Referandum Dedikleri Oyun...

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Sevgili okurlarım, bir aydır referandumla ilgili bir dizi yazı yazdım. İlgi gösterip okuyanlara teşekkür ederim. O yazılar genellikle olgunun bir yönüne bakan yazılardı. Bu gün ise madde madde inceleme yaparak referandum yazılarına son verelim. Lütfen dikkatle okuyun!

Anayasa madde 10: Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.

Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.

İstenen değişiklik: Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz. Çocuklar, yaşlılar ve engelliler gibi özel surette korunması gerekenler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılamaz. İlave edilen birinci cümle çok geniş yorumlanabilecek, her türlü yoruma açık bir cümledir. Şöyle ki, Devlet “şu şu nedenden dolayı kadınlar erkekler gibi başları açık gezemez” diye bir tedbir alsa bu eşitlik ilkesine aykırı sayılmayacak. İşte size bir zehir. İkinci cümle ise sadece bu birinci cümleyi kamufle etmek için konulmuş. Yasalarımızda, uluslararası sözleşmelerde zaten devlet o taahhütleri vermiş. Burada hiç gereksiz. Ancak diğer zehir cümle üzerine şekerden bir örtü olabilir.

Madde 20 – Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz. Genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak, usulüne göre verilmis hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; kimsenin üstü, özel kâğıtları ve eşyası aranamaz ve bunlara el konulamaz.

Yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur.

Hâkim, kararını el koymadan itibaren kırksekiz saat içinde açıklar; Aksi halde, el koyma kendiliğinden kalkar.

İstenen ilave: Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir.

Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar.

Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir.

Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir.

Görüldüğü gibi bir özel hayatı koruyan madde var ve bu maddeyi hiç kale almayan, delik deşik eden AKP hükümetinin kendisidir. Yeni istekler insanı sadece gülümsetmektedir.

Madde 23 – Herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir. Vatandaşın yurtdışına çıkma hürriyeti, ceza soruşturması veya kovuşturması sebebiyle sınırlanabilir.

İstenen: ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabilir. Ne değişiyor?

Madde 41 – Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar.

İstenen ilave: Her çocuk, yeterli himaye ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir.

Devlet, çocuk istismarı, cinsellik ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır.

Şimdiye kadar bunlara aykırı bir durum zaten yoktu. Sadece “evet” oyu düşünülerek koyulmuş bir madde.

Madde 53. – İsçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler.

Toplu iş sözleşmesinin nasıl yapılacağı kanunla düzenlenir. Aynı işyerinde, aynı dönem için, birden fazla toplu iş sözleşmesi yapılamaz ve uygulanamaz.

İstenilen ilave: Memurlar ve diğer kamu görevlileri, toplu sözleşme yapma hakkına sahiptirler. Toplu sözleşme yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması halinde taraflar Uzlaştırma Kuruluna başvurabilir. Uzlaştırma Kurulu kararları kesindir ve toplu sözleşme hükmündedir. Toplu sözleşme hakkının kapsamı, istisnaları, toplu sözleşmeden yararlanacaklar, toplu sözleşmenin yapılma şekli, usulü ve yürürlüğü, Uzlaştırma Kurulunun teşkili, çalışma usul ve esasları ile diğer hususlar kanunla düzenlenir.

İşte insanları kandırmaya yönelik hiçbir yenilik getirmeyen aksine memurları toplu sözleşme konusunda daha da geri götüren bir madde. Çalışanın toplu sözleşmede elindeki tek koz grev hakkıdır. Grev hakkı olmayan toplu sözleşmelere toplu görüşme denir ki bu gün yapılan odur. Grev hakkı yine verilmiyor. Üstelik anlaşmazlıklarda hukuk yolu da iktidarın atayacağı bir Uzlaştırma Kurulu sayesinde kapanıyor. Örneğin; sağlık giderlerinin ödenmesi konusunda işvereniniz olan devlet ile ihtilafa düştünüz. Bu güne kadar sendikanız dava açıp ihtilafı takip edebiliyordu. Şimdi iktidarın atayacağı bir kurul size ne der acaba?

