Bu Yazılar da İlginizi Çekebilir!
- Vay Demokrasim(?) Vay
- Seçime Doğru...
- Başbakan Erdoğan'ın Özlemi...
- Cumhurbaşkanı Adayı Kim Olacak?
- Güçlü Bir İktidara Karşı, Güçlü Bir Muhalefet Yok?!
- Hedef 1923 Cumhuriyeti mi ?
- Dindarların CHP Alerjisi Nedir, Giderilmesi İçin Ne/Neler Yapılmalı?
- Geniş Kitleleri Etkileyebilme Sanatı: Algı Yaratımı ve Yönetimi
- Neden CHP'ye Bu Kadar Çok Yükleniyorlar?
- Erdoğan'ın 50'si!
- Notlar...
- Nerede Diyalog,Nerede Müzakere,Nerede Uzlaşma?
- Görmek İstediklerin, Muhalefet Boşluğu ve Alternatifsizlik(!)
- Sınırımızdaki Bir Tehlike(!)
- Tamamlanamayan Bir Yazı...
2014 AK PARTİ Siyaset Vizyonu: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
HÜRRİYET gazetesi yazarı Sayın TAHA AKYOL, geçenlerde, gazetedeki köşesinde, 2014 siyaset vizyonuna ilişkin bir öngörü-yazı yayımlamıştı.
Tabii ki, bu yazı, diğer köşeyazarlarınca da ilgiyle karşılandı. Bunun üzerine, bazı köşeyazarları da makaleler yazdılar.
*
SAYIN AKYOL, başbakan’a yakın bir kaynağına dayandırarak yazdığı yazıda, 2014 yılında başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanı olacağını, başbakanlığı da vekâleten Sayın Bülent Arınç’ın üstleneceğini (=yürüteceğini), 2015 yılında Sayın Abdullah Gül’ün, Ak Parti Genel Kurulu’nda, Ak Parti Genel Başkanlığına seçilip, başbakan olacağını dillendirdi. Tabii, bunlar, sadece, bir kaynağa dayandırılarak varsayımsal temelli bir uzgörüşler.
Ne kadar doğru olduğu, ne kadar oturaklı olduğu...
Ancak zamanla ortaya çıkabilecek bir husustur.
Bu değerlendirmeler üzerine, çeşitli yaklaşımlar da oldu. İşte efendim, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Cumhurbaşkanlığı gibi bir makamdan inip, tekrar başbakan olurmuymuş(???)
Benim anlamadığım da bu nokta...
Neden olmasın ki?
Cumhurbaşkanlığı evet, devletin en başı...
Başbakanlık koltuğu da en az Cumhurbaşkanlığı kadar önemlidir.
Önemli değil midir?
Yürütmenin başı, Başbakandır.
Hatta, şu benzetmelere katılmam mümkün değil:
Attan inip eşeğe binmek...
Mersedesten inip artık hangi model uygun gelirse...
Cumhurbaşkanlığı, her şeyden önce, 1982 Anayasası ile çok fazla yetkiye sahip; ama sorumluluğu ise minimum düzeyde (sembolik bir makam olması gerekirken) iken; Başbakanlık makamı, aktif siyaset babında, daha fazla fonksiyona sahip durumdadır. Bence, bu şekildeki karşılaştırmalara gerek yoktur. Doğrusunu söylersek, aktif icraat açısından Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığından daha öndedir.
Ben, Sayın Abdullah Gül’ün, böyle bir siyaset tasavvurunun gelişmesi ve uygulanmaya konması durumunda, bu makamı, Başbakanlığı, yadsıyacağını düşünmemekteyim.
Yine, bu gelişmelere, farklı gözle bakmayı yeğleyenler de yok değil. Biliyorsunuz, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, parlamentonun Köşke gönderdiği Futbolda Şiddet ve Düzensizliklerin Önlenmesine Dair Yasa’yı, kendince gördüğü çekincelerden ötürü tekrar meclise iade etti.
*
Bu bağlamda, cumhurbaşkanının, yasayı iade etmesini farklı şekilde yorumlayanlar da oldu. Çünkü, yasanın iade edilmesinden sonra, AK Parti içinde bazı kişiler, yasanın aynen tekrar Cumhurbaşkalığına gönderileceğini, her kesin (sanırım bunu her grubun diye anlamak gerek) imzasına sahip çıkması gerektiğini vurguladı.
*
Tabii, bu gelişmeler; bu minvalde, acaba, Ak Partide sorun mu var gibi algılanmaya tâbi tutuldu. Ancak, Adalet ve Kalkınma Partisi’nde, ben, çatlak sesler olduğunu zannetmiyorum.
Yaşanan bu gelişmelerden farklı şeyler çıkarmak, ancak, bir şeylerden medet ummak bağlamında değerlendirilebilir. Yani, ahh şu AK Parti bir karışsa da, partililer birbirlerine girerek bir hizipleşmeye neden olsalar, ortalıkta şaibeler alıp yürüse, bizi de gün doğsa, iktidarı sallayıp, mevzi yenilesek gibi...
*
Adalet ve Kalkınma Partisi, genel seçimlere yönelik propaganda sürecinde de hep 2023 vizyonuna dikkat çekmişti. Anlaşılan, AK Parti, gerçekten de 2023 yılına kadar “iktidarda” kalacağına inanmakta ve kendisini ona göre hazırlamakta. Hatta, sürece giderken, yaşanacak siyasal değişiklik durumlarında neler yapılabileceği, parti içindeki etkili kişilerin parti tüzüğüne göre, siyaset dışında kalmaları durumunda nasıl bir strateji izleneceği, partinin nasıl ayakta tutulacağı; tüm bunlar, enine boyuna değerlendiriliyor, denilebilir.
*
Bir de şu da var...
Siyasi iktidarın, siyaset maratonunda, yaşabileceği değişimler karşısında, diğer partilere göre, lider ve lider etrafındaki şahsiyetlerin sahip olduğu tecrübe ve etkinlik, daha fazla.
Recep Tayyip Erdoğan,
Abdullah Gül,
Bülent Arınç,
Gerçekten de yaşanacak siyasal değişimlerde, birbirlerine olan bağlılıkları ve inançlarından ötürü, bu değişimleri veya olumsuz gelişmeleri rahatlıkla atlatabilecek geçmişe ve hukuka sahipler.
Vekâleten bile olsa, Sayın Arınç’ın başbakanlık koltuğuna oturup, 2015 yılında koltuğu, Sayın Gül’e bırakmakta bir çekince yaşayacağını, hiç düşünmemekteyim.
*
Aynı şeyler, 2007 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde olmadı mı?
Sayın Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı adaylığına, AK Parti içinde, hiçbir itiraz duyduk veya gördük mü?
Ne Recep Tayyip Erdoğan,
Ne de Bülent Arınç,
Küçük hesaplar içine dalarak, siyasi hukuklarını akamete uğrattılar; ne de kendilerini partililer nezdinde küçük düşürdüler.
İktidar partisinde, işler bir şekilde yürür gider...
İktidar gemisi, bir şekilde yolunda seyir alır da...
Muhalefet ne olacak?
Muhalefetin 2014 vizyonu ne?
Soyut değerlendirmeler dışına çıkabilecekler mi?
Erhan SALMAN
iletisim@politikadergisi.com
- Erhan SALMAN içeriği
- 18318 okunma
Yorumlar
Sen büyük gelirsin bu Millete
Sayın Başbakan Sen büyük gelirsin .. bize K.Kılıçdaroğlu, D.Bahçeli, S.Demirtaş ve kendilerini bi halt sanan General bozuntuları lazım...
Yeni yorum gönder