Teğet Geçen Krize Bakın

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Özcan NEVRES

   En az bir yıldan beri; tarafsız ekonomistlerimiz dünyayı sarsacak olan küresel ekonomik kriz için uyarılarda bulunuyorlardı. Bu davul zurnayla gelmekte olan ekonomik krizi hükümet yanlısı basın kuruluşları da halkın gözünden kaçırmaya çalışmışlardı. Amerika ile bağlantılı olan ülkelerin ekonomileri de Amerika'yı sarsan ekonomik krizden nasibini almıştır. Dünyayı sarsan ekonomik krizin Türkiye'yi de etkisi altına alacağını en ağır şekilde uyaran ekonomistlere adeta vatan haini gözüyle bakılmıştır. Sayın Başbakan “dünyayı sarsan bu  kriz bize hiçbir etki yapmaz. Zira biz güçlüyüz. Bize bir şey olmaz” diyebilmiştir. Dünyayı sarsan krizin etkisi Türkiye'de başladığında bir çok sanayi kuruluşu ve büyük işletmeler içine düştükleri açmazdan kurtulmak umuduyla işçi çıkarmaya başladılar. İşçi çıkarmakla kurtulamayacaklarını anlayan nice fabrika ve iş yeri sahipleri, fabrikalarının ve işyerlerinin kapılarına kilit vurmuşlardır. Bu durum karşısında önlem alması gereken hükümet, yine krizin etkilerini görmezlikten gelmiştir. Başbakan yine de “bu kriz bizi etkilemez, bizden teğet geçer” diyebilmiştir. Kriz haberi yazan basını da kriz tellallığıyla suçlamıştır.

   Dünyayı saran kriz, yetkililerin söylediklerine inat; ekonomimize en ağır darbeyi vurmuştur. Fabrikalar ve işyerleri peş peşe kapanırken; ayakta kalmaya çalışan alışveriş mağazaları, oldukça düşen müşteri sayısı ve dolayısıyla mal satışındaki düşüş nedeniyle ayakta kalabilme savaşı veriyorlar. Uzmanlar, Türkiye'deki kriz için uyarılarını sürdürüyorlar.  Şu anda görünen, ekonomik kriz aysbergin (buzdağı) su üstündeki görüntüsüdür. Görülmesi gereken; aysbergin suyun altındaki kısmıdır. Onu görenler; önümüzdeki yıl, krizin etkisinin çok daha fazla artacağını ve kapanan işyerleri ve fabrikalar yüzünden işçi çıkarmalarının çok daha fazla olacağını söylemektedirler. Ağır ekonomik kriz, sıcak para yüzünden gelişmekte olan ülkeler içinde en ağır şekilde Türkiye'yi vurmuştur. Sıcak para Türkiye'den hızla kaçıyor. Tutabilene aşk olsun.

   Ekonomisi dış borca dayalı olan ve üretici olmayı başaramayan ülkeler, birer birer borçlarını ödeyemeyeceklerini açıklamaya başladılar. Üretimde dünyada kendi kendine yetebilen yedi ülke arasında olan ülkemiz, artık üretmeyen ülkelerin en başında geliyor. Vatanını sevenler alışveriş merkezlerinde ve marketlerde ithal malı meyve ve sebzeleri gördükçe kahroluyorlar. Ne yazık ki geleceklerinden endişe duymaktan yoksun olan cüzdanı şişkinler, olabildiğince pahalı olan o meyve ve sebzeleri almayı yeğliyorlar. Bu nedenle de ithal ürünlerin ülkemize girişi daha da hızlanıyor. Ben ithal malı sebze ve meyve alıp tüketmediğim için öleceğimi bilsem yerlisi varken ithalini kesinlikle almam. Bu vatan bizim. O yerli ürünleri yetiştirenler de bizim insanlarımız. Onların ürettiklerini satın almalıyız ki kendi üreticilerimiz üretime devam edebilsinler. Kaldı ki ülkemizde her türlü meyve bol olarak üretilmektedir. Meyve ve sebzeler ne kadar taze tüketilirse, insan sağlığına o denli yararlı olur. Gelişmiş ülkelerin insanları tüketecekleri meyvelerin kurtlu olanlarını almayı yeğlerler. Nedeni ise, kurtlu meyvelerde zirai ilaç kalıntısı olmamasıdır. Her ne kadar muz yemeyi sevmesem de yerli muzlarımız çıktığında üreticilerimize destek olmak için bol bol alırım. Yerli muz mevsimi geçtiğinde, dünyanın en lezzetli patatesi olan Ödemiş patatesini tüketmeyi yeğlerim. Muzla patatesin mineral yapısı hemen hemen aynıdır. Üstelik bir kilo ithal muz fiyatına üç kilo patates alınır. Kış günlerinde özellikle göçmen sobalarının sıcak küllerinde veya elektrikli fırınlarda pişirilen nefis kokulu patateslerin tadına doyum olur mu?

