Atlantikten buraya kriz

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Taha Malikoglu
Yazının Yazıldığı Tarih: 
04/11/2009

Aylardır ülkemiz bir kriz psikolojisi içerisine girmiş ve toplumun büyük bölümünü derinden yaralamıştır. İnsanlar alış veriş yapamadıkları için çarşıya sokağa çıkamamakta, işyerlerinin kepenkleri kapanmakta, kredi kartları borçları da tırmandıkça da tırmanmakta.

 

Belki başbakanımızın dediği gibi ‘kriz teğet’ geçmiştir. Ama herkesi değil. Bazılarının da çapının tam ortasından geçmiştir. Bunları gözlemlemek için; bir ‘analiz uzmanı’, ‘ekonomist’ veya ‘bürokrat’ olmaya gerek yok, çarşıya pazara çıkıp insanların psikolojilerini gözlemlemeniz yeterli.

 

Şimdi uzman ekonomistler şu tespiti yapabilirler: Küreselleşmenin gereği olarak krizden bütün ülkeler etkilendi ve bizde kendi payımıza düşeni aldık diyebilirler. Evet, gerçekten de bir ortaklıkta durum böyleyse kimsenin diyebileceği bir şey yok. Fakat kimse şunu açıklayamaz kriz geliyorum, geldi dedikten sonra insanlar işsiz kaldıktan, ekonomi kilitlenme noktasına geldikten sonra müdahaleyi anımsatan birkaç göstermelik yaptırımı hiç kimse savunamaz. Oysaki durum biraz farklı olmalıydı. Ülke de tek başına iktidar olan bir hükümet, özelleştirme gelirleri milyar dolarlarla la ifade edilen bir ülke. Sadece ekonomi üzerine çalışılması amacıyla Ankara ve İstanbul’da kurulan dev binalar, bu işten sorumlu en az üç bakan, aylık gelirleri en az 3000 TL yi bulan binlerce personel ve hemen hemen her şeyden vergi alan bir ekonomik sistem olduğu halde biz krizi bu kadar zor yaşadık.

 

Gerçekten bu insanlar neler yapıyorlardı. Görevleri bu değil miydi? Yoksa oradakiler siyasi akımın getirdiği doldurduğu aslında göreve herhangi bir bilgi birikimi olmayan insanlar mıydı? Eğer gerçekten böyleyse durum çok kötü.

 

Yok, eğer böyle değilse sorun ne?

 

Bu insanların aldığı eğitim bir anlam ifade etmiyor mu? Tabi akla en kötüsü de gelebilir. Bile bile bu tuzağa çekildi ve insanımız bu krize yedirildi. Bunu düşünmek bile ürkütücü çünkü bu  ‘vatana ihanet’ suçuna girer. Umarım bu ülkenin ekmeğini yiyen hiç kimse bu suçlamayla karşı karşıya kalmaz. Fakat şunu da düşünün, bir arsanız var bu arsanızın değeri 100 TL, ama arsanızı alacak olan arkadaşınızın 50 doları var ve doların karşılığı 1,2 yani elindeki paranın edeceği tutar 60 TL. Sonra aradan bir süre geçince bir şeyler oluyor ve arsanızın değeri 50 TL ‘ye düşüyor ve elinde 50 doları olan arkadaşınız dolar kuru 1,2 den 1,7 ye çıkıyor ve 85 TL parası oluyor. Ve elinizdeki evi alıyor. Tabi siz evi sattıktan sonra paranızı dolar 1,2 oluyor ve evinizin değeri tekrar 100 e çıkmış oluyor. İlginç değil mi?

 

Peki şunu soralım size son kriz ile düştüğümüz durum bu değil mi?

 

Krizin merkezini oluşturan ülke her türlü tedbirini alıyor ve para değeri yükseliyor, cari açığı azalıyor, dünyadaki itibarı artıyor, küçük şirketleri büyük şirketlerin eline geçiyor ki tabi kendi sermayesi olan firmaların, yani sermaye daha güçlü bir hale geliyor, zayıf firmalar ayıklanıyor,  ithalatı azalıyor, ihracatı artıyor, ama öbür tarafta bizde neler olduğunu biliyorsunuz zaten. Bu işte bir yanlışlık olması lazım. Şu an itibariyle ekonomimizin can damarı özelleştirmeden gelecek olan sıcak para girişidir. Fakat 80 yılda fakir fukaranın parasıyla oluşturduğumuz nice devlet yaptırımlarını da bu kadar hor ve ucuz kullanmamak gerektiğini herkes düşünmektedir. Ürettiğimiz bir şey yok fakat büyümemizi eldeki malzemeleri sadece satarak yapıyoruz.

 

Yoksa ülkemizin dört bir yanında fabrikalar sabahtan akşama kadar üreterek yurt dışına ihracat yaparak ekonomi büyümüyor. Eğer öyle olsaydı her halde işsizlik bu kadar yüksek bir oranda olmazdı.

 

Sadece bir laf ebeliğiyle bugün IMF ile anlaşabiliriz, yarın anlaşabiliriz diye spekülasyon yapıp suni bir yükselme yaparak ekonomiden medet umar hale geldik.

 

Gelinen ekonomik tablo oldukça ürkütücüdür ve birilerinin bu tehlikeyi görmesi gerekiyor

 

Taha MALİKOĞLU

 

iletisim@politikadergisi.com

 

Yorumlar

KRİZİ BAŞKALARINA YANSITMA

Vergilendirme politikamızda bir çok vergi türü vardır ve bu yük ya nihai tüketicinin üzerinde ya da memur ve işçinin üzerindedir.Yani vergi konulmuş birilerinin umurunda değil ,çünkü vergi yükü onların üzerinde değil..
Yeni bir kriz dalgasından bahsedilen bu günlerde varsın krizler gelsin kimin umurunda! AMERİKANIN MI..!? Yok yok..çünkü kriz yükü onların üzerinde değil.KRİZİ BAŞKALARINA YANSITMIŞLARDIR.
Yazar Krizi çok güzel yorumlamış ve çok güzel bir örnekle somutlaştırmış.TEBRİK EDİYORUM.

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.