Madde 74 – Vatandaşlar (Ek ibare:3/10/2001-4709/26 md.) ve karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye'de ikamet eden yabancılar, kendileriyle veya kamuyla ilgili dilek ve şikâyetleri hakkında, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisine yazıyla başvurma hakkına sahiptir.

İstenilen değişiklik: Herkes bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkına sahiptir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bağlı olarak kurulan Kamu Denetçiliği, Kurumu idarenin işleyişiyle ilgili şikâyetleri inceler.

Kamu Baş Denetçisi Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından gizli oyla dört yıl için seçilir.

İlk iki oylamada üye tamsayısının üçte iki ve üçüncü oylamada üye tam sayısının salt çoğunluğu aranır. Üçüncü oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamada en çok oy alan iki aday için dördüncü oylama yapılır; dördüncü oylamada en fazla oy alan aday seçilmiş olur.

Bu maddede sayılan hakların kullanılma biçimi, Kamu Denetçiliği Kurumunun kuruluşu, görevi, çalışması, inceleme sonucunda yapacağı işlemler ile Kamu Baş denetçisi ve kamu denetçilerinin nitelikleri, seçimi ve özlük haklarına ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir.

Avrupa’da Ombudsaman’lık olarak bilinen sistem isteniyor. Bu konu daha uzun süre tartışma ister. En basit olarak bu gün bir denetçi seçilse bu denetçi AKPnin istediği biri olacaktır. Böyle bir uygulama ancak iktidarın emirlerini maşa eli ile yaptırması anlamına gelir ki tam bir kandırmaca gibi görünmektedir.

Madde 125 - İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.

(Ek hükümler: 13/08/1999 - 4446/2 md.) Kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde bunlardan doğan uyuşmazlıkların milli veya milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi öngörülebilir. Milletlerarası tahkime ancak yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklar için gidilebilir. Cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlemler ile Yüksek Askeri Şuranın kararları yargı denetimi dışındadır.

İdari işlemlere karşı açılacak davalarda süre, yazılı bildirim tarihinden başlar.

Yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.

Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez. İdari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların dogması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir.

Kanun, olağanüstü hallerde, sıkıyönetim, seferberlik ve savaş halinde ayrıca milli güvenlik, kamu düzeni, genel sağlık nedenleri ile yürütmenin durdurulması kararı verilmesini sınırlayabilir.

İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür

İstenen değişiklik: Ancak, Yüksek Askeri Şuranın Silahlı Kuvvetlerden her türlü ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolu açıktır.

İncelenirse, mevcut iktidar geçmiş dönemlerde hep irticai faaliyetlerden dolayı kesilen ilişkilere karşı çıkmış ama bir şey yapamamıştı. İrticai güçlerin ordu içinde yasal olarak güçlenmesi sağlanmak isteniyor.

Madde 128. – Devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür. Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir.

Üst kademe yöneticilerinin yetistirilme usul ve esasları, kanunla özel olarak düzenlenir.

İstenen ilave: Ancak, malî ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır. İşte bir kandırmaca madde daha. Toplu sözleşme ile ilgili madde daha evvel geçmişti.

Madde 145 – Askerî yargı, askerî mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür.

İstenilen değişiklik: Bu mahkemeler; asker kişilerin, sadece askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri askerî suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler. Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar her halde adliye mahkemelerinde görülür. Savaş hali haricinde, asker olmayan kişiler askerî mahkemelerde yargılanamaz.

Bu doğru bir değişiklik olacaktır. Eğer bu değişiklik paketindeki maddeler tek tek oylansa idi bu madde sanırım büyük ekseriyetle geçerdi.

Madde 146. – Anayasa Mahkemesi onbir asıl ve dört yedek üyeden kurulur.

