Sivas Ellerinde Ömrüm Çalınır

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

2 Temmuz 93.

Sıvas’ın alevi batan günü aydınlatıyordu. “YAKIN LAN YAKIN” naraları altında bir otelde, 33 aydın, 2 otel görevlisi ve 2 meczubun aynı kaderi paylaştılar. Yıllarca yakılarak öldürülenlerin aileleri hiçbir ayrım yapmadan o 2 meczubu da katarak 37 can dediler. 37 can. Canını yaksalar da can.

Olaydan sonra açılan dava, hala devam ediyor. Sanıklardan biri İnterpol tarafından aranıp bulunamıyor. Ama aynı sanık, kaçak; askerlik hizmetini yerine getiriyor, yetmiyor evleniyor. Ama kimse bulamıyor.

Bunun dışındakileri sormaya kalkarsak sağda solda aramaya gerek yok. Alayı AKP saflarında siyaset yapıyor. Geçtiğimiz günlerde Sözcü gazetesinde tek tek isimleri verildi. 1993’ten bugüne, bir dava sürüyor işte. İnsanlık suçu davası. Ve bu dava, 13 Mart 2012 günü zaman aşımına uğrayacak.

Metin Altıok’un kızı Zeynep Altıok Akatlı, avukat Şenal Saruhan ortak bir cümle kuruyor: İNSANLIK SUÇU ZAMAN AŞIMINA UĞRAMAZ.

Zaman aşımına uğramaz doğru, peki uğratılır mı bunu göreceğiz 13 Martta.

Sıvas davası bir vicdan davasıdır. Yüzleşme davasıdır. Devletin kendini aklama davasıdır. İnsanlığın davasıdır. Onurun davasıdır. Sıvas’ta 2 Temmuz günü 37 kişi ölmemiştir. O gün bu ülkenin vicdanı ölmüştür. İnsanlığı yanmış, onuru boğulmuştur. Ve bu davada sanık olanlar veya sanık avukatları bu ülkede bakanlık yapacak kadar yükselebilmişlerdir. Ama canlar oradadır.

15000 kişinin katıldığı bir linçte, 150 kişi yargılamak içinizi sızlatır. 2 Temmuz günü, asker yanaşmadı otele, dağıtmadı kalabalığı, vali başaramadı, belediye başkanı ateşe benzin attı “gazanız mübarek olsun” dedi. Ve herkes sustu. Issızlığın ortasında ateşler yükseldi göğe ve Sıvas ellerinde ömrü çalındı insanların, ateşe semah döndüler.

1993… 2012.

O yıl doğanlar bugün kanunen reşit. Ama o dava bugün kanunen düşmeye aday. Şimdi gelin insan gibi oturalım, sağduyuyla yaklaşalım:

Otele gidenler Sünni olsaydı, aşağıdaki kalabalık Alevi olsaydı, asker sizi kurtarmamayı başarsaydı, belediye başkanı Alevileri gaza getirseydi, bakanlardan biri “ maçta da bu kadar adam ölüyor, abartmayın” deseydi…

otelde çocuklar olsaydı, oteli ateşe verenler aranırken evlenseydi, ateşi verenlerin avukatları bakan olsaydı, yıllar geçse bile katilleriniz bulunmasaydı, yandığınız yerin altında kebapçı olsaydı, yıllar sonra anmaya gittiniz diye coplansaydınız…

İktidarda Aleviler olsaydı, her tarafa cem evi açsalardı, evleriniz işaretlenseydi, Alevi inancına sahip bir nesil yetiştirmeye teşebbüs etselerdi, kininizi unutmayın sözleri dillendirilseydi…

Ateşe benzin taşıyanlardan biri aranmasına rağmen Sıvas’ta yaşasa ve ölseydi ve katilleriniz 18 yıl bulunamamakla birlikte davanız kanunen düşseydi NE HİSSEDERDİNİZ?

Aleviler yukarıdakilerini hep hissettiler, yıllardır bu soruya cevap arayıp durdular, Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta... Her seferinde olduğu gibi Sivas’ta da can dediler. Kendilerine yapılanlardan ötürü toplumu genellemediler.

Bu yüzdendir ki en son Sivas’ta otelde kaldılar. Hiçbir zaman yukarıda yapılan empatiye teşebbüs dahi etmediler, çünkü onlar tek bir şeyi dediler:

CAN!

Bugün, Sivas davasında artık insanlık bekleniyor. Davanın düşmemesi isteniyor. Olayın İnsanlık suçu kapsamına alınması isteniyor.

Haksız olduklarını düşünen, abartan, münferit bir olay(!) diyenler, öyle kendini filan yakmasın, çakmak alevine parmağına koysun ne demek istediğimizi anlarlar…

13 Mart günü Ankara Adliyesinde bir dava var. 18 yılı geçmiş bir dava. Ve insanlık suçu olan bir dava!

Kanunen davayı düşürme hakkı var hakimlerin. Takdire kalmış bir şey netice itibarıyla.

Ancak insanlığın normlar hiyerarşisi diye bir şey var kardeşim:

Kanunlar hukuka, hukukunuz vicdanınıza, vicdanınız insanlığa aykırı olamaz!

Saygılar

 

İlker EKİCİ

ilker.ekici@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.