Bu Yazılar da İlginizi Çekebilir!
- Edep Ya Hu! / (Akrostiş)
- Go Home Türkiye!
- Sabun!
- Örtülü Özgürlük
- Bastırılıyoruz!
- "Bakan" Değil Gören Lazım Bu Memlekete!
- Yetmez ama Evet!
- İstihbarat Paylaşımı
- Sincap Üzerine Tefekkür Eyleyebilme Yeteneği...
- Gericiler Türkan Hocadan Ne İstiyorlar?
- Aziz Nesin Niçin Haklıydı?
- "Düzen"in Nereden Geldiği Anlaşıldı
- Öğrenilmiş Çaresizliklerimiz
- 10 Kasım'ın Hesabı
- Ekmek = Nan
Sakin Kafayla, Kısa ve Öz Bir Referandum Analizi
Referandum sonrasında, sonuçları ve götürüleri hakkındaki düşüncelerimi açıklamak için, psikologların genel tavsiyesine uyarak, analizin objektif olabilmesi adına 1 hafta sinirlerimin yatışmasını beklemeyi, bu yazıya başlamadan önce de, yavaş yavaş 10’a kadar sayarak ve derin nefesler alarak, yazıma başlamayı tercih ettim.
Bu süre içerisinde, medyada öyle analizler yapılıyordu ki; ya bu insanlar 2 kere 2 kaç ederi bilmiyorlardı ya da oluşturulan etnik duvarlara birer tuğla da kendileri koymaya ve bertaraf yollarının haritasına katkıda bulunmaya çalışıyorlardı.
Değerli okuyucular, hiç öyle bu referandumda, CHP-MHP kaybetti, vatan bölünüyor gibi sonuçlar çıkarmaya gerek yok. Daha doğrusu böyle bir tehlike mevcut olsa dahi, buna sebep olan tohumlar çok öncelerden atılmıştı zaten. Yani, kısacası bu referandumun sebebi olan bir durum değil. Öyle derin tahlillere girerek, Ege, Akdeniz sahilleri modern, İç Anadolu eğitim seviyesi düşük, Karadeniz hemşerici, Doğunun ayrılmak istemesi gibi sosyal ve siyasi yapılarda, sonuçların temel sebebi değil. Çünkü bu sonuçlar, sadece bu referanduma has sonuçlar değil. Öyle kabul edersek her seçimlerde, aynı tahlilleri yapmak zorunda kalırız.
Bu sonucun bu şekilde çıkmasının esas sebebi, referandum meydanlarında anayasa paketinin içeriği dışında her şeyin konuşulmasıdır. Referandum öncesinde ki tablo, siyasi kutuplaşmalara neden olmuş, vatandaş da 2007 genel ve 2009 yerel seçimlerinde oy verdiği partilerin, kararı doğrultusunda tercihini yapmıştır. 10 gündür, ekranda yapılan, çizilen, söylenilenler gibi olmadığını, MHP tabanının HAYIR’a kaydığını da, en azından rakamlar yalanlamaktadır. O yüzden, bu sonuç, etnik ayrışma ya da Ilımlı İslam Devleti taleplerinin sonucu değil, siyasi kutuplaşmanın neticesidir. Bunun dışında bu atmosferde yapılan her analiz, bu ülke üzerindeki emellerini gerçekleştirmek isteyen güçlerin amacına hizmet edecektir.
Şimdi, rakamlarla bu sözleri ispatlamaya çalışalım;
EVET 21,834,554 - HAYIR 15.853.696
2007 Genel Seçimlerinde,
AKP 16.327.291 CHP 7.317.808
SP 820.299 MHP 5.001.869
DP 1.898.873
2009 Yerel Seçimleri İl Genel Meclisi’nde,
AKP 15.458.985 CHP 9.218.445
SP 2.060.034 MHP 6.403.831
BBP 894.045 DP 1.488.134
Bu sonuçlara baktığımızda, HAYIR cephesinin oyları, son yerel seçimlerden 1 milyon oy civarı aşağıdadır. Bunu da orana vurursanız, sadece yüzde 2’lik bir kayba tekabül eder. Sizce bu yüzde 2’lik kayıp, bütün devlet imkanlarının kullanıldığı, medya gücünün maddi güçle desteklendiği, reklam panolarından gazetelere adeta AKP tarafından parsellendiği bir ortamda, gidilen referandumun sonucunda, MHP tabanı kaydı, CHP başarısız oldu gibi eleştirilerin haksızlığını ortaya çıkarmak için yeterli değil midir? Bir de cabası, bir anda ortaya çıkan 6 milyon yeni seçmeni de unutmayalım.
Yine, bu taban kayma iddialarını, MHP’nin kalesi olduğu iddia edilen şehirlerin tablosuna bakarak da çürütelim isterseniz…
YOZGAT
EVET 196.180 HAYIR 57.482
2007 Genel Seçimlerinde,
AKP 156.495 MHP 44.678
CHP 30.682
2009 Yerel Seçimleri İl Genel Meclisi’nde,
AKP 100.435 MHP 77.561
SP 33.998 CHP 22.049
OSMANİYE
EVET 133.826 HAYIR 116.663
2007 Genel seçimlerinde,
AKP 85.836 MHP 99.565
CHP 21.521
2009 Yerel Seçimleri İl Genel Meclisi’nde,
AKP 90.580 MHP 108.956
CHP 31.188
Bu iki ilde, HAYIR oyları ile son seçimlerde alınan oylar arasındaki farkın, genel orana eksisi, binde 2’den bile daha düşük. Evet, bütün bu MHP tabanı kaydı, MHP güç kaybediyor vb. gibi eleştiriler yapanların, matematik bilgisine sahip olmalarını beklemesek de, azıcık da olsa insaf sahibi olmalarını istemek suç mudur? Devlet Bahçeli’yi hedef tahtası haline getirmek, Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaptığı insani bir hatayı günlerce eleştirmek, bir kaşık suda fırtına koparmaktan başka hiçbir şey ifade etmez.
Sonuç olarak, mevcut tehlikelerin sadece bu referandum sonucuyla başladığını söylemek ya da ülke daha da karanlığa gidecek gibi olumsuz duygulara kapılmak en azından rakamlar açısından pek mantıklı değil. Aslında en büyük tehlike, aydın ve yazarların kendi boyları üzerinde ki gölgelerin egemenliğini kabul etmelerinin, güneşin batmasının bir işareti olduğunun farkında olmamalarıdır.
OguzKemal.Ozkan@PolitikaDergisi.com
- Oğuz Kemal ÖZKAN içeriği
- 8580 okunma
Yorumlar
Yeni yorum gönder