Yeni Büyükşehir Belediyeler Yasası Ne Getiriyor?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

AKP iktidarının üç hafta önce Meclis İçişleri Komisyonunda kabul edilen "Yeni Büyükşehir Belediyeleri Kanunu" tasarısı çok tartışmalı bir konu. AKP Yasayı yine bir gece yarısı, yangından mal kaçırır gibi yasalaştırdı. Acaba neden bu telaş?

Yasaya göre, Aydın, Balıkesir, Denizli, Hatay, Malatya, Manisa, Kahramanmaraş, Mardin, Muğla, Tekirdağ, Trabzon, Şanlıurfa ve Van büyükşehir belediyesi oluyor.

Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Diyarbakır, Eskişehir, Erzurum, Gaziantep, İzmir, Kayseri, Konya, Mersin, Sakarya ve Samsun büyükşehir belediyelerinin sınırları, il mülki sınırı olarak belirleniyor.

Bu illere bağlı ilçelerin mülki sınırları içinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği sona eriyor; köyler mahalle oluyor ve belediyeler ise mahalleleriyle birlikte bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılıyor.

Bu illerin, bucak teşkilatları da kaldırılıyor.

Bu illerdeki il özel idarelerinin tüzel kişiliği ile İstanbul ve Kocaeli'ndeki orman köyleri de dâhil köylerin tüzel kişiliği sona eriyor.

***

MHP bu yasayı, yasanın hükümetin Oslo görüşmelerinde PKK'ya verdiği sözü yerine getirmek için "Özerk Bölgeler" yaratmak amacını taşıdığı iddiasıyla şiddetle eleştirmektedir. CHP ise yeni Büyükşehir belediyeler yasasını daha çok, AKP iktidarının kanun yoluyla yerel yönetimlerin tasfiye edilerek AKP'nin yandaşı büyükşehir belediyeleri haline getirilmesi olarak değerlendirerek eleştirmektedir.

Gerçekten de AKP'nin hazırladığı yeni Büyükşehir Belediyeleri Yasasının içeriği, her iki muhalefet partisinin eleştirilerine yüzde yüz hak verecek biçimdedir. Ayrıca bu yasanın, AKP'nin geçen hafta Başbakan yardımcısı Bekir Bozdağ'ın mecliste oluşturulan Yeni Anayasa için uzlaşma kuruluna sunduğu "Başkanlık Sistemi" önerisinin alt yapısının hazırlanmasıyla ilgili olduğu da artık açıkça belli olmaktadır. Yani bu yasa ile Başkanlık Sistemi düşüncesi ülkemizde giderek uygulama aşamasına girmektedir.

Yeni Büyükşehir belediyeleri Yasası görünüşte; bütün dünyadaki belediyecilik hizmet deneyimlerinin geniş kırsal alanlara hizmet vermeye uygun olmadığını defalarca kanıtlamış olmasına rağmen, belediyecilik hizmetlerini kentsel alanların dışına çıkararak kırsal alana taşımayı planlamaktadır. Hâlbuki bütün dünyada yüzyıllarca deneyimlerin sonucu; belediye hizmetleri, kırsal alandan çok kentsel alana yoğunlaşmıştır.

Bu yasa; bazı Büyükşehir belediye sınırlarını, Doğu ve Güneydoğu’da PKK’nın kontrolündeki Diyarbakır büyük şehir belediye sınırlarını il sınırını da kapsayacak şekilde genişletmektedir. Ayrıca yine PKK ve onun legal siyasi partisi konumundaki BDP’nin fiili denetiminde olan Doğu ve Güneydoğu’daki Kahramanmaraş, Mardin, Şanlıurfa ve Van kentlerin belediyelikleri de Büyük şehir Belediyelerine dönüştürülerek, bu belediyelerin yönetim ve yetki alanları da bütün il ve ilçe sınırlarını kapsayacak biçimde genişletilmektedir.

Yasa; 29 ilde mevcut il mülki (yönetim) sisteminin belli, kısmen demokratik olan biçimini de ortadan kaldırılarak, Büyükşehir belediye sınırlarının il sınırlarına çıkarılmasıyla kendiliğinden merkezden atanan bölgesel yönetimler yaratmaktadır. Bilindiği gibi, halen genel il idare meclisleri yerel seçimlerde doğrudan halk tarafından seçilmektedir. Bu yasayla halk tarafından demokratik olarak seçilen genel il idare meclislerinin (ayrıca özel il idare kurullarının da) yetki ve görevleri doğrudan valiliklere devredilerek tasfiye edilmektedir. Valilikler ise doğrudan hükümet tarafından atanmaktadır.

Kısaca, demokratik olarak oluşan genel il idare meclisleri tasfiye edilerek yürütme tarafından atanan valiliklerin yetki ve görev alanı genişletilmektedir. İşte size AKP'nin "İleri Demokrasi" uygulamasından yeni bir örnek!