Cumhurbaşkanı, iki asıl ve iki yedek üyeyi Yargıtay, iki asıl ve bir yedek üyeyi Danıştay, birer asıl üyeyi Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek idare Mahkemesi ve Sayıştay genel kurullarınca kendi Başkan ve üyeleri arasından üye tamsayılarının salt çoğunluğu ile her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden; bir asıl üyeyi ise Yüksek öğretim Kurulunun kendi üyesi olmayan yüksek öğretim kurumları öğretim üyeleri içinden göstereceği üç aday arasından; üç asıl ve bir yedek üyeyi üst kademe yöneticileri ile avukatlar arasından seçer.

Yükseköğretim kurumları öğretim üyeleri ile üst kademe yöneticileri ve avukatların Anayasa Mahkemesine asıl ve yedek üye seçilebilmeleri için, kırk yaşını doldurmuş, yükseköğrenim görmüş veya öğrenim kurumlarında en az onbeş yıl öğretim üyeliği veya kamu hizmetinde en az onbeş yıl fiilen çalışmış veya en az onbeş yıl avukatlık yapmış olmak şarttır.

Anayasa Mahkemesi, asıl üyeleri arasından gizli oyla ve üye tamsayısının salt çoğunluğu ile dört yıl için bir Başkan ve bir Başkanvekili seçer. Süresi bitenler yeniden seçilebilirler.

Anayasa Mahkemesi üyeleri, aslî görevleri dışında resmî veya özel hiçbir görev alamazlar.

İstenilen değişiklik: Madde 146. – Anayasa Mahkemesi ondokuz üyeden kurulur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi; iki üyeyi Sayıştay Genel Kurulunun kendi baskan ve üyeleri arasından, her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden, bir üyeyi ise baro başkanlarının avukatlar arasından gösterecekleri üçer aday içinden yapacağı gizli oylamayla seçer. Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapılacak bu seçimde, her boş üyelik için ilk oylamada üye tam sayısının üçte iki ve ikinci oylamada üye tam sayısının salt çoğunluğu aranır. İkinci oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamada en çok oy alan iki aday için üçüncü oylama yapılır; üçüncü oylamada en fazla oy alan aday üye seçilmiş olur.

Cumhurbaşkanı; üç üyeyi Yargıtay, iki üyeyi Danıştay, bir üyeyi Askeri Yüksek idare Mahkemesi genel kurullarınca kendi başkan ve üyeleri arasından her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden; üç üyeyi Yükseköğretim Kurulunun kendi üyesi olmayan yükseköğretim kurumları öğretim üyeleri arasından göstereceği üçer aday içinden; beş üyeyi üst kademe yöneticileri, serbest avukatlar veya Anayasa Mahkemesi raportörleri arasından; iki üyeyi ise yüksek öğrenim görmüş Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasından seçer.

Yargıtay, Danıştay, Askerî Yüksek idare Mahkemesi ve Sayıştay genel kurullarından, Anayasa Mahkemesi üyeliğine aday göstermek için yapılacak seçimlerde, her boş üyelik için bir üye ancak bir aday için oy kullanabilir; en fazla oy alan üç kisi aday gösterilmiş sayılır.

Baro başkanlarının avukatlar arasından gösterecekleri üç aday için yapılacak seçimde de her bir baro başkanı ancak bir aday için oy kullanabilir ve en fazla oy alan üç kişi aday gösterilmiş sayılır. Anayasa Mahkemesine üye seçilebilmek için, kırkbeş yaşın doldurulmuş olması kaydıyla; yükseköğretim kurumları öğretim üyelerinin profesör veya doçent ünvanını kazanmış, avukatların en az yirmi yıl fiilen avukatlık yapmış, üst kademe yöneticilerinin yükseköğrenim görmüş ve en az yirmi yıl kamu hizmetinde fiilen çalışmış olması şarttır.

Anayasa Mahkemesi üyeleri arasından gizli oyla ve üye tam sayısının salt çoğunluğu ile dört yıl için bir Başkan ve üç daire başkanı seçilir. Süresi bitenler yeniden seçilebilirler.

