Sobeeeeee!

İnsanın içinde hep yaşayan bir çocuk vardır. Çocuklarınsa en sevdiği oyunların başında saklambaç gelir. Sobeeeee, diye bağırdığımızda ne kadar mutlu olurduk, anımsıyor musunuz? Büyüdük, artık saklambaç oynamıyoruz, ama yine de sobeleme içgüdüsü bazen ortaya çıkıveriyor.

Gelin bugün Tekel işçilerinin açlık grevinde oldukları çadırların birinin kapısına dikilelim ve sobeleyelim. Bakalım kimler yakalanacak?

GATA’ya Başbakan’ın eşi, türbanı yüzünden alınmamış (?) diye gösteri yapan, bildiri okuyanlar; açlık grevindeki Tekel işçileri sizce haksız mı? Yoksa haklı mı? Haklıysa destek, haksızsa protesto eyleminde bulunmadınız. Ne o? Yoksa o işte çıkarınız yok mu? Sobelendiniz.

Ankara Valiliği; duyduk ki, direnişçilere insani yardım yapan belediyeler hakkında suç duyurusu yapmışsınız. AKP’nin seçim yatırımlarını “sosyal yardım” adı altında dağıtan belediyeler hakkında suç duyurusunda bulunduğunuzu duymadık. Sobelendiniz.

Malum kadın dernekleri; hani o, ta Gazze’deki olaylarda bile ortalığı ayağa kaldıran dernekler. Ne oldu? Bu direnişçiler sizin evlatlarınız, babalarınız, eşleriniz, kardeşleriniz değil mi? Neden sesiniz çıkmıyor? Yoksa malum finansörleriniz onay vermiyor mu? Sobelendiniz.

Sayın Başbakan; siz, İstanbul’da grevcilerle birlikte grev gömleği giyerdiniz. Ne oldu, bugün sizin istediğiniz gibi davranmıyorlar diye tehdit ediyorsunuz. Yoksa siz de mi “dün dündür, bugün bugün” diyorsunuz. Sobelendiniz.

Sevgili AKP’li hükümet üyeleri; krizi yönetemediniz diye “ideolojik”, “kışkırtma” hatta “PKK” gibi isnatlara başladınız. Böyle bir şey, sizler gibi din, Allah, peygamber gibi öğeleri ağzından düşürmeyenlere yakışıyor mu? Sobelendiniz.

Sayıları ülkemizde on binlerle ifade edilen dernekler, sivil toplum kuruluşları. Tekel işçilerinin bu direnişi sizce yanlış mı? Eğer değilse, en azından iki satır bildirge yayınlayıp yanında olduğunuzu neden hissettirmiyorsunuz? Sobelendiniz.

Kıymetli yazarlar; hani, “Tekel işçileri haklı, ama…” diye yazıya başlayıp bir yerlere selam gönderenler, sizler de sobelendiniz.

Hasetçiler; o insanların uzun yıllar çalışıp elde ettikleri özlük haklarını görmezden gelip, “Ben asgari ücrete çalışıyorum. Oh olsun.” diye düşünen özürlüler; sobelendiniz.

Daha sobelenecek birçok kesim ve kişi var. Onlar kendilerini bilirler. Ben, sosyal devlet, sendika, işçi hakkı, demokrasi gibi şeyleri istemiyorum, diyenlere sözümüz yok. Görüşlerini saygı ile karşılarız. Ancak, işlerine gelen olaylarda ortalığı ayağa kaldıran, işine gelmediğinde “bana ne!” mantığı ile yan çizenler, yarın hedef kendileri olduğunda yanlarında kimi bulacaklarını iyi bir düşünmelidir.

Cem.Tamturk@PolitikaDergisi.com