                                                                                              ***<?xml:namespace prefix = o />

   23 Aralık’ta devrim şehidi Mustafa Fehmi Kubilay, üç devrim şehidi ile birlikte anıldı. Üç şehidimizin anısına dikilen Kubilay Anıtı Menemen'e hâkim, yetmiş beş metre yüksekliğindeki Yıldız Tepe’de bulunmaktadır.  Atatürk devrimlerine bağlı büyük bir kalabalık, her yıl olduğu gibi anma törenini anıtın etrafında toplanarak gerçekleştirdiler.

   Devrim şehidi Kubilay, bazı yobazların Menemen'de açmış oldukları isyan bayrağını açanları etkisiz hâle getirmek için görevlendirilmişti. Takımıyla Kazaz camisinin yan duvarı önüne geldiğinde emrindeki erlere ‘süngü tak’ emri verir ve ‘ben ateş edin demedikçe ateş etmeyin’ der. İsyancı yobazlar ve olabildiğince cahil bir halk topluluğu şimdi Selim Ağa kahvehanesinin bulunduğu yerdeki mescitte toplanmışlardı. Kubilay, büyük bir cesaretle tek başına yobazlardan oluşan kalabalığın içine dalar ve doğruca isyanın elebaşlarının yanına gider. İsyancılardan birinin elindeki silahın namlusunu iki bacağının arasına alıp, silahı yobazın elinden almak ister. Bunun üzerine isyanın elebaşı yandaşlarından birine vur emri verir. Kubilay aldığı yaraya rağmen askerlerinin yanına ulaşmak için yürür; ama kan kaybından hâlsiz kalır ve bulunduğu yerde yığılır kalır. Bunun üzerine, askerler ellerindeki tüfeklerdeki mermilerin manevra mermisi olduğunu unuturlar ve ateş etmeye başlarlar. Mermiler yobazlara isabet ettiği hâlde; bırakınız öldürmeyi, onları yaralamaz bile. Bunun üzerine Derviş Mehmet haykırır: “İşte görüyor musunuz? Küffarın attığı kurşunlar bize hiçbir etki yapmıyor.” Askerler ateş etmelerine rağmen kimsenin yaralanmadığını gördüklerinde, paniğe kapılırlar. Mehdi olduklarını söyleyen bu yobazlara mermilerin etki yapmadığını gören cahil halk, arkalarında yetmiş bin silahlı adamları olduğunu söyleyen yobazlara inanmışlardır. Bu nedenle birçoğu bu isyan hareketine katılmıştır. Bu ara Kubilay'ı kurtarmak isteyen mahalle bekçilerinden Giritli Hasan ile Florinalı Şevki de şehit edilirler. Bu olay, genç Cumhuriyetimizin tarihine kara bir leke olarak kazınmıştır.

   Yıldız Tepe’deki Kubilay anıtı, bütün azametiyle; Atatürk devrimlerine bağlı aydınlar adına Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün devrimlerine bağlılığı haykırmaktadır. Bu haykırışı, Atatürk devrimlerine karşı olanlar mutlaka duymalıdırlar. Atatürk ve silah arkadaşlarının kurmuş olduğu Cumhuriyeti ve laikliği hiçbir güç yok edemeyecektir.

 

iletisim@politikadergisi.com

 

 

  

 

[Bu yazı, Politika Dergisi Sayı 11’de yer almıştır. Tüm fazladan özellikleri ile özgün sayıyı indirmenizi öneririz. Sayı 11’i indirmek için buraya tıklayınız. ]

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.