Anayasa Mahkemesi üyeleri aslî görevleri dışında resmi veya özel hiçbir görev alamazlar.

İşte bizce bu referandumun ana sebebi olan iki maddeden biri. Açıkça görülüyor ki Anayasa Mahkemesi tamamen siyasi iktidarın emri altına alınacak. Öyle ki bu en yüksek hukuk merciine hukukçu olmayanları bile alıp 19 kişilik bir emireri gurubu oluşturmak isteniyor. Adalet Bakanlığının baskıları ile zaten yargının büyük bölümü siyasi iktidarın emrine girmiş durumda. Başbakan ve gurubu yarın Yüce Divan olarak kendilerini yargılayacak ekibi arzularına göre şimdiden oluşturmak istiyor.

Madde 148. – Anayasa Mahkemesi, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi içtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler.

İstenen ilave: Herkes, Avrupa insan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki anayasal hak ve özgürlüklerden birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla ve kanun yollarının tüketilmiş olması şartıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.

Anayasa şikâyetinde kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.

Anayasa şikâyetine ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir.

Bir kandırmaca madde daha. Anayasa mahkemesinin kuruluş nedeni parlamentoların yaptığı yasaları şikayet durumunda incelemek. Basiretsiz ve kötü niyetli iktidarlar yüzünden zaten işleri başlarından aşkın Anayasa Mahkemesi’ne bir de bireysel başvuru yolu açılırsa, AKP tipi iktidarlar (başta bu gün iktidarda olan AKP) yaptıkları kesin iptal edilecek kanundan uzun süre yararlanacaklardır. Tam bir şark kurnazlığı.

Madde 149. – (Değişik: 3.10.2001- 4709/33 md.) Anayasa Mahkemesi, Başkan ve on üye ile toplanır, salt çoğunluk ile karar verir. Anayasa değişikliklerinde iptale ve siyasî parti davalarında kapatılmaya karar verebilmesi için beşte üç oy çokluğu şarttır. Şekil bozukluğuna dayalı iptal davaları Anayasa Mahkemesince öncelikle incelenip karara bağlanır.

Anayasa Mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri kanunla; mahkemenin çalışma esasları ve üyeleri arasındaki işbölümü kendi yapacağı içtüzükle düzenlenir.

Anayasa Mahkemesi Yüce Divan sıfatıyla baktığı davalar dışında kalan işleri dosya üzerinde inceler. Ancak, gerekli gördüğü hallerde sözlü açıklamalarını dinlemek üzere ilgilileri ve konu üzerinde bilgisi olanları çağırabilir (Ek ibare: 23.7.1995-4121/14 md.) ve siyasî partilerin temelli kapatılması veya kapatılmasına ilişkin davalarda, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısından sonra kapatılması istenen siyasî partinin genel başkanlığının veya tayin edeceği bir vekilin savunmasını dinler.

İstenilen değişiklik: Anayasa Mahkemesi, üç daire ve Genel Kurul halinde çalışır.

Daireler, daire başkanının başkanlığında dört üyenin katılımıyla toplanır. Genel Kurul, Mahkeme Başkanının başkanlığında en az ondört üye ile toplanır.

Daireler ve Genel Kurul kararlarını salt çoğunlukla alır. Anayasa şikâyetlerinin kabul edilebilirlik incelemesi için ön komisyonlar oluşturulabilir. Siyasî partilere ilişkin dava ve başvurulara, iptal ve itiraz davaları ile Yüce Divan sıfatıyla yürütülecek yargılamalara Genel Kurulca bakılır. Anayasa değişikliğinde iptale, siyasî partilerin kapatılmasına ya da Devlet yardımından yoksun bırakılmasına karar verilebilmesi için üye tamsayısının üçte iki oy çokluğu şarttır. Şekil bozukluğuna dayalı iptal davaları Anayasa Mahkemesince öncelikle incelenip karara bağlanır. Anayasa Mahkemesinin kuruluşu, Genel Kurul ve dairelerin yargılama usulleri kanunla; Mahkemenin çalısma esasları, daire ve komisyonların oluşumu ve işbölümü kendi yapacağı içtüzükle düzenlenir. Anayasa Mahkemesi Yüce Divan sıfatıyla baktığı davalar dışında kalan işleri dosya üzerinde inceler. Ancak, anayasa şikayeti başvurularında duruşma yapılmasına karar verilebilir.

