PKK ile Müzakere mi Mücadele mi?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Habur’dan, Oslo’dan sonra döndük dolaştık, İmralı’ya tekrar müzakere masasına…

PKK ile müzakere iddiaları için, ‘PKK gibi bir örgütle görüşmek namussuzluktur, ahlaksızlıktır.’

 ‘PKK ile ne bugün ne de hiçbir zaman görüşmeyeceğiz’ diyen bir Başbakan ve Başbakan Yardımcısı  olsa da vatandaşımızın umrunda mı dünya!

AKP’lilerin ve müzakere taraftarlarının gerekçesi ve mazereti şu: ‘30 yıldır silahlar konuşuyor, terör bitmedi. Terörle mücadele ediyoruz da sonuç ne oldu?’ gibi safsata sözler. Ya daha önce söylenen sözler ne olacak? Tabi, bu sözleri yalatacak bir muhalefet olmayınca böyle kıvırması da çok kolay oluyor!

Hepimiz biliyoruz ki, ne AKP öncesinde ne de AKP döneminde çok kısa dönemler dışında terör örgütü ile kararlı ve istikrarlı bir şekilde mücadele edilmemiştir. Nereden mi biliyoruz? Dağların göstermelik bombalanması, yarıda bıraktırılan operasyonlar, dış bağlantılarının, para kaynaklarının üzerine gidilmemesi, kaçakçılık kaynaklarının kurutulmaması. Bu manzara 30 yıldır bu şekilde. Örgütün içeride ki işbirlikçileri ve vatan hainleri de cabası!

Ya AKP nasıl mücadele etti? 2002’den itibaren her yıl katlanarak artan şehit sayısıyla. Habur’da teröristlerin ayağına kırmızı halılar sererek. Türk Mahkemelerini ayaklarına kadar götürerek. Rahatsız olmasınlar diye Türk bayraklarını ve Atatürk posterini indirterek.

Darbelerle mücadele ederken ‘Meclis'e silah doğrultanlarla hesaplaşmayalım mı’ deyip, devletin bütünlüğüne, vatandaşın canına, kanına silah doğrultanlarla müzakere ederek.

Abdullah Öcalan’a 1982’de PKK’nın Kuzey Irak’a yerleşmesine izin veren ‘Bundan sonra benim sırtım yere gelmez’ sözlerini söyleten Barzani ile türküler söyleyerek.

Ülkemiz ve bölgemiz için PYD tehlikeli deyip, onu destekleyen, askerlerini eğiten Barzani’ye
kak(ağabey) diyerek…

Bu Barzani’yi kongrelerine davet edip konuşturarak.

Kerkük Türkmenlerinden Kerkük’ün bir Kürt şehri olduğuna itiraz etmemelerini isteyerek.

Kuzey Irak’a Kürdistan diyerek, Kürt Bölgesi ile ticari anlaşmalar yaparak, Irak’tan ayırmaya çalışarak.

‘Ne mutlu Türküm diyene’ yazılarını silerek,

Terörle mücadele için alınan termal kameraların alımında bile yolsuzluklar yaparak.

Her kışa girerken PKK’nın ateşkes ilanlarına kanarak.

Ve şimdi de yine bir kışa girerken müzakere ediyormuş gibi silahları susturma taktikleri..

Bugün ne Abdullah Öcalan’ın talepleri gizlidir ne de dağdaki PKK’nın amaçları. Sadece şu meşhur TESEV’in Dağdan İniş raporunu okumak bile yeterli bunları bilmek için:

-PKK terör örgütü, mensupları terörist olarak tanınmamalı, bu durum Kürt İsyanı olarak tanınmalı.

-PKK ayrılıkçı hedefini terk etmiş, talebi özerk bir Kürdistan’dır.

-PKK’lılar pişmanlık şeklinde değil, siyasi yaşama katılma şartıyla dağdan indirilmelidir. Af ilan edilmelidir.

-KCK davası düşürülmelidir.

-TSK operasyonları durdurmalıdır.

-Anayasada vatandaşlık tanımı yeniden yapılmalıdır.

-Abdullah Öcalan’ın tutsaklık şartları yeniden düzenlenmelidir.

Bunlar zaten yıllardır PKK’nın ve BDP’lilerin dile getirdikleri talepler. Uzun vadeli hayalleri de İran, Irak, Suriye ve Türkiye parçalarının birleştirilmesinden oluşturulacak bir Kürt Devleti. Bunu bilmeyen, duymayan kaldıysa bu coğrafyada unuttukları bir şeyi hatırlatalım:

"Yüzyıllardan beri Türkiye'yi idare edenler çok şeyler düşünmüşlerdir, fakat yalnız bir şeyi düşünmemişlerdir; Türkiye'yi. Bu düşüncesizlik yüzünden Türk vatanının, Türk milletinin uğradığı zararları ancak bir şekilde karşılayabiliriz: O da artık Türkiye'de Türkiye'den başka bir şey düşünmemek. Ancak bu düşünceyle hareket ederek her türlü selamet ve mutluluk hedeflerine ulaşabiliriz."

Mustafa Kemal Atatürk-1924

(Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt:II)

 

Oğuz Kemal ÖZKAN

oguzkemal.ozkan@politikadergisi.com

 

Yorumlar

AK Parti'nin terörle

AK Parti'nin terörle mücadelede strateji olarak bir çok yol denediğini kabul etmemiz gerekir. Bunlar cesaret isteyen, sağlam bir iradeye dayalı ve popülist bir söylemden uzak stratejiler olmuştur.

