Yetmez Ama Evet!

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

 

Yeni bir yıla girdiğimiz bu günlerde, Türkiye’de olağandışı durumların olağanlaştığını görmekteyiz.
Hükümet ve yandaşları tarafından polise dövdürülen, darp ettirilen öğrenciler ve git gide fikir özgürlüğünün kısılması, demokratik haklarımızın git gide elimizden alınması.
Dünyanın en pahalı benzinini kullanmamız ve hayatın pahalılığı. Buna mukabil enflasyonla paralel şekilde artmayan ücret seviyeleri.
Sağlık skandalları.

Eğitimde FATİH projesi adı altında, yeterli insan gücüne kavuşmadan yapılacak bir yatırım olduğu için çöpe atılacak 2 milyar dolar.
Çıkarılan bir yasa neticesinde serbest kalan ve toplumun vicdanını sızlatan teröristler.
Farkında mısınız bilmiyorum ama o kadar tantana kopan referandumla ilgili, hükümetin hiçbir vaadi yerine gelmedi.
Dövülen öğrenciler, AİHM’ye başvurabildiler mi?
Kenan Evren yargılandı mı?
Ulaşım ve taşımacılık fiyatları düştü mü, arttı mı?
Olan tek şey, hükümetin yasa tekliflerinin artık denetimsiz, paldır küldür yasalaşması.
Önceden Melih Gökçek zammı koyardı, Danıştay vatandaşı korur, zammı kaldırırdı. Referandumdan sonra bu olamıyor, Türk Halkına ve Ankaralılara yetmez ama evet.
Hükümet tarihi eserleri ve orman arazilerini satmaya karar verirdi, karar mahkemece bozulurdu. Artık Haydarpaşa yakılıyor, Alleanoi’nin üzeri kumla kaplanıp baraj kuruluyor, ormanlarımız yandaş müteahhitlere peşkeş çekilerek çocuklarımızın geleceği tehdit altına alınıyor.
Millete hissettirmeden, yavaş yavaş, alıştıra alıştıra dini, vicdani ve fikri hürriyetimiz elimizden alınıyor.
Hükümet yetkililerinin birbirinden skandal ve şoke edici açıklamaları artık toplumca olağan karşılanıyor.
Ülke resmi olarak olmasa da fiili olarak bölündü.
Bu süreçlerin hepsi referandum sonrasında hızlandı.
Çünkü artık, AKP’yi denetleyecek bir mekanizma kalmadı.
Eh buna da şükür, yetmez ama evet!
 
Asım Us
asim.us@politikadergisi.com
 

Yorumlar

BU DURUMUN SEBEBİ

BU DURUMUN SEBEBİ DUYARSIZLIK DEĞİL, SESSİZLİKTİR. GÜVENDİKLERİ TEK ŞEY; AHLAK ÇÖKÜNTÜSÜ İÇİNDE ELLE GELEN DÜĞÜN BAYRAM ANLAYIŞIDIR. UNUTTUKLARI DA BU TÜR TOPLUMLARIN HELAK OLDUĞU.
Sessizliğin sebebi yolsuzluk ekonomisi politikasının yozlaştırdığı insanların çokluğu. Bu yozlaşma o kadar büyük bir satha yayılmış vaziyette ki kimsenin bir başkasına sen şöylesin demeye yüzü yok.
Tencere dibin kara seninki benden kara misali.
“CHP ne yaparsa yapsın, insanların korkularına ne kadar oynarsa oynasın ülke insanının ana karakterini çözümlemeden iktidar olabilmesi mümkün değil.” Diye yazmış gazeteci Serdar Turgut köşesinde. Sonrasında devamla;
“BU KARAKTER EN ÇOK DA EKONOMIDE KENDINI BELLI EDIYOR. BAŞKANIN BILE ANLAMADIĞI NOKTA, ÜLKE INSANIMIZIN TEMEL KARAKTERINI VE IŞ YAPMA AHLAKINI ÇÖZÜMLEMEDEN NE ÖNERIRSE ÖNERSIN KENDISINE GÜVEN DUYULMAYACAĞIYDI. AKP bu çözümlemeyi çok iyi yapabildi. Sağ partilerin geleneği olan sıradan insanı daha iyi anlama işini onlar da becerdi ve memlekette işler yürüyor bir şekilde. Belki hepimizin çok arzuladığı kurallı ve düzgün bir şekilde yürümüyor olabilir ama sonuçta yine de bir şekilde yürüyor işler ve işlerin kurallı olmamasından herkes de memnun gibi. BU TEMEL KARAKTERIMIZIN ÖZÜNDE, IŞ YAPMAYA VE PARA KAZANMAYA GELINCE HIÇBIRIMIZIN FAZLA KURALDAN, DÜZGÜNLÜKTEN HOŞLANMAMAMIZ YATIYOR. ÖZELLIKLE TAŞRA DÜZEYINDE KURALSIZLIK VE AKRABA DOST BAĞLANTILARIYLA KURULAN ILIŞKILER NEDENIYLE ZENGINLIKLER YARATILIP PAYLAŞILIYOR VE GÜÇ DENGELERI DEĞIŞIYOR. SÖZ EDILEN ANADOLU KAPLANLARI FENOMENININ TEMELINDE, ASLINDA EKONOMI DOKTRINININ "BIRAKINIZ YAPSINLAR, BIRAKINIZ GEÇSINLER" KURALININ EN ACIMASIZ ŞEKILDE ÇALIŞTIRILMASI VAR.
BU ASLINDA BIR TÜR VAHŞI KAPITALIZM. BUNA BIR DE IKTIDARIN, TAŞRA DÜZEYINDE INSANLARIN VAHŞI KAPITALIZMIN KURALLARINI BILE EĞIP BÜKEN TAVRINI DESTEKLEYEN POLITIKALARINI EKLEYIN, TÜRKIYE EKONOMISININ NASIL OLUP DA BU KADAR DINAMIK OLDUĞUNU ANLARSINIZ.