Görüldüğü gibi Anayasa Mahkemesi’nin bütünlüğünü bozmaya yönelik bir değişiklik ile karşı karşıyayız.

Madde 159- Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kurulur ve görev yapar. Kurulun Başkanı, Adalet Bakanıdır. Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kurulun tabii üyesidir. Kurulun üç asıl ve üç yedek üyesi Yargıtay Genel Kurulunun, iki asıl ve iki yedek üyesi Danıştay Genel Kurulunun kendi üyeleri arasından, her üyelik için gösterecekleri üçer aday içinden Cumhurbaşkanınca, dört yıl için seçilir. Süresi biten üyeler yeniden seçilebilirler. Kurul, seçimle gelen asıl üyeleri arasından bir başkanvekili seçer. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu; adli ve idarî yargı hâkim ve savcılarını mesleğe kabul etme, atama ve nakletme, geçici yetki verme, yükselme ve birinci sınıfa ayırma, kadro dağıtma, meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme, disiplin cezası verme, görevden uzaklaştırma işlemlerini yapar. Adalet Bakanlığının, bir mahkemenin veya bir hâkimin veya savcının kadrosunun kaldırılması veya bir mahkemenin yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlar. Ayrıca Anayasa ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirir Kurul kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulamaz. Kurulun görevlerini yerine getirmesi, seçim ve çalışma usulleriyle itirazların Kurul bünyesinde incelenmesi esasları kanunla düzenlenir. Adalet Bakanlığının merkez kuruluşunda geçici veya sürekli olarak çalıştırılacak hâkim ve savcıların muvafakatlerini alarak atama yetkisi Adalet Bakanına aittir. Adalet Bakanı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun ilk toplantısında onaya sunulmak üzere, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde hizmetin aksamaması için hâkim ve savcıları geçici yetki ile görevlendirebilir.

İstenilen yeni madde: Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kurulur ve görev yapar.

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu yirmibir asıl ve on yedek üyeden oluşur; üç daire halinde çalışır. Kurulun Başkanı Adalet Bakanıdır. Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kurulun tabiî üyesidir. Kurulun, dört asıl üyesi, nitelikleri kanunda belirtilen; yüksek ögretim kurumlarının hukuk, iktisat ve siyasal bilimler dallarında görev yapan öğretim üyeleri, üst kademe yöneticileri ile avukatlar arasından Cumhurbaşkanınca, bir asıl ve bir yedek üyesi Anayasa Mahkemesi raportörleri arasından Anayasa Mahkemesince, üç asıl ve iki yedek üyesi Yargıtay üyeleri arasından Yargıtay Genel Kurulunca, bir asıl ve bir yedek üyesi Danıştay üyeleri arasından. Danıştay Genel Kurulunca, yedi asıl ve dört yedek üyesi birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş adlî yargı hâkim ve savcıları arasından adlî yargı hâkim ve savcılarınca, üç asıl ve iki yedek üyesi birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş idarî yargı hâkim ve savcıları arasından idarî yargı hâkim ve savcılarınca, dört yıl için seçilir. Süresi biten üyeler yeniden seçilebilir.

Kurul üyeliği seçimi, üyelerin görev süresinin dolmasından önceki altmış gün içinde yapılır. Cumhurbaşkanı tarafından seçilen üyelerin görev süreleri dolmadan Kurul üyeliğinin boşalması durumunda, boşalmayı takip eden altmış gün içinde, yeni üyelerin seçimi yapılır. Diğer üyeliklerin boşalması halinde, asıl üyenin yedeği tarafından kalan süre tamamlanır.

