Açılım

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Süleyman GÖK

 

Son günlerde sıklıkla gündeme getirilen bir kavram olan ‘AÇILIM’ kelimesinin sözlük anlamı; kapalı bir şeyi açmak, tıkalı veya gitmeyen bir süreci belirli etkilerle işlerlik haline kazandırma anlamına gelmektedir. Öyleyse; bugünlerde adından sıkça söz ettiğimiz bu kavrama dayanarak, demek ki ülkemizde kapalı veya işlemeyen, yolunda gitmeyen bir olay var ki bizde bunun için sağlıklı bir şekilde ’açılım’ girişiminde bulunmaya karar verdik. Öncelikle; sağlıklı açılım yapabilmek için sorun oluşturan yerleri tespit etmemiz daha sonra bu yerler üzerinde gerekli tedaviyi uygulamamız şarttır.

Bugün gelinen noktada sorunun adı sıkça değişmiş olmasına rağmen ve farklı ideolojik kesimler tarafından değişik adlarla anılmasına rağmen sorun bellidir. Ülkemizin 7 bölgesi olduğunu bizlere ilkokuldan beri öğretilen gelenekselleşmiş bilgidir. Bugün sorun diye tanımladığımız olayın içine bu yedi(7)bölgeden Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgemizde yaşanan gelişmeler, bölgenin sorunları gelmektedir. Ülkemizin kozmopolitlik yapısı, etnik köken bakımından çeşitlilik arz etmesi bir takım sorunlara kaynaklık etmektedir. Gelinen noktadaki en büyük nedenlerden birisi budur. Homojen bir yapının olmaması, değişik etnik kökenden oluşan insanların bir takım hak talep etmeleri sürecin gelişmesini ve sorunların oluşmasına sebebiyet veren silsileler bütünüdür.

Ülkemizde yaşanan gelişmeleri değerlendirmeye başladığımızda bu süreci 2’ye ayırarak analiz etmede fayda olur diye düşünüyorum. İç politika ve Dış politika. Bugün, başlıktan da anlaşılacağı üzerine ‘Açılımlar’ ülkesinde yaşadığımız düşünülürse; doğal olarak bunu sadece İç politika da değil Dış politika çerçevesinde de değerlendirme zorunluluğu doğar. O zaman sorunun kaynaklarını, nedenlerini ve çözüm önerilerini dile getirerek bir takım genel-geçer yargılarla yazımın ilk bölümüne başlıyorum.

İlk olarak İç politikamızda bir sorundan bahsediyoruz. Bazılarına göre Kürt Sorunu, bazılarına göre Demokratik Açılım, bazılarına göre ise Milli Birlik Projesi adı altında gerçekleştirilen yolların kaynağı Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yaşanan sorunlar çerçevesinde şekillendiğini gözlemliyoruz. Nedir bu sorunun kaynağı? Diye soracak olursak farklı çevrelerin kendi ideolojik yapıları, temsil ettikleri gruplar ve çıkarları gereği objektif bir karar verememenin acizliği üzerinde farklı nedenler sayılmaktadır.

Bugün, bu bölgelerimizdeki sorunların kaynağını öğrenmek istiyorsak bölgede objektif ve sağlam sosyolojik yollarla halkın ne isteyip, ne istemediğini sormak olmalıdır. Eğer bir sorun varsa bu sorun orada yaşayan halkın sorunudur. Tepeden inme veya başka birileri(!)tarafından Sünni yollarla ilave edilen sorun değildir. O zaman ilk olarak, gerekli yerlerde sosyolojik metotlarla gözlem yaparak sorunun kaynağını öğrenmeliyiz. Herkesin birlikte ortak olduğu sorunlardan birisi olan ‘PKK’ terör örgütünün varlığı ve zararlarıdır. Bütün kesimler bu sorunun varlığından şikâyetçi ve bitmesi için değişik çözüm yolları önermektedirler.

Bunlardan birisi de ‘genel af’ adı altında dağdaki teröristleri affetmek ve vatandaşlık bağı ile yaşanabilir hale getirmektir. Yani, onlara iş, aş bularak onların toplumsal hayata adapte olabilmesini sağlamak için gereken koşulları sağlama girişimleridir. Bu yolla yapılmak istenen masumca(!)bir çözüm önerisi olarak dururken, bu yol başka türlü sorunlara yol açabilecek düzeyde bir yaklaşımdır. Çünkü ülkemiz 25 yıldır terör örgütüne karşı bütün ulusal kaynaklarını harcamış, bunların yanında manevi anlamda 6000 şehit vermişiz. Ve bugün bu yaşananlar karşısında endişe ile bekleyen şehit aile ve yakınları bulunmaktadır. Gazilerimiz bulunmaktadır.

