Sis Dağılıyor…

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

 

Balyoz davası ile tutuklu sanık kalmamışken, dün akşam birden bomba gibi bir haber medyaya düştü. Emekli ve muvazzaf olarak 102 subay hakkında tutuklanma emri çıktı.
Sürpriz mi? Hayır.
Beklenen, daha doğrusu düşünülen durumdu. Başka bir durum biraz insanların kafasını karıştırabilirdi. Ne yazık ki, insanımız o kadar aptal olarak niteleniyor ki, kimse yaptıklarını maskelemek için “nasıl olsa bunlar anlamaz” mantığı ile herhangi bir çaba sarf etmiyor.
Oysa geniş açı ile baktığımızda her şey daha net görünüyor. Şöyle ki,

Türk ordusu kavramının içeriği nedir? Ordumuz, bağımsız Türkiye Cumhuriyeti ordusu mudur, yoksa NATO’ya bağımlı NATO ordularının birimi midir? Kimin veya kimlerin emrindedir? Örneğin çıkarımız istese ordumuz bir başka ülkeye saldırabilir mi? Yoksa yapacağı her türlü hareket için NATO onayı mı alması gereklidir?
1960 ihtilalında NATO, ordumuzun denetiminde eksiklikler göstermiş olacak ki, ihtilalın altından ABD’nin asla tasvip etmeyeceği kişiler çıktı. Daha sonra yapılan anayasa da bunu teyit ediyor. ABD ve NATO orduyu yeniden tasarımlamak için 1980’lere kadar uğraştı. 1980 de yapılan test, artık bizim ordumuzun tam bir NATO ordusu olduğunu gösteriyordu. Ancak ne kadar çaba gösterseler de özü ulusal bilinçle yıkanmış Türk ordusunun hızla ulusal bilinci üst düzeyde subaylarla dolması önlenemiyordu.
Soğuk savaş bittikten sonra eldeki mevcut orduları istenildiği gibi denetlemek ve emir altında tutabilmek için çeşitli projeler geliştirildi. Bunlardan biri de olası gerici saldırılarında ordunun ne yapacağı ile ilgili seminerlerdi. Yüzlerce kişiye verilen bu seminerlerin notları, bilgileri, birkaç küçük değişiklik ile pekâlâ, ordunun içeride bir darbe yapacağı izlenimini veren notlar olabilirdi. Öyle de yapıldı. Çuvallarla evrak bu amaç için oluşturulmuş gazetelere yollandı.
Orduyu, askeri azıcık tanıyan herkes bilir ki, darbe planı öyle bando mızıka ile seminerlerle yapılmaz. Herhangi bir planlama yapılıyorsa bundan Genelkurmay başkanının muhakkak haberi olur. Yani şu tutuklanan kişilerin başında dönemin genelkurmay başkanı olması gerekir.
Bir başka husus, daha yakında 28 Nisanda e-muhtıra veren ve bunu kabul eden genelkurmay başkanı hapiste olması gerekmez mi?
ABD’nin Kuzey Irak ile ilgili emirlerine uymak istemeyen bir ordu, Afganistan’a ABD için cephede savaşacak güç vermek istemeyen bir ordu terbiye edilmeliydi. Ergenekon tiyatrosu sırf bu amaçla kuruldu. Yıllar süren titiz çalışmalar sonucu oluşturulan yandaş mahkeme ve savcılar ile ordunun üzerine gidildi. Hukuk denen şeyi az bir şey bilen herkes biliyor ki bu mahkemelerden mahkûmiyet çıkamaz. Amaç ordudaki subayları gelecekle ilgili karamsarlığa düşürmek, moralleri bozmak. Buna paralel olarak ta teröristlerin moralini yükseltmek. Eh hazır bu dipsiz kuyu açılmışken hükümet de canını sıkan vatanseverleri itiveriyor içine. Ama yıllar geçiyor hala bir mahkûmiyet yok, olamaz da.
Ordu açısından baktığımızda, Ağustos ayı geliyor. Malum haklarında soruşturma açılanlar terfi edemez. Bir kere de terfi kaçırdı mı, yüksek rütbeye ulaşması mümkün değil. O hakkında soruşturma açılanlardan terfi bekleyenlerin işi bitti. Ne kadar kolay görüyor musunuz bir hayatı karartmak.
Öyle görülüyor ki daha evvel inisiyatif sahibi olan hükümetin de üzerine çıktı bu olaylar. Denetimi onlarda kaçırdı. Zaten şimdilerde anayasa değişikliği paketini referandumla halka yutturup kendileri yüce divandan kurtulma derdindeler. Pek o tarafla ilgilenecek halleri yok.
Türk ordusu, beline NATO ve Recep bey hükümeti sarılmış, elleri kolları bağlanmış, Teröristle mücadeleye uğraşıyor. İşte bu kadar başarılı oluyor.
Yapılan kamuoyu yoklamaları en geç önümüzdeki seçimlerde bu hükümetin gideceğini gösteriyor. Bu hükümet gittiği anda Ergenekon tiyatrosu da perdelerini kapatacaktır. Ama biz, kendi ordumuza sahip çıkmadıkça, ordumuz ulusal bir ordu değil de NATO ordusu olmaya devam ettikçe benzeri tiyatroları hep seyredeceğiz.
Cem.Tamturk@PolitikaDergisi.com
 
 

Yorumlar

Karar verilecek tamam mI devam mI !

Hükümet gidici ordu nato ordusu kaldigi sürece baska careleri siyasi acz oldugu icin riske girmek istemiyor herzaman böyle adaletsizlikler ve hukuksuzluklar yasatilmaya devam edilebilir bu Amerikan yahudi Özgürlügüne hizmet eden anlayis bop ayakta tutmayI amaclamktadIt zaten degil mi !

Merhaba

Bencede artık karar noktasına geliniyor. 1950 den beri ite kaka yürüdüğümüz yol bir yol ayrımına gelmiş durumda. Tabiiki emperyal odaklar ne yana gitmemiz gerektiği hakkında baskı yapıyorlar, ama sanırım bu noktada son karar bizim. Onu da önümüzdeki referandumda ve gelecek yılki seçimlerde vereceğiz. Saygılar...

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.