İdeolojik olarak beğenelim beğenmeyelim terör sorunu için mücadele etmek Tansu Çiller dönemindeki gibi Kontrgerilla faaliyeti yürütmek demek değildir. Bilakis 90'lardaki bu mücadele yöntemi ile terör sonraki süreçte daha da azgınlaşmıştır.

Ak Parti'nin hükümet kanadı bu sürecin mimarı değildir. Erdoğan bunu açıkça ifade ediyor ama kimse bunu anlamak istemiyor. Yürütülen süreç hükümetin değil "devlet"indir. Erdoğan'ın siyasi kişiliğinden bağımsız bir devlet geleneği mekanizmasıdır harekete geçen.

Terörün bitmesi için şeytanla bile masaya oturulur ve pazarlık yapılabilir. Bunun altında art niyetlerin aranması normaldir hatta süreci sağlıklı bir yola sokabilir ama sürecin meşruluğunu sakatlamaz. 

Siyaset alanının kullanılması ve etkinleştirilmesi bu manada önemli bir gelişmedir. Zira terörle mücadele ya da mücadele her neyse askeri bir akılla yönetilemez. Toplumsal bir yara toplumsal tezahürleri olan aktörlerin girişimiyle sonlandırılabilir. İmralı da kabul edelim etmeyelim toplumsal bir tezahürü olan bir aktördür. Akacak kanın durması için görüşülmesi gerekiyorsa görüşülür. Bunun anlamı başka yerlere çekilmemelidir.

Terörle Müzakere Edilmez, Mücadele Edilir!

Yorumunuzda tek hak verdiğim konu, Tanju Çiller döneminde terörle mücadelede kontrgerilla'nın devreye sokulmasının gerçekten hukuk dışı ve gayri meşru olması konusudur .Görüşlerinizin diğer bölümlerine katılamıyorum.

Önce "Yürütülen süreç hükümetin değil 'devlet' indir." cümlenizdeki ifadenin gerçeği yansıtmadığıyla başlayalım. Bir devlet, üç devlet erkinden oluşur. Yasama, Yürütme ve yargı. Yani hükümet, devletin yürütme organıdır. Yürütme erki olarak hükümet, büyün bakanlıkların, iç işlerinden sorumlu kurumlar olan emniyet teşkilatının, jandarmanın, polisin, ordu ve MIT 'in amiridir.

Öcalan ile görüşme ve müzakereler, herkesin bildiği gibi Başbakan tarafından yasal koruma altına alınan Hakan Fidan tarafından yürütülmektedir. Yani Başbakanın koruduğu memuru Hakan Fidan PKK lideri terörist Öcalan'la görüşmektedir. Kaldı ki hükümet adına yapılan görüşmeler ve müzakereler yeni değildir. Oslo'da PKK ile MIT bir mutabakat protokolü de yapmıştır.

Terör lideriyle görüşmenin "cesaret" istediği doğrudur. Herkes öyle büyük bir riske girerek kolay kolay böyle bir ihaneti göze alamaz. "Terörün bitmesi için şeytanla bile masaya oturulur ve pazarlık yapılabilir" tezi doğru değildir. Çünkü terör şeytanının görüşme ve müzakerelerdeki aracı akıl, mantık ve uygarca tartışma olan demokratik ARAÇLAR DEĞİL, SİLAHTIR! Cehennem ateşi olmadan şeytanın şeri, bir işe yaramaz!

Terörle mücadelede elbette akıl ve bilim esas olan en önemli faktördür. Terör sadece PKK'nın eseri değildir. Çünkü PKK, basit bir kukla, bir tetikçidir. Önemli olan tetikçiyi azmettiren, arkasında ki güçle mücadeledir. PKK 'ya Irak'ta üs ve tesis veren, ona lojistik destek sağlayan, silah, para, siyasi propaganda imkânı tanıyan emperyalist güçlerle mücadele etmeden sadece PKK ile mücadele etmek, BATAKLIK DURUKEN SİNEK AVLAMAKTAN BAŞKA ŞEY DEĞİLDİR.

PKK ile mücadele demek antiemperyalist mücadele demektir. Çünkü vurucu güç olarak PKK'nın arkasında emperyalizm vardır. Üstelik bu sorun Irak, Suriye, Iran gibi komşu devletleri de yakından ilgilendirmektedir. Dolayısı ile terörle mücadelede mutlaka bu komşu ülkelerle iyi geçinmek onlarla teröre karşı işbirliği yapmak şarttır.

AKP 10 yıldır iktidardır. Bu süre içinde AKP iktidarı, terörle müzakere dahil bir dizi alışık olmayan yöntemleri deneyerek, örneğin 2009 yılında "Açılım" politikalarıyla da PKK'yı kamuoyunda aklamaya çalıştı ama başaramadı.

Şimdi, bütün bu sorunla ilgili komşu devletlerle Türkiye'nin ilişkilerini bozan, emperyalizme taşeronluk yapan AKP hükümetinin emrindeki MIT ile, hükümeti kendisiyle masaya oturtmaya zorladığı tek kozu olan silahını bırakmak amacıyla PKK’nın eli kanlı lideriyle müzakere yapmasını "meşru" bir yöntem olarak değerlendirerek, akan kanın durması için buna destek vereceğiz, öyle mi?

AKP sadece kendi siyasi iktidarının sürmesini istemektedir. Önümüzdeki üç seçimden terör olmadan sonuç almak, onun bu görüşmelerdeki asıl hedefidir!

Saygılar.

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.