Türkiye ve Ortadoğu

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Ortadoğu’daki çalkantılara bakıp da doğrudan “eyvah sıra bize de geliyor” demekle, “yok canım bize bir şey olmaz” demek, aynı yanlışın değirmenine su taşımaktır. Kesin bir yargıya varmadan önce uzunca düşünmek, Türkiye’nin adı geçen devletler ile benzerliğinin ne kadar olduğuna bakmak gerekir.
 
Bugün Ortadoğu diye adlandırdığımız bölge, tarih için hiç de uzak sayılmayacak bir geçmişte Osmanlı toprakları idi. Günümüzdeki esnek federasyona benzeyen idare modeli içerisinde bugün adını telaffuz ettiğimiz devletlerin tamamı Osmanlı tarafından yönetiliyordu. Hiç birisi de zaman içinde zayıflayan Osmanlı’ya baş kaldırıp bağımsızlık mücadelesi vermemişlerdir. Taa ki aşırı kışkırtmalara kadar. Bu kışkırtmaların ana fikri de hiçbir zaman bağımsızlık değil, dönemin baş emperyalisti İngiltere’nin desteği ile iktidara gelmek isteyen diktatörlerdi. Nitekim bugünkü Arap devletlerine şöyle biraz yakından bakmak bu tespit için yeterli sayılabilir.
 
Ortadoğu ülkelerinin ortak özellikleri, hepsinin ABD destekli birer diktatör ile yönetilmesidir. ABD, yani küresel çetenin icra gücü için en uygun yönetimler dikta yönetimleridir. Çünkü o yönetimlerde bir kişiyi yönetmeniz tüm ülkeyi yönetmeniz demektir. Bu yüzden ABD yöneteceği ülkelerde (sömürgelerinde) ya diktatörleri başa getirir, ya da gelenlerin diktatör olmasını sağlar. İşte Ortadoğu dediğimiz coğrafyadaki ülkelerin tamamı bu şekilde yönetilmektedir.
 
Denilebilir ki, “ne güzel, halk anladı, baş kaldırıyor”. Hasta adam Osmanlı’nın yönetimindeki onca sıkıntılarına rağmen baş kaldırmayan bu ülkeler neden şimdi baş kaldırsınlar ki? Maalesef bu onların doğasına aykırıdır. Yönetimleri, yönetimlerinin baş destekçisi dinci cemaatleri, her nefeste onları afyonlar, uyuşturur, felç eder. Onlar başlarına ne gelirse Allahtan bilirler. Yani, arsızın, uğursuzun, işbirlikçinin bir eli yağda bir eli balda yaşaması da, kendinin onca çalışmaya rağmen sefalet içinde olması da Allahın takdiridir. Böyle düşünen bir halktan ayaklanma beklentisi yok denecek kadar azdır. Ola ki, temelli aç kalmasınlar. Bunu da diktatörler gıda veya ölmeyecek kadar sadaka ile önlerler. Üstelik o aç ve cahil halkın gözünde bu yaptıkları için kahraman da olurlar.
 
Bütün bu özellikleri dikkatle incelersek bu ayaklanmaların ardında başka şeyler olduğunu göreceğiz. Uzun süre başta kalan diktatörler, yedikleri çiğlerden dolayı, mevkilerini kaybettiklerinde karın ağrısı çekeceklerdir. Bu yüzden kolayla yerlerinden ayrılmak istemezler. Oysa efendileri için onların süreleri dolmuştur, kirletilmiş kağıt mendil gibi buruşturulup çöpe atılacaklardır.
 
Bu ayaklanmalar silsilesinin ardında da ABD’deki yardım kuruluşları görünmektedir. İki yılı aşkın süredir adı geçen ülkelerde bazı sivil toplum kuruluşları aşırı desteklenip yönlendirilmektedir ve ayaklanmaların ön saflarında da onları görüyoruz. Bu da, efendinin bir yönetim değiştirme şekli olarak görülmektedir. Efendi, aynı yöntemi daha önce Irak’da da denemek istemiş, kendileri tarafından aşırı şımartılmış Saddam’a söz geçirememiş, bu yüzden malum biçimde demokrasi götürmüştür. Bugün de bu kukla diktatörler efendilerinin isteklerini harfiyen yapacaklardır. Hiç değilse Irak, yakın bir örnektir.
 
Türkiye’nin bu olaylardaki yerine bir bakalım. Osmanlı’nın küllerinden doğan Türkiye, Osmanlıdaki etnisite bolluğunu yaşamaktadır. Mustafa Kemal’e en büyük desteği kendi etnisitesinden gelen Türkler verdi. Zaten savaşçı karakterdeki Türkler, Osmanlı Orduları’nın da en önde savaşan kesimini oluştururdu. Daha önceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi, Avrupalı’nın korktuğunda “Türkler” diye haykırmasının da sebebi bu idi.
 
Beş yüz yıldır itilip kakılan sadece savaş zamanı hatırlanan, Anadolu’nun içine hapsolmuş Türkler, İstiklal Savaşımız’da başrolü oynadılar. Dolayısı ile de kurulan yeni devletin adının, Türkiye Cumhuriyeti, çatısının da Türklerden olması son derece doğaldır. Günümüzde özellikle Türk kökünden gelmeyenlerin Atatürk düşmanlığı biraz da bundandır.
 