İktidarın bazı uygulamaları, her durumda düzgünlük ve kurallara kesin uygunluk arayanlara rahatsız edici gelebilir, ama emin olun taşra düzeyinde bu kuralsızlığın, vahşi kapitalizmin zenginlik oluşturucu ve yeni zengin yaratıcı potansiyelinden her sıradan insan çok memnun. Dindar kesimin parayı sevmesi de bu temel dinamiği güçlendiriyor tabii ki.
Kapitalizmin bir iş etiği vardır tabii ama bu genel etiğin dışında her kapitalist ülke, kendi özel iş ahlakını kendi üretir. Bu Amerika'da da İtalya'da da Türkiye'de de farklıdır. Aksi takdirde
Berlusconi'nin İtalya'da o makamda oturabilmesi mümkün değildi. Bizde de Erdoğan, sıradan halkın iş yapma etiğine uygun davranıp konuşuyor, bu nedenle başarılı ve kendisine katı kuralları hatırlatanları dinlemiyor bile.
Türk insanının farklı ama vahşi kapitalizme daha uygun karakterini ilk doğru tespit eden Turgut Özal'dı. Özal, halkın karakterini doğru çözümlediği için ekonomi politikaları çok kolay kabul gördü, Türkiye kısa sürede kabuk değiştirebildi. AKP, halkın iş yapma ahlakını kavrama ve buna uygun politikalar üretmek açısından Turgut Özal'ın gerçek takipçisi ve devamıdır. CHP bütün bu sisteme, yolsuzluk ve ahlaksızlık söylemini sürdürerek bir düzen getireceğini sanıyorsa çok yanlıyor. Nitekim CHP'nin getirdiği hiçbir yolsuzluk veya iş yapma ahlaksızlığı söylemi toplumda tutmadı, havada kaldı. Bu da çok normal; çünkü sıradan insanlar bu konuda söylenen her lafa, "Ne var bunda, her şey normal işte" diyerek yaklaşıyorlar. Çünkü aynı tavırları kendi yaşamlarında da normal görüyorlar. Bu nedenle AKP yönetimine getirilecek hiçbir yolsuzluk suçlaması bu toplumda tutmayacak. Kayseri iddialarından da bir sonuç çıkmayacak.
CHP özellikle Anadolu'da çok popüler olan vahşi kapitalizme uygun iş yapma ahlakına paralel söylemler getirmediği takdirde, onun için iktidar daima hayal kalacak.
Bazı kuralsızlıklara göz yummak, hatta iktidar gücüyle bazı yolsuzlukları desteklemek bu ülke insanının iş yapma etiğine çok uygundur. Özellikle taşra düzeyinde paralar böyle kazanılıyor, yeni zenginler böyle yaratılıyor.
CHP zenginleri ve yeni zengin olacakları sevmeyi öğrenmediği, onların zenginliğe giden yolunu politikalarıyla açmadığı takdirde hiçbir yoksulluk söylemi, yolsuzluk suçlaması işe yaramayacak, bunu da bilsinler.” Demektedir.
http://www.haberturk.com/yazarlar/584796-kayseriden-sonra-chp-bitti.
Serdar Turgut ülkemizin okyanus ötesinde bulunan BELAM’ ına biat eden gazeteci olmakla son günlerde dikkat çekmektedir. Serdar Turgut’un atladığı bir şey vardır. O da CHP nin de bu düzenin bir partisi olduğudur. Bir zamanlar Osmanlı Bankası vardı. Bu bankanın meşhur sloganı “Aslında yok birbirimizden farkımız ama biz Osmanlı Bankasıyız” idi. Bunu mecliste bulunan bütün partiler için söylemek hiç de yanıltıcı olmaz.