Bu yasayla Valiliklerin ve Büyükşehir Belediyelerinin yetki ve görev alanlarının yasa gücüyle genişletilmesi demek, il seviyesinde bölgesel yönetimin güçlendirilmesi demektir olacağından ister istemez bu durum zamanla bu bölgelerde özerkliğe giden yolu açacaktır.

Çünkü özerkliğe giden yol sadece bölgesel yönetimin yetki ve görev alanın genişletilmesi değil, ayrıca bu yasayla büyükşehir sayısı 16'dan 29'a çıkarılırken, büyükşehir belediyelerin halktan aldıkları vergiler de  % 100 artırılmakta ve onlara kendi kendilerine yeterli olabilecek finans kaynağı sağlanmaktadır. Hatta öyle ki bu yasaya göre büyükşehir belediyelikleri ilçe belediyelerin otopark gelirlerine de el koyabilecek; isterlerse su, yol, elektrik ve kanalizasyon hizmetleri için de halktan ayrıca ek vergi alabileceklerdir.

Görüldüğü gibi MHP’nin Büyükşehir Belediyeleri Yasasıyla ilgili "Özerk Bölge yaratılması" endişesi ve eleştirisi yersiz değildir. Gerçekten de bu yasa bölgesel özerkliğe giden ve sinsice atılan en büyük bir adım olacaktır.

Öte yandan CHP de kendi adına bu yasaya yönelttiği eleştirisinde haklıdır. Çünkü bu yasayla 1500 belde belediyesi kapatılıyor; binlerce köy muhtarlığı tasfiye edilerek mahalle muhtarlığı haline getirilmektedir. Yani bir anlamda "yerinden yönetim" tasfiye edilerek bazı büyük kent belediyeleri etrafında; çoğunlukla Ankara'daki merkezi AKP hükümetine bağlı, merkezi,  güçlü bölgesel iktidar odakları oluşturulmaktadır.

Nihayet bu yasa, AKP'nin ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın rüyası olan "Başkanlık Sistemi “ne geçişin bir ön hazırlığıdır. Çünkü demokratik olarak seçilen il genel meclislerin tasfiye edilerek görev ve yetkilerinin yürütme tarafından atanan valiliklere devredilmesi, Başbakan tarafından iddia edildiği gibi, "katılımcı" bir sisteme değil, tam tersine il düzeyinde oluşan bölgesel özerkliğe ve Türkiye genelinde ise federal bir yapıya (Eyaletler Sistemine) geçiş için atılan en büyük bir adımdır.

Bir hükümet biçimi olarak "Başkanlık Sistemi"; sadece iktidarın, yürütmenin, kısaca hükümetin Türkiye çapında merkezi olarak tek kişinin elinde toplanması demek değildir! Başkanlık sistemi aynı zamanda; bölgesel yönetim ve iktidarın da vali ve belediyelerin elinde toplanarak, ilerde tam özerk olabilecek biçimde, bunların federasyon şeklinde birbirleriyle GEVŞEK bir eyaletler sistemini oluşturması gerekmektedir. Bu ise açıkça Atatürk’ün ve Kuvayı Milliye ’nin kurduğu Türkiye Cumhuriyeti devletinin temelden yıkılarak yeniden yapılandırılması demek olacaktır! Kısaca AKP herkesin gözlerinin içine baka baka Türkiye’deki siyasi rejimi değiştirmektedir!

Atatürk’ün kurduğu tekil, bütünlüklü yani üniter Cumhuriyet devlet yapısının “demokrasi” adı altında, bizzat onun kurduğu meclis aracılığı ile eyaletlerden oluşan bir federatif devlet yapısına dönüştürülmesi Atatürk cumhuriyetçiliğine karşı girişilen en büyük bir karşı devrimdir! Kısaca bu yasa bir karşı devrimci bölünme yasasıdır!

19 Mayıs’ta İstanbul’da, 29 Ekim ve 10 Kasım’da Ankara’da, İstanbul’da, İzmir’de ve yurdun dört bir yanında gücünü gösteren milyonlarca Atatürkçü, Kemalist, ilerici, ulusalcı gençlerimiz ve halkımız artık bu gidişe bir ‘DUR!” demelidir. Meclis,  hükümet, yargı, basın, üniversite yönetimleri vs. artık gericilerin, karşı devrimcilerin elindedir. İlerici, ulusalcı, Atatürkçü mücadelenin gericilerin kontrolündeki organlarda sürdürmenin artık anlamsız olduğu iyice ortaya çıkmıştır!

Bu nedenle Atatürk devrimlerini yeniden yaşama geçirmek ve cumhuriyetimizi yeniden kurmak için cadde ve sokaklar, meydan ve alanlar en etkin mücadele alanlarıdır!

 

Mehmet ÇAĞIRICI

mehmet.cagirici@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.