Başbakanımızın da dediği gibi, otuz küsur etnik kökenden oluşan ülkemizde en önemli ortak payda dindir. Maalesef o da aynı diğer Ortadoğu ülkeleri gibi bizlerin üzerinde de afyon, sindirme, geri bırakma aracı olarak kullanılmış ve kullanılmaktadır.
İşte bu yüzden özellikle deniz kıyılarında oturan nispeten uyanmış kesimden, özellikle İktidar Partisi’ne oy vermeyenleri AKP darbeci diye yaftalamakta, cumhuriyet mitinglerinde dalgalanan bayrağımızdan bile korkmaktadırlar.
 
Aslında, asıl korkunun efendinin Türkiye için seçtiği iktidarlara iki dönem müsaade ediyor olmasıdır. ABD, NATO ya girmesi ile birlikte ordumuzu ele geçirmiştir. Ara sıra yaptırdığı darbeler ile de ordu üzerindeki hâkimiyetini test etmektedir. Hamisi ABD olan büyük Türk ordusunun bir gün rakip ABD olursa ne işe yarayacağı da ayrı bir soru işaretidir. Askerimizin başına geçirilen çuval ufak da olsa bu soruya bir yanıt niteliğindedir.
 
Hak aramak adına gösteri yapan işçilere, parasız eğitim için gösteri yapan öğrencilere, ağzından tek kelime çıkan herkesin üzerine polisi biber gazı, cop, gibi insanlık dışı yöntemlerle saldırtan onları darbeci, hain ilan eden Başbakanın, Mısır Devlet Başkanı’na “halkın protestolarına kulak ver, istifa et” diye seslenmesi elinde kimin borazanı olduğunu, kime yaranmaya çalıştığını göstermesi adına çok ibret vericidir.
 
Türkiye Mısır olurmu? ABD destekli Sarosun hamiliğini yaptığı Sivil Toplum Kuruluşları köylüleri ayaklandıramaz. Öylesi afyonlanmışlardır ki, yerlerinden bile kıpırdayamazlar. Hükümet dinci bir imaj vererek olası bir cemaat ayaklanmasını önlemeye çalışmaktadır (Son örnek, Hizbullah militanlarının uçurulması). Son seçimler ve referandum buna iyi bir örnektir. İşçi ve memurları ayaklandırmak gerekir ki, ondan da çok korkarlar. Ayaklanmanın sola bir kayma yapabilmesi ve ülkeyi hepten kaybetmeleri ile sonuçlanması olasıdır. Zengin kesimi ise zaten iktidardan geçinmektedir. Yani, bu işler bizde biraz zor olur. O yüzden küresel çete bizde iktidarı değiştirmek istediğinde AKP yi başa getirdiği yöntemleri kullanacaktır.
 
Türkiye de yaşayan aklı evvellerin birçoğunun hiç bilmediği, ama Türk tarihini iyi inceleyenlerin hesaplarını sürekli gözden geçirmelerine neden olan bir konu da Türk insanının sabrının çok fazla test edilemeyeceği gerçeğidir. Türk insanı, kafası attı mı, kurşuna göğsünü açıp gider. Bu tarihte her yanlış hesap sonu görülmüştür. O zaman ise sizin ne dalavereniz, ne paranız, ne silahınız hiçbir işe yaramaz.
 
Bu kadar analizden sonra ne dersiniz sevgili okurlar. Türkiye Mısır olur mu?
 
İzmir. 2011 

Yorumlar

BİZ KESTANE , ONLAR MISIR PATLATIYOR.

hepimizin gideceği yer , 2 metreküplük bir yer.
mübarek halk milyonlar olup meydanları dolduruyorsa.
senden bıkmışlarsa , şikayet edip istenmiyorsan.
git be mübarek.

eşek ölür kalır semeri.
pardon.
öküz öldü ortaklık bitti.
70 milyar dolar.
yüzlerce eşek yüküyle para.
say say bitmez.

mübarek sığınma hakkı.
abd vermiyorsa , ingiltere kabul etmiyorsa.
biz ortadoğunun yeni ağası oluyoruz ya.
mısırdan 1500 kişiyi ülkemize getirmiştik.
mübarek 70 milyar doları mı getiremiyecez.
kişiye özel , mübarek oturma izni mi veremiyecez.

mübarek aylara erken girdik.
gidecek yerin kalmadıysa , gel baba gel.
mübarek ülkemizin , mübarek dört mevsimi var.
mısırın tam karşısında kalan ,
mübarek turizim beldesi datçamız var.
topla pılını pırtını , mübarek ülkemize gel.
gelmek isteyenin bir yüzü ,
kabul etmeyenin iki yüzü kara olsun.

mübarekli söylemler başaldı.
mübarek insanlar yollarda.
yüzbinlerdi milyonlar olmaya başladı.
biz kestane patlatıyoruz ya.
mısır patlatanları imreniyoruz.

laf olsun torba dolsun.
çuval yüküyle mısırlarımız ,
eşek yüküyle dolarlarımız olsun.
kelin ilacını biz bulduk ya.
kendi başımıza niye sürelim.
ağalık bizde kalsın.
öncelikle mübarek mısır halkına derman olalım.
________(üçbeş_köyün_tiriviri_yazarı)____________NALBANT_KÖYLÜÜÜ

yazınız için çok teşekkür

yazınız için çok teşekkür ederim. Türkiye mısır olmaz ama başkanlık sistemi ile tek başına yönetilen bi devlet olabilir. Başkanlık sistemi dedimse amerikada'ki başkanlık sistemi değil tabi uzaga gitmemize gerek yok rusya'da putin başkanlık sistemi olmasada her türlü yetkiye sahip bir durumda sanırım gelecek sene seçim ypacaklar ozaman başkanlık sistemine tamamen geçmiş olacak karışanı görüşeni olmayan.. Keşke yazılarınızı bir çok kişi okuyabilse..

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.