Paralı Askerin Anası mı Ağlasın?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

 

Bir yıldır terör sorununa çözüm getirmek için açıklan(a)mayan Kürt açılımı, demokratik açılım, milli birlik açılımı ve artık adını karıştırdığımız açılımlar süreci, silahlı mücadele dışında da yollar arayışıyla başlamıştı. Hükümet artık 30 yıldır söylenenlerden farklı politikalar üretmek niyetindeydi. Açılım politikasının, en önemli söylemlerinden birisi de ‘analar ağlamasın’ yaklaşımıydı. Her ne kadar MHP’yi milliyetçi duyguları sömürüyor diye eleştirirken, kendileri anaların temiz kalpleri üzerinden vicdan sömürüsü yapsalar da… Neyse konumuz bu değil…
Açılımın ne olduğu konusunda, herkesin hemfikir olduğu tek nokta, içinde neler olduğunun bilinmediği noktasıydı… Zaten Başbakan’da, ‘açılımı sorup duracaklarına içini doldursunlar da görelim’ diyerek bir nevi itirafta bulunmuş oldu.

Daha önce bir konuşması sırasında vatandaşın ‘artık şehit cenazesi görmek istemiyoruz’ tepkisine ‘askerlik yan gelip yatma yeri değildir canım kardeşim’ diyerek çıkışan Başbakan’ın bir müddet sonra aniden ‘analar ağlamasın’ gerekçesiyle açılım sürecini başlatması da çok manidardır. Bu sözlerin analizini yapmak gerekirse, terörle mücadele noktasından terörle müzakere noktasına gelinmiş olmasıdır. Aynı zamanda Başbakan’ın kendi kendisiyle çelişen tarihi hüviyetine bir anekdot daha eklenmiştir.

Fakat bu analizi yaptıktan sonra, geçmişiyle mukabil çok renkli bir hüviyete sahip Başbakan, bu açılım sürecinin fos çıkması ve Habur vahameti nedeniyle olsa gerek ki tekrar eski çizgisine dönerek, parti başkanlarını ziyareti esnasında, terörle mücadelede çözüm önerisi olarak, paralı asker ve özel hudut birlikleri oluşturulacağını açıkladı. Ne de olsa askerlik yan gelip yatma yeri değil idi, şayet yatanlar varsa bende bundan sonra parayı bastırırım, isterlerse bundan sonra yatsınlar da göreyim, zihniyetini ortaya koydu.
Bu milli birlik projesinin en parlak adımı olacak bu çözüm yoluna da gerekçe olarak, artık şehit cenazelerinde ki infialin yaşanmayacağını gösterdi. Çünkü paralı askerler ölümle karşılaşacağını bilerek görev yapacakmış. Bu gerekçeye baktığımız zaman, terörden daha çok şehit cenazelerinde ki tepkilerden ürken bir Başbakan portresi görüyoruz. Bunun en somut örneğini de, Aydın’da MHP il teşkilatının astığı ‘Sen açıldıkça analarımız ağlıyor’ pankartının kaldırılmasıdır.
Peki, şuan bölgede görev yapan, uzman çavuşlar, astsubaylar ve subaylar, bir nevi paralı asker değil midirler? Onlar, terörle mücadele ederken, şehit olmuyorlar mı? Onların cenazelerinde tepkiler olmuyor mu? Onların anaları ağlamıyor mu? Terör olayına ve verilen şehitlerin durumuna bu kadar sığ bir pencereden nasıl bakabilirsiniz? Bu halk, bir kere anayasayı delmekle bir şey olmaz diyenden, bedevi çadırlarında ülkesine hakaret ettiren birçok başbakan gördü ama böylesini görmemiştir sanırım.
Sürekli adı değişen açılım projelerinden gelinen tablo, Başbakan’ın, Firavun’un boğulduğu denizde, çaresizce kulaçlar attığı ve bir zihin bulanıklığı yaşadığı görüntüsüdür. Sizlere tavsiyem ‘Analar ağlamasın, diye başladığınız açılım projesiyle çelişmemeniz ve bu projeyi sağlam temellere oturtmanız için, oluşturacağınız özel birliklerin askerlerini öksüz ve yetim kişilerden seçiniz. Bunu yapmayacaksanız, ne kadar para verirseniz verin, anaların gözyaşlarını o birliklerde ki askerlere vereceğiniz paralarla satın alamayacağınızı asla unutmayınız!
OguzKemal.Ozkan@PolitikaDergisi.com
 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.