Serdar Turgutun da işaret ettiği gibi, istismarlarla yıkılan ahlaki karakterik özelliğimizi kim daha iyi kullanırsa o parsayı toplamaktadır. Bu beceriye kuşkusuz en büyük destek, BELAM lardan gelmektedir. Başörtüsünü en büyük sorun ilan edip bu sorunu çözmeyi baş gaye edindiği yalanı ile iktidara gelenlerin uyguladıkları tek politika malum.
Tagutlara hizmet eden belamların, tagutları üstün kabullendirmesi ile yepyeni bir İSLAM AHLAK KARAKTERİ oluşturulmaktadır.
“DÜNKÜ Zaman Gazetesi’nde yazar Ahmet Kurucan’dan öğreniyoruz ki: Fethullah Gülen yalan konusunda çok hassasmış.” Diyor köşesinde Ahmet Hakan. Ve ekliyor sonra; “Ahmet Kurucan’dan aktarıyorum: Hocaefendi’nin en önem verdiği hadis şuymuş: “Size büyük günahlardan haber vereyim mi? Allah’a şirk koşmak, anne-babaya asi olmak ve yalancı şahitlik. Dikkat edin! Yalancışahitlik. Dikkat edin! Yalancı şahitlik”.
Ne güzel değil mi? “Fakat heyhat! Gülen’in talebeleri” ile “imal edilmiş belgeler” arasında son zamanlarda kurulansarsılmaz bağlantıları nereye koyacağız?
Yoksa, yoksa...
Fethullah Gülen kendisine layık talebeler yetiştirme konusunda bir parça başarısız mı?” diye noktalıyor görüşünü.
ÖZETLE : Öncelikle bu yeni ahlak karekterini yıkacak şekilde ekonomi modelini oluşturacak; cezadan daha çok ıslah faktörüne haiz yaptırımları olan yasalarla oyunun kuralını oluşturmak gerekli. Serdar Turgut’un güvendiği yüzde ellisekizlik çoğunluğun içinde bulunan “SİSTEM MAĞDURLARININ” HİCRETİNİ sağlanmalıdır. Bu da tüm topluma gerçek İslamı hissettirmek ve belamların etkisini yalanlarını yayarak azaltmakla mümkündür. Hissedilmeyen ancak anlatılan İslam ölü demektir. Çünkü kendisiyle amel edilmeyen her fikir her mefkure ölü demektir. Ruh var ceset –can yok
Unutmamak gerekirki İslam da bir mefküredir. İslamı Realite yapan bu mefkurenin uygulanmasındaki FELAH dır. Bu felah anlatılmaz. Ancak hissettirilir. Tagutlara hizmet eden belamları belam yapan da bu hissettiriştir. Hissedilen şeyler yolsuzluk ekonomileri politikaları sisteminin mağdurları arasında yaşanmaktadır. Bu sistemden nemalandığını ve nemalanacağını zannedenlerin düş kırıklıkları ile yaşayacakları mağdurluk hissi öncekilerinkinden daha acı olmaktadır. Zira bu Allah’ın ASR SURESİNDE vaadidir.

Merhaba Asım bey..

İktidarın demokrasiden üniter devlet yapısından vaz geçip aklındakini tam olarak gerçekleştirmesi için son eşik önümüzdeki seçimler diye düşünüyorum. Bizlere düşen görevse yine demokrasi içinde kalarak bu eşiğin iktidar tarafından aşılmasını önlemek olmalıdır. Değilse hepimizi çok daha zor günler bekliyor. Saygılar...

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.