 Dağdan inen insanlar tarafından öldürülen şehitlerimizin yakınları bugün acı içinde kıvranırken, gelen teröristlere bir takım özel haklar tanınması toplumsal kaosa ve kargaşaya yol açabilecektir.

Bu sorunun kaynağı; bazılarına göre, anayasada iki etnik grubun isminin geçmesi, Kürtçenin ikinci bir dil olması, Kürtçe vaaz, Kürtçe miting, Kürtçe yayın gibi hakların talep edilir olması, PKK terör örgütünün direkt olarak Kürt Sorunu olarak algılandığının göstergesidir. Bana göre bu talepler yerine getirilse bile herhangi bir sonuç vermeyecektir. Çünkü sorunun kaynağının yanlış tespit edilmesi, onun tedavi sürecinin yanlış sonuçlanmasına neden olacaktır. Ben sorunun çözümlenmesi için belli başlı yollar üzerinde durulması gerektiği kanısındayım. Bugün bölgemizdeki sosyal, siyasal, kültürel, ekonomik sorunları göz ardı ederek bu sorunun çözülmesi imkânsızdır. İlk olarak bölgesel farklılıkları giderecek, devletin asli görevi olan refah ve güvenliği sağlamak adına bir takım faaliyetler gerçekleştirmek gerekir.

Onlardan bazıları şunlardır;


1) Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesinde Toprak Reformu gerçekleştirilerek ağalık düzenine son vermek ve topraksız köylüye toprak işleme hakkı vererek ekonomik kalkındırma projesini uygulamaya koymak,

 

2) Eğitim, devlet himayesinde gerçekleştirilerek ‘Milli’ eğitim olanaklar sayesinde ana sınıfından başlayarak ülke, millet sevgisi öğretilerek gelecek nesiller için birliktelik duygusu oluşturmak,

 

3) Sağlık projesi kapsamında, orada yaşayan vatandaşlarımızın insanca ve sağlıklı bir şekilde yaşayabilmeleri için batıda olan olanakları sağlamalı, doktor, hastane, hemşire, gibi tıbbi olanakları sağlanmalı,

 

4) Ekonomik refahı sağlayabilmek için oradaki halka devletin olduğu güvenini sağlamak gerekir. Yeni işyerleri açarak istihdam olanakları sağlamak, Doğu’nun kültürel özelliklerini kullanarak Doğu Turizmi canlandırılmalı ve bölgenin kalkındırılması için çalışmalar başlatılmalıdır. Böyle bir organizasyon sonrasında insanların geçim sıkıntıları azalacak ve dağlara çıkma gibi bir girişimleri olmayacaktır.

 

Yukarıda saydığım çözüm yollarını genişletebiliriz.

Bunlar bizim iç politika çerçevesinde çözebileceğimiz unsurlardır. Bunun yanında dış destekli sorunlarımız vardır. Bunların gerçekleştirilebilmesi kararlı, güçlü bir devlet projesi kapsamında olabilecektir. Saydığımız unsurlara ilaveten sorunun dış boyutunu ilgilendirmesi bakımından;

1)İnsan ve hayvan kaçakçılığı,
2)Uyuşturucu kaçakçılığı,
3)Silah ticareti,


Gibi unsurlar bu sorunun çözülebilmesi için önemli yerler işgal etmektedirler. Ben bu sorunun çözümü için önerilerimi dile getirdim. Bu sorunun çözümü için yapılması gerekenler bellidir. Sanal yollarla, belirli çıkar gruplarına dayanarak ve onların sözcülüğünü yaparak bu sorun çözülmez. Sorunun çözümü için teşhis ve tedavi süreçlerinin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi gereksin ki sağlıklı sonuç alabilelim.


Sonuç olarak;  Açılım adı altında yapılmak istenilen sorunların çözülmesi.  Bu sorunları çözebilmek için önemli olan akıl ve mantık ilkeleri çerçevesinde, gerçekçi bir bakış açısıyla sorunlara yaklaşmalı ve çözüm yolları aramalıyız.

 

Süleyman GÖK

 

Selçuk Üniversitesi Uluslar arası İlişkiler Bölümü

                                                                                                                                                                                                                iletisim@politikadergisi.com

 

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.