Yargıtay ve Danıştay genel kurullarından seçilecek Kurul üyeliği için her üyenin, birinci sınıf adlî ve idarî yargı hâkim ve savcıları arasından seçilecek Kurul üyeligi için her hâkim ve savcının;ancak bir aday için oy kullanacağı seçimlerde, en fazla oy alan adaylar sırasıyla asıl ve yedek üye seçilir. Bu seçimler her dönem için bir defada ve gizli oyla yapılır.

Kurulun, Adalet Bakanı ile Adalet Bakanlığı Müsteşarı dışındaki asıl üyeleri, görevlerinin devamı süresince kanunda belirlenenler dışında baska bir görev alamazlar. Kurulun yönetimi ve temsili Kurul Başkanına aittir.

İşte bu referandumun yapılmasının asıl sebebi olan ikinci madde. Hükümet HSYK’yı kesin denetim altına alıp yargıda yarım olan tahakkümünü tamamlamak istiyor. Size ilginç bir bilgi vereyim: AB ilerleme raporlarında sürekli Adalet Bakanı ve müsteşarın HSYK’dan çıkarılması istenir ama bizim AB aşığı görülen iktidar hiç buna yanaşmaz ama AB istiyor diye tarımımızı hayvancılığımızı katleder.

Bir de Geçici 15. madde var ki o da kaldırılıyor. İktidar her söyleminde bu maddeye atıfta bulunarak 12 Eylül rejimini yargılayacağız diyorlar. İşte size doğru olmayan bir iddia daha. Bu iktidar 12 Eylülü yargılayamaz. Çünkü bunlar darbe karşıtı falan değildir. 12 Eylülü en çok destekleyen bunlardır. Desteklerinin karşılığını da hep görmüşlerdir.

12 Eylül günü darbenin 30 yılı dolmuş olacaktır ki, zaman aşımına uğramış olacaktır.

Bunları bir anlamda doğuran 28 Şubattır. Dikkat ederseniz hiç ağızlarına bile almazlar.

Ülkede bir Ergenekon çukuru açılmış; ordunun itibarı, şerefi; vatansever, demokrat aydınlar içine tıkılırken ve sebep olarak hükümete darbe planları gösterilirken aynı hükümetin başı iktidarı sırasında bu planlardan asıl sorumlu olması gereken Genelkurmay başkanları ile sarmaş dolaştır.

En son 28 Nisan muhtırası ile AKP’nin bir daha iktidar olmasını sağlayan Yaşar Büyükanıt’a üstün hizmet madalyası verilmiştir.

İşte bu yüzden Ergenekon sadece AKP’yi iktidarda tutmaya yarayan bir tiyatrodur. Bu amaç içinse de yüzlerce subayımızın ve aydınımızın şerefleri haysiyetleri, iki paralık edilmekte, sosyal hayatları öldürülmektedir.

Bu anayasa değişikliği paketi sıradan bir değişiklik olmaktan çıkmış, adeta bir istikbal meselesi haline gelmiştir. Bu oylamadan “evet” oyu çıkarsa zaten yasama ve yürütmeyi tek elde toplamış olan iktidar üçüncü bağımsız güç olması gereken yargıyı da teslim alacaktır ki, artık o rejimin adı da demokrasi falan olmayacaktır. En hafifinden bir diktatörlük idaresi ile karşı karşıya olacağımız kesindir. Zaten bu durumda bütün yasalar kağıt üzerinde kalacak ve tek yasa başbakanın iki dudağı arasından çıkanlar olacaktır.

12 Eylül’de oylarımızı bütün bunları iyi düşünerek kullanalım.

Cem.Tamturk@PolitikaDergisi.com

 

Yorumlar

referandum

Ben referandum sonuçlarının şu ana kadar gördüğüm en yüksek katılıma sahip olan (700.000 kişi) referandum anketi sonuçları ile paralellik göstereceğini düşünüyorum..

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.