Bu Yazılar da İlginizi Çekebilir!
- P—Tiyatro: Kırmızı Pazartesi
- P—Kitap: Seçkiler
- P–Tiyatro: Anam Bacım Avradım
- PD—Okur: Canan Arıtman, Abdullah Gül ve DNA
- P—Kitap: Seçkiler
- P—Kitap: Seçkiler
- P—Kitap: Seçkiler
- P—DVD: Burası İngiltere
- Nida (!)
- Sen De Mi Leyla?!
- P—DVD: Schindler’in Listesi
- P—Tiyatro: Tek Kişilik Şehir
- P—Kitap: Seçkiler
- P—Kitap: Seçkiler
- Rant Yönetimleri ve Acil Reform
P—Tiyatro: Bernarda Alba’nın Evi
Ayşegül İNAN
Farklı diyarlar vardır, birbirinden habersiz farklı suretleri ile dünyaya gülümseyen. Ağlayan, isyan eden, coşan, seven, sevilen… İnsana dair her şeyi yaşamaya heves eden… İşte bunlar, insana dair her şey, yaşanmışlıklar, benzer öyküler ortadan kaldırır tüm bu farklılıkları… Dertler vardır, sıkıntılar vardır. Acılar gecenin karanlığı kadar gerçektir. Ve de başları kaldırıp bakılan simsiyah gökyüzü kadar aynıdır. Yıldızları seyredip umudu aramak kadar da… Tıkılıp kaldığı ufacık dünyasına isyan edebilen ya da sadece isyan etmeyi arzulayan o kadar çok çehre vardır ki yeryüzünde, bir coğrafyadan diğerine yayılan… Çığlık aynıdır. Aynı sessizlikte aynı dalgın bakışlarda gizli…
İspanyol yazar Federico Garcia Lorca’nın yazdığı “Bernarda Alba’nın Evi” Engin Alkan’ın mükemmel rejisiyle dağıtıyor tüm o dalgın bakışları. Ve bizleri yaşadığımız coğrafyadan bambaşka diyarlara götürüyor tanıdık hikayesiyle… Ve tabii ki baskıların doğurduğu tüm o suskunlukların sonunu getiriyor içimizde büyüttüğü kendi sesimizle.
İlk kez 7 Kasım 2007’de Üsküdar Kerem Yılmazer Sahnesi’nde seyirci karşısına çıkan oyun, bu sezon yeniden Şehir Tiyatroları sahnesinde. İlk sezon Bernarda rolüyle izlediğimiz ve Haziran 2008’de kaybettiğimiz Ayça Telırmak’ın anısına yeniden saygıyla…
Federico Garcia Lorca’nın son yazdığı eseri olan oyunda, Bernarda Alba’nın kocasının ölümünün ardından sekiz yıl yas ilan edişi ve bu dönemde beş kızı üzerinde uyguladığı despot yönetimin anlatılmasından yola çıkarak; toplumsal ve dinsel baskıların kişileri nasıl büyük felaketlere götürebileceği çarpıcı bir şekilde anlatılıyor.
Oyun, yapısı itibariyle ağır bir oyun olmasına rağmen, metnin akıcılığı ve başarılı rejisiyle izleyicinin sonuna kadar oyunun içinde kalmasını sağlayabiliyor. Özellikle Engin Alkan’ın rejide oyunu evrensel boyutta ele alması, seyirciye “Evet bu benim duyduğum, evet bu benim gördüğüm, evet bu benim yaşadığım!” dedirtiyor belki de.
Toplumsal konuları eserlerinde yansıtan Lorca, özellikle kadınlar üzerindeki töre baskısını dile getirmektedir. Aynı zamanda, döneminin siyasi kaosunu eserlerindeki karakterleri ile özdeşleştirmesiyle de ciddi mesajların yerine ulaşmasını en iyi şekilde sağlamaktadır. Bu oyunda da ülkesinin, insanını yoran o boğucu atmosferini, kızları üzerinde ciddi bir baskı kurmuş bir anneyle özdeşleştirerek yine başarılı bir şekilde anlatmıştır.
Başkalarının ne düşüneceğini gereksiz bir şekilde fazlaca önemseyen, kızlarını eve kapatan, onlara adeta insani tüm duyguları, arzuları yasaklayan, bu şekilde belki de aşkın bile ne demek olduğunu onların öğrenememesine neden olan Bernarda; o çok övündüğü değerlerinin bir gün gözünün önünden nasıl yok olup gittiğini görecek, daha da kötüsü; bunu anlaması ancak evladını kaybetmesiyle mümkün olacaktı. Oyunun en can alıcı sahnelerinden biridir belki de Adela’nın yıldızları seyrederken başını annesinin dizlerine yaslamak istemesi ve Bernarda’nın iterek onu uzaklaştırması. Ve Adela’nın hayal kurarkenki o güzel yüzünün günden güne daha çok solmaya başlaması… Başında sevme güdüsünü belki de gereksiz bulmuş, kurallarla yaşamış, kızının sevgi dolu gözlerinde bile umudu yakalayamamış, aşkı ayıplamış bir anne varken; ne kadar da olası bir durum değil mi? Kızlarının tüm bastırılmış duygularını tek bir erkeğe hapsetmesi bir tesadüf değildir bu yüzden, belki de… Farklı çığlıklar duymaktayız yani oyunda… Aynı hikayeden yola çıkan farklı çığlıklar…
Oyunda birkaç dikkat çekici nokta daha var ki, bunlardan bir tanesi; akıldan yoksul büyükannenin beş kızın da duygularına tercüman olması, her seferinde onların söyleyemediklerini haykırması, ama yine her seferinde “deli” damgasını yiyip susturulması. Ve oyunun birçok yerinde gördüğümüz dilenci kadının “dış dünya”nın sesi olması… Adeta dışarıda olup biteni duyurması. Oyun içerisinde güzel ve ince denilebilecek ayrıntılardan…
Martirio rolündeki Özlem Türkad’a üç farklı yerde önemli ödüller kazandırmış oyun, oyunculuklarıyla da gerçekten göz dolduruyor. Sahne geçişleri, kostümler, dekorun kullanımı; oyunun ahengini arttıran önemli faktörler.
Bu oyunu izlemek, belki de bir anlamda “Geri dön yüreğim…” diyen kadınların isyanını görebilmek, şahit olduğumuz töre cinayetlerine bir kez daha lanet yağdırmak ve insana ait