP demek; geçmişi didiklemek demek değil sürekli proje üretmek ve bu toplum için ayrım yapmadan çalışmak olmalıdır.

Ve bütün bunları yaparken hatiplerin icraatları topluma iyi anlatması gerekmektedir. Bir kere anlatmak yetmeyebilir, insanların geçmiş tecrübelerinden oluşmuş ciddi önyargıları olabilir. Önyargıyı kırmak için aynı şeyler, farklı verilerle defalarca anlatılmalıdır.  Unutulmamalıdır ki bir çiviyi duvara çakmak için defalarca vurmak gerekir. Ve her şey için emek gereklidir, istikrar gereklidir; Taşı delen suyun kuvveti değil damlaların sürekliliğidir.  

Twitter: analiz_politik

iletisim@PolitikaDergisi.com

Yorumlar

çalışma

CHP nin bilhassa ilçe ve köylerde daha çok çalışması lazım geriye dönük projelerini anlatması lazım  ben 15 gün önce balıkesirin gönen ilçesindeydim AKPli hanımlar ev ev gezip kimin ne sorunu var diye soruyorlar biz iktidarız deyip oturmuyorlar  halka biz her zaman yanınızdayız imajını veriyorlar   dolayısıyla halk  bize sahip çıkılıyor diyerek  akpeye oyunu veriyor  onun için CHPninde çok çalışması vehalkın içine girmesi lazım  ben CHPli olarak her yerde fikirlerimi söylüyorum ülkemizin nasıl satılmak istendiğini anlatıyorum  AKPyi savunanlara  TAYYİP beyin yırtık papuçla polıtikaya girdim deyipte oğlunun nasıl gemicikleri oldu dediğimde insanlar enazından düşünüyorlar  onun için daima halkın içinde  onların yanında olması lazım CHPlilerin

 

Gördüğüm şu ki CHP denince

Gördüğüm şu ki CHP denince halk arasında herkesin genel kanısı AKP nin karşısında hiç bir şansı olmadığı. CHP daha çok doğru şeyler düşünüp yanlış şeyler yapan bir parti, "oy" kaygısı ile saçma sapan şirinlik gösterileri yapmak hatta bölücü kesime bile yakınlaşma görüntüsü veren çabalar yine çöp konteynırına gidecektir. Yani asla "oy" olarak geri dönmeyecektir. Yazara bu güzel yazı için ayrıca teşekkür ediyorum.

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.