Taş mı, Yumurta mı, Yumruk mu Kazanır?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Son yıllarda siyaset kazanı hızlı kaynamakta, kazandaki sıcak su taşmakta ve köpükleri etrafa sıçramakta. Bu etkinin refleksi de önce Kürt açılımıyla sokaklarda terör örgütünün kullandığı çocukların taşlamaları, Van’da CHP Genel Başkanı’na yapılan yumurtalı saldırı ve son olarak, son DTP Başkanı Ahmet Türk’e yapılan yumruklu saldırı olarak ortaya çıkıyor. Belki de silahlar bırakılsın; bireysel silahlanmaya hayır, çabalarının neticesi böyle alınıyor. Çünkü biz toplum olarak, olaylara her zaman ilginç tepkiler vermiyor muyuz? Terör örgütünü ve destekçilerini, demokratik mücadele olarak, AKP’nin anayasa teklifini demokratik atılım olarak, ekonomik krizin bir tek bize teğet geçtiği tespitini yaparak değerlendirmiyor muyuz? O zaman bu tepkiler de niçin toplumun silahsızlanmaya gösterdiği bir sağduyu olarak değerlendirilmesin.

Çocukların, karşılarındaki tam teçhizatlı polislere ve demir yığınından oluşan araçlara mı taş attığını zannediyoruz acaba? Elbette bu çocukları kullananlar var. Fakat onların amaçları nedir?

O taşlar kendilerinin eylem yapmasına engel olan polislere mi atılıyor sadece?.. Yoksa o taşlar, bu ülkenin millî birlik, beraberliğine mi atılıyor? Ya da önce o taş karşısında deli yüreklerin oluşturmak zorunda kaldığı demir bileklerin düşüncesine mi atılıyor? O taşlar,millî bütünlüğü bozabilir mi ve bu bileklerin vurduğu yumrukları yenebilir mi bu oyunda?..

İktidar partisinin mensupları olduğu anlaşılan kişiler, 55-60 gr. ağırlığındaki yumurtalarla hangi kafaları kırmaya ya da düşünceleri yok etmeye çalışıyorlardı? Mensup oldukları parti, ülkeyi demokratikleştirmeye çalışan, toplumun farklı kesimlerini bir araya getirip açılımlar yapan parti değil miydi? Bu yumurtaları atmalarının sebebi, acaba kendi ideolojilerinin rafadan olmasından mıydı, yoksa beyinlerinin fazla sulu olmasından mıydı? Yoksa muhalefet partisine atılacak yumurtayla, demokratikleşme olacağını ya da karşıt düşüncenin yok edilebileceğini düşünebilirler miydi?

Vatanını sevdiği, alkol kullanmadığı iddia edilen kişi, salladığı yumrukla teröre ya da bir teröriste darbe mi vurduğunu sanıyordu? Ya da milliyetçi güçleri ayağa kaldırabileceğini mi? Bu yumruk terörizmi tetikler miydi, yoksa darbe mi vururdu? Binlerce insan öldürülürken; milyarlarca dolar heba olurken; hazine soyulurken; vatan toprakları satılırken, ipotek altındayken; kendi topraklarındaki üslerden o terörizm beslenirken hiçbir şey yapmayan, düşmanla işbirliği yapanları ve kardeşi kardeşe düşüren anlayışları baş göz eden, iktidar yapan bir toplumun, tepkisi de ancak bu kadar olurdu. Önemli olan o yumruğu sallamak değil, tek yumruk yapabilmek değil midir?

Ertuğrul Özkök gibi iyi niyetli bakarsak bu olaylara, vatandaşımızın tepkisini silahsız olarak göstererek, yapılan açılımlarla demokratik mücadelede önemli neticeler alındığını söyleyebiliriz. Ancak şu sorular da cevap bulunmayı bekliyor. Bu oyunda yumruk mu, taş mı yumurta mı kazanacak? Oyunun kurallarını belirleyen güçler kimdi? Bu oyunun seyircileri, oyunun galibini belirlemede ya da sonucunu değiştirmekte etkili olacak, sağduyu ve söz birliğine sahipler miydi? Bu coğrafyada bu soruların cevabını mantıklı yollardan ve halkın iradesine dayanarak verebileceğini düşünen var mı acaba?

OguzKemal.Ozkan@PolitikaDergisi.com

 

Yorumlar

Merhaba

"Halkın iradesi" kukağa hoş geliyor. Ancak ne yazıkki kimse bu ülkede halk iradesine güvenmiyor ve onu manipüle etmek, istediği yönde oluşturmak için yapmadığını bırakmıyor. Hiçbir zaman halkın özgür iradesine saygı duyulmuyor, halk sürekli kandırılıyor. Birgün, belki halk "yeter söz benimdir" diyecek, işte o zaman yazınızda belirttiğiniz öğeler yeli yerini bulacak, önem kazanacak. Saygılar...

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.