Politik İktisat ve Kaybetmemek

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Erbil DENİZ

   ABD'nin dördüncü büyük yatırım bankası olan Lehman Brothers'ın iflas haberi bütün piyasaları tedirgin etti, ilk bakışta; ancak hemen ardından ABD oynayabileceği tek koz olan 'Piyasaya nakit şırınga etmek' hamlesini uyguladı ve piyasalar birden; ama geçici olarak, yükselişe geçti. Kafa karıştıran birçok soru da peşinden geldi tabii olarak. İlk akla gelen sorulardan biri: ABD Lehman Brothers'ın kötüye gidişine neden göz yumdu? Diğer bir deyişle neden diğer büyük kurumlara verdiği desteği Lehman Brothers'a vermedi? Birçok cevap var dolaşan, hatta o kadar çok ki, bu cevaplardan bazıları insana kendini inkar ettirecek türden. İşin komplo teorisi kısmını bir kenara bırakırsak, mantıklı tahminler bulabiliriz; ancak sadece tahmin edebiliriz. Gerçekleri belki de hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz.

   Bu durumu Rusya—ABD gerginliği çerçevesine oturtabilir miyiz? Bakalım... ABD kısmi olarak Avrupa'nın önde gelen ülkelerinden destek alıyor Rusya konusunda. Ancak ABD'yi korkutan askeri tarafından çok, maddi sonuçları. Bu yüzden özellikle Avrupa'nın zengin ülkelerinin ABD'ye vereceği destek, Rusya'nın elini biraz zayıflatabilir. Bu düşünceyle ABD piyasalara hafif bir kalp krizi yaşatarak mesaj vermiş olabilir mi; ki nitekim bu iflas, Avrupa piyasalarını yeterince tedirgin etti. Bu tedirginlik bazı Avrupa ülkelerinin ABD'ye biraz daha yaklaşmasına neden olabilir mi, zaman içinde göreceğiz.

   Kendi ülkemize gelelim. Biz zaten her koşulda ve her dönemde ABD'nin yanında olmaya alıştık. Bu yüzden ABD'nin yaşadığı ya da yaşattığı krizlerden biz başka ülkelere göre daha farklı etkilenebiliyoruz, borsamızın yüzde yetmişi yabancı güdümünde olsa da. Düz mantığın kavrayacağı şey şudur; eğer bir ülke ekonomik bir durgunluk yaşıyorsa o ülkenin milli parası değer kaybeder; fakat ABD'nin parası çoğu ülkede değer kaybederken, tersine bizde yükseliyor. Bu yükselişin zamanları da ilginç. Düzenli toparlanma ya da geçici rahatlamalarda değil, tam aksine sert çalkantılarda yükseliyor bizim piyasalarımızda dolar. Peki neden?

   Tabii ki ilk olarak insanımızın olaya bakışı, psikolojik davranışı öne çıkıyor. Ortalama her 10 yılda bir yaşanan krizler hem bağışıklık kazanmamıza, hem yeni davranışlar geliştirmemize neden oluyor. Halk geçmişe bakıyor, önceki krizleri düşünüyor ve kararını veriyor. Halkın gözünde kriz anlamı tektir. Krizin nasıl veya nereden geldiğinin, sebeplerinin bir önemi yoktur. İşte bu düşünce yüzünden, tek taraflı bakış yüzünden yanlış hamleler de yapılabiliyor. Şimdiye kadarki krizlerde döviz olağanüstü artmış çoğunlukla. Halkımız da bunu göz önünde bulundurarak her sallantıda dövizi kurtarıcı olarak görüyor. Bu yüzden döviz alımı arttığı için doğal olarak ülkemizde döviz artıyor. Bir süre tırmanan dövize güvenen herkes daha da yükseleceğini düşünerek yatırımını dövize yapıyor. Ama zamanla döviz kendini çekiyor ve kaybeden yine halk oluyor.

   Dövizin yükselmesi ülkemiz için kötü bir durum mu? Hayır. Türk Lirası diğer para birimleri karşısında olması gerekenden yaklaşık yüzde altmış daha değerli. Bu dengesizlik de, ithalatı arttırıyor, üretimi azaltıyor; ancak Türk Lirası’nı olması gerektiği yere getirmek için düzenli bir politika izlenirse, dövizin yükselmesi fayda sağlar. Günlük iniş çıkışlarla sadece halk biraz daha parasız kalır. Kısaca her şey usulünce yapılırsa anlam kazanır.

   Ülkemizde biraz yükselişe geçen doların önümüzdeki ay içinde ne durumda olacağını kestirmek o kadar zor değil esasen. Piyasadaki dövizi (dolar) halk topladığı ve yastık altı yaptığı için, azalan döviz yükseliyor. Peki bu böyle mi gidecek. Tabii ki hayır. ABD'nin piyasaları canlandırmak için hazırladığı paketin en büyük özelliği yine ve yeniden nakit şırınga etmek. Bunun dışında da şimdilik elinden bir şey gelmiyor zaten. Bu yardım paketinin devreye girmesiyle, -ki yaklaşık 700 milyar dolarlık bir nakitten bahsediyorum- artan dövizin değer kaybetmesi büyük olası. Bu likit yardımının yanı sıra ek tedbirler de var. Sadece bir miktar paranın piyasalara açılması olarak konuya bakmak yetersiz bir bakış olur. Muhakkak ki; önemli bir miktar 700 milyar dolar, ancak bu miktarda yardım çıkmasa bile izlenecek ekonomik politikalar dolar kurunu büyük ölçüde etkileyecektir. Yatırım yapacak olanların şimdilik, altın ya da Türk Lirasında durmasında fayda olduğunu düşünüyorum. Tabii bu tavsiye kısa dönem için geçerli. Uzun dönemde muhakkak döviz yine değer kazanacaktır. Fakat bu uzun dönemin uzunluğunu veya kısalığını şimdiden görmek zor.

   Nasıl ki her devlet, her birey kendi çıkarlarını düşünüyor, biz de düşünmek zorundayız. Politikacıların 'Ülkemiz ekonomik anlamda güvende olduğu için yabancı yatırımcı çıkmıyor ülkemizden.' gibi gözümüzün içine baka baka yalan söylemelerine itibar etmemeliyiz. Yabancı yatırımcı ellerinde bulunan kıymetli evrakları veya menkul/gayrimenkulleri satacak yer bulsa, bir an bile durmayacak; ama maalesef onlar da eli kolu bağlı piyasaların düzelmesi için dua ediyorlar. Aksi durumda bizimle beraber onlar da gelecek.

   Geçen sayıda da belirttiğim gibi, filler tepişiyor; biz izliyoruz yine. Ya tepişmelerinin bitmesini bekleyeceğiz ya da yuvamızı fillerden uzak bir yere taşıyacağız. Filler arası güven sağlamaya çalışmak insani durduğu kadar ahmakça da duruyor. Bunu da görerek davranmak zorundayız. Bizi yönetme yetkisiyle donattığımız insanlar öncelikle bizleri ve ülkeyi düşünmek zorundalar. Halkı diplomasiye kurban ederek günü kurtarabilirler belki, ama kurtardıkları gün dışında yarınları olamayabilir. Unutmayınız, halk hep aynı yerde ve her şeyi izlemekte...

 

iletisim@politikadergisi.com 

 

 

Bu yazı; Politika Dergisi, Sayı 8’de yer almıştır. Tüm fazladan özellikleri ile orijinal sayıyı indirmenizi öneririz. Sayı 8’i indirmek için buraya tıklayınız. 

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.