Velev ki Öyle Olsa...

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Şimdi bu yazıyı okuyan kendini namus bekçisi sananlar, ama meşreplerine göre hoş bir bayan gördüklerinde eli bıyıklarına gidenler, bana küfretmeden önce bir kez daha düşünsünler.

Sabah, gazetelere göz atıyorum. Tabii ki baş konu Deniz Baykal. Baykal’ın gitmesini isteyenler ağızlarından tükürükler saçarak saldırıyor. “Baykal istifa et!” Bu saldırıları gerçekleştirenlerin çoğu da sözde Baykal’a ve CHP’ye yakın kişiler. En azından gerçek kişiliklerini ortaya koyuyorlar.

Konuyu çeşitli yönlerden inceleyebiliriz. Bizi alakadar eden en önemli tarafı (ne kadarı doğru, ne kadarı montaj belli değil) bir muhalefet partisinin başkanının yatağı dahi kameraya alınabiliyor, yatak odası dahi dinlenebiliyor.

Bu, tamamen görevdeki hükümetin cevap vermesi gereken bir konudur. Siz, Ergenekon ve benzeri yıldırma düzenleri için özel hayata tecavüz edilmeyi yasalaştırırsanız ipin ucunu elden kaçırırsınız. Bir yönü ile bu olay hükümetin vatandaşın özel hayatını koruyamadığının bir belgesidir. Bir hükümet vatandaşının özel hayatını koruyamıyorsa neyi koruyacak, belli değildir. Hükümet bu durumun farkındadır. Gazetelerden okuduğumuza göre İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı ve Ulaştırma Bakanı ile görüşen Tayyip Bey’in, bilgilerin kamuoyuna sızmadan, direkt CHP yönetimi ve gerekirse sadece Baykal’a iletilmesi yönünde talimat verdiği ifade edildi. Konunun siyasi malzeme yapılmamasını istediği ifade edilen Tayyip Bey’in, sorumluların yakalanması için MİT’e de talimat verdiği belirtildi. Bu bilgideki “bilgilerin kamuoyuna sızmadan” bölümünün altı çizilmelidir. Demek ki basına sızan birçok sızmaması gereken bilgi bizzat iktidar tarafından bilinçli olarak sızdırılmaktadır.

Evet, bu olay tamamıyla komplodur. Öyle özel bir mekânda, özel bir anı kim kaydetmiş, nasıl bir kayıt cihazıymış, kimler yıllarca saklamış, sonra “servis” yapmış?

Kesin olan “komplo” olduğudur: Komplo kastı yoksa niye kayıt yapsınlar, niye yıllarca muhafaza etsinler?.. Hatta partideki “adaylık savaşları” sırasında bile niye kullanılmasın da şimdi kullanılsın?..

Öyle bir komplo ki aydınlatılmadığı müddetçe her türlü “komplo teorisine” müsait!

Olaya Sayın Abdullah Gül’ün yaklaşımı daha da vahimdir. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül “Maalesef siyasilerin de başına böyle olaylar geliyor.” dedi.

Anlaşılan bu ülkenin en yüksek makamında oturan Cumhurbaşkanı bile Türkiye'nin kim olduğu bilinmeyen bir şebeke tarafından korku toplumu haline getirilmesini adeta kabullenmiş, yapacak bir şey olmadığını da “maalesef” kelimesiyle vurgulamış.

Yapması gereken her koşul ve şartta bu şebekenin çökertilmesi için var gücüyle çalışması ve bunun çökertilmesi için en tepedeki kişi olarak ilk adımı atması gerekirken adeta çaresizlik sinyali vermiştir.

Türkiye'nin en kuvvetli siyasi figürü Başbakan Erdoğan ise yaşananlardan duyduğu üzüntüyü belirtti, başka hükümet üyeleri gibi. Erdoğan'ın talimatıyla ve çabalarıyla bu görüntüler sızdırıldıktan bir saat sonra geri çekildi ama o bir saatte bile herkesin izlemesinin önüne geçilemedi.

Bir de konuyu ahlaki yönden eleştirenler var ki gerçekten komik oluyorlar. Velev ki bu kaset doğru bile olsa bu sadece ve sadece Bayan Baykal’ı ilgilendirir ki o da her durumda eşinin arkasında olduğunu belirterek “bizim işimize dil uzatmayın” mesajını vermiştir. Hâlâ yok efendim nasıl olur da böyle bir şey yapılabilir, diyenler şunu unutmamalıdır ki, başlık parası, berdel vs. isimler altında yapılan uygulamalarla ülkemizde küçük kız çocukları bile öz aileleri tarafından satılıyor. O bakımdan ülke olarak bizim bu konuda nerede olduğumuz iyi bir tartışılmalıdır.

Cem.Tamturk@PolitikaDergisi.com

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.