Azizim, Siyaset Sanatı ve Memleket İdaresi Zor Bir Uğraş(!)

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Irak Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut BARZANİ, yükselen terör vakaları için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın daveti üzerine İstanbul’a geldi. Pekâlâ, yine bildiğimiz işbirliği ve dayanışma demeçleri, kamuoyunun dikkatine sunuldu. Fakat, her nedense Irak Bölgesel Yönetimi'nden 

Türkiye’nin istediği adımların atılmasına yönelik sinyaller gelmiyor. Irak Bölgesel Yönetimi Başkanı: "Biz, kardeşlerimize silah çekemeyiz." diyor. Kardeş dediği de sanırım, PKK terör örgütü militanları(!)Tamam da, o PKK militanları, bizim hükümranlık topraklarımızda, masum insanlarımıza terör odaklı saldırılar düzenliyor. Çoluk-çocuk demeden, insanların hayatlarını alma babında hiç düşünmeden kanlı eylemlere karar veriyor ve uyguluyorlar. Sanırım, Türkiye terörü ve geniş konsepte terörizmi bertaraf edecekse, bu da inisiyatifi alması ile mümkün olacaktır. Irak Bölgesel Yönetimi peşmergelerinden operasyonel destek beklemek, çok fazla “beklentiden” öteye gitmeyecek gibi. Zaten basından takip ettiğimiz kadarıyla “Bordo Bereliler”, Irak’ın kuzeyine girmiş ve burada operasyon yapmaktalar. Aslında olması gereken, terör örgütünün belinin tamamıyla kırılması çerçevesinde TSK bünyesindeki en seçkin birimlerin belli bir süre zarfında belirlenen hedeflere, hiç aman vermeden; taktik ve stratejiye uygun, kurmayların-harekâta yön verecek subayların- öngörüleri doğrultusunda kararlı olarak, terör örgütünün üzerine giderek, “etkin” sonuç almalarıdır.


Ordumuzun bünyesinde, Irak koşullarında ve ülkemiz koşullarında zor fiziki etmenlere rağmen, PKK terör örgütünün belini kıracak, onun taktiksel eylem yapabilmesini engelleyecek ve lojistik kanallarını tıkayarak, örgütü çökme noktasına getirecek, özel kuvvetlerimiz fazlasıyla mevcuttur.
 

* * *
 

Adalet, yargılama, kanun, suç ve ceza...
Ülkemizde, belki de ağızlara en çok pelesenk olan kavram...
Adalet ve kanuniliğin ne kadar “vicdanî” olduğudur.
 

N.Ç., 26 kişinin tecavüzüne uğradığında, daha 13 yaşındaydı.
13 yaşındaki N.Ç., 26 insan postu giymiş, erkeklik testestoronları(testosteron) fazla düzeyde salgılanmış sapkınlar tarafından, kendi çirkin emellerine ortak edilirken, hukuk; cinsel saldırıya maruz kalan N.Ç. için “rızası ile olmuştur” kararını onaylayınca, olan oluyor.

Olayın vuku bulduğu mahallin hâkimi, gelen kamuoyu tepkisi üzerine, bundan sonra benden de N.Ö. diye bahsedin, diyen bir makale yayınlıyor. Tabii ki, yargıçlar/hâkimler, önlerinde duran kanun metinlerini uygulamak durumundadırlar da...
Acaba, hukuk, yasa; yargıçlara, hiç “takdir hakkı” tanımıyor mu?
Vicdan adına!


* * *


Kurban Bayramı geldi çattı ya...
“Türkiye manzaraları” da baş göstermeye başladı...
Kaçan kurban görüntüleri mi dersiniz...
Kurbanlık hayvan sahiplerinin, İstanbul’da Anadolu yakasından, Avrupa yakasına hayvanlarını geçirebilme telaşeleri mi dersiniz...
Sanırsınız ki...
Türkiye, kendi çapında bir “AB” birliği gibi, birlik...
Anadolu’dan gelen, Anadolu yakasından gelen kurbanlıklara “vize/pasaport” uygulanmakta...
Ama...
Asıl düşündürücü ve ilginç olanı...
Bayram zamanlarında, megakent-İstanbul’un terk edilmesi. İnsanların, daha tatilin başında, mesai bitiminden hemen sonra, bavullarını aldıkları gibi, kenti terk etme canhıraşları, gerçekten de “takdire şayan” bir eylem hâli(!)..
Haber bültenlerinde bir şey dikkatimi çekti... Bayram tatili için, İstanbul’u terk edenlerin yol güzergâhlarını gösteren ilginç bir durum vardı... Arife öncesi ve sabahı, Ankara’ya giden güzergâhlar dolu, araçlar, neredeyse milim milim hareket edebilecek hâldeyken...
İstanbul istikameti üç-beş arabadan menkuldü!..


