Bu Yazılar da İlginizi Çekebilir!
- Geçti Borun Pazarı
- Atatürk Samsun'a Gezmeye mi Gitti?
- Kaçırdıklarımız
- Her Şeyi Ergenekon'a Bağlama Hastalığı
- Haftaya Dair Serbest Çağrışımlar
- Toprağın Çocukları
- Bu Gerçeğe Eğilin
- Bu Sefer Misafir Bulduğunu Değil, Umduğunu Yemek İstiyor
- Buyurun Efendim, Hoş Geldiniz..
- Sanat Bunu Hak Etmiyor
- O Dalgayı Ağzımız Açık, Havaya Bakarak Bekliyoruz
- Aşk Olsun Sana Çocuk
- Normalleşiyoruz (!)
- Danışıksız Dövüş
- PKK'ya Kimse Dokunamaz...
Şu Kanlı Zalimin Ettiği İşler



Zulüm, sömürü, katliam.
Yıllardır Alevi kesimin payına bunlar düştü.
Faşizmin sömürü düzeninin devamı için hep Alevilerin kanı aktı.
Yanan, yakılan yine onlar oldu.
Sivas’ta, Çorum’da ve Maraş’ta…
Hedef aynıydı. Sonuç aynıydı.
Halk, Alevi-Sünni, Türk-Kürt gibi ayrımlarla birbirine karşı kışkırtıldı.
Aslında 78 yılı içerisinde bu tür saldırı ve provokasyonlara sıkça rastlanıyordu.
Öyle ki Sivas’ta, 3-4 Eylül 1978′de tertiplenen faşist saldırı ve provokasyon, Maraş’ın provası olmuştu.
Hedef olarak seçilen yerlerin ortak özelliği, Alevi-Sünni inançtan insanların iç içe yaşadığı ve işçi-emekçi mücadelesinin büyüdüğü yerler olmasıydı.
Maraş’ta Yörükselim, Mağralı, Serintepe, Karamaraş gibi mahallelerde Aleviler oturuyordu. Kimi yerlerde Alevi-Sünni iç içeydi. Bu mahalleler daha çok devrimci-demokrat nitelikleriyle tanınıyorlardı. Sırf bu yönüyle bile Maraş, üç beş itin hedefi haline gelmişti bile.
Özellikle mezhepsel çelişkiler körüklenmeye çalışılmış, Sünni halk, Alevilere karşı şartlandırılmıştı.
Kırmızı gözlü baykuşlar, camilerde verdikleri vaazlarla, gerici yayınlarla, belediye hoparlörlerinden yaptıkları kin dolu anonslarla halkı birbirine karşı kışkırtmıştı.
Alevilerin, solcuların camileri bombaladığı, bombalayacağı veya silahlanıp saldırı hazırlığı yaptığı, şehir şebeke suyuna zehir kattığı gibi spekülatif haberlerle, ancak kendilerine yakışan bu eylemleri mazlum halkın üzerine yıkmaya çalışmışlardı.
Uzun söze gerek yok.
Tüm bunların sonucu ne mi olmuştu.
İşte bu noktada ne kelimelerin kifayeti yeterli oluyor anlatmaya, ne kalemler yetiyor yaşananları yazmaya.
Tek kelimeyle ‘Vahşet’ demek bile olanları anlatmaya, tarif etmeye yetmiyor.
Sivas, Çorum, Maraş… Ne fark eder ki.
Sonuç aynı: Zulüm, kan, işkence…
Yapanlara bin lanet.
Murat HASGÜN
Yorumlar
Yeni yorum gönder