* * *
 

Esas ilginç ân neydi derseniz?:
Yunanistan Başbakanının, Almanya şansölyesi karşısında elpençe duran hâlinin, hemen hemen tüm gazetelerde fotoğraflanmış olarak servis edilmiş olması idi. Gerçekten de ilginç ve düşündürücü bir fotoğraf karesiydi, bu kare...
Daha öncesinde de Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve Almanya şansölyesi Angale Merkel’in bacak bacak üstüne atmış, birbirlerinden “emin” iki lider görüntüsü yansımıştı, haber ajanslarına ve medya kuruluşlarına...


* * *
 

Gel tezkere gel tezkere misali...
Ağızlara tekerleme olan “Bedelli Askerlik”...
Yine, kamuoyunun ve hükümetin gündeminde.
Ak Parti iktidarı, bu sefer bu husus üstünde daha ciddi durmakta ve yasa hazırlığını daha oturaklı yürütmekte.
Tabii ki, ilk başta belli olan çerçeve maddeleri...
Kaç asker yükümlüsünün bu bedelli askerlik uygulamasından faydalanacağı ve “bedelinin” ne kadar olacağı...
Hükümetin yaptığı değerlendirmeye göre;
200.000 kişinin, bedelli askerlikten faydalanması öngörülmekte ve...
Bunun için de 10.000 £’un düşünüldüğü...
TL’ye dönüştürüldüğünde ise bu meblağın...
24.000 TL olacağı...
 

Bu gelişme üzerine...
Bankalar(!) (da) “kredi” verebilmek için harekete geçtiler...
12 aylık vadede kredi almak isteyenler;
24.000 TL’yi, 27.000 TL olarak geri ödeyecekken;
24 aylık vadede kredi almak isteyenler,
24.000 TL’yi, 29.000 TL olarak ödemek durumunda kalacaklar.


* * *
 

Bunlar, meselenin parasal yönleri.
Haaa! bir de yaş meselesi var ki, o da en az ödenecek “bedel” kadar önemli. Şimdilik, düşünülen, 35 yaş üstü yükümlülerin bu uygulamadan faydalanmaları. Pekâlâ, ileride bir yaşsal “güncelleme” yapılır mı bilemem; ama olacaksa normali de, 30-35 yaş üstündekilerin bu uygulamadan yararlandırılmalarıdır. Ama, benim kendi kişisel kanaatim; ben, Bedelli Askerliğe karşıyım. Çok önceden de savunduğum husus, PROFESYONEL ASKERLİKTİR. Askerlik meslektir. En azından, subay ve astsubay bakımından, askerlik bir meslektir ve bunun karşılığında devletten maaş almaktadırlar. Ordunun, diğer alt kademeleri de en az subay ve astsubay kadar nitelikli ve iyi eğitim almış “profesyonel askerle” donatılırsa, ülkemize yönelik tehditlerle mücadelede, daha verimli, efektif, nihai sonuca odaklı hizmetler daha optimal ifa edilebilir.


Her nedense, ülkemizde, ne zaman PROFESYONEL ASKERLİK hususu ortaya atılsa ve üzerinde “tartışma-fikir teatisi-değerlendirme” iklimi oluşturulmaya çalışılsa, bir kesim, bundan nem kapmaya veya alerji olmaya başlıyor.
Nedenini anlamış değilim.
Acaba, merkezinde “savaşma” ve “gerektiğinde de insan öldürme” olan bir “anayasal ödev”/profesyonellik hâlinden veya eylemlilik durumundan, siyasal rant mı elde etmek istiyorlar diye de, düşünmeden edemiyorsunuz.

Azizim, siyaset sanatı ve memleket idaresi zor bir uğraş(!)...
Yersen ve yutarsan...

Erhan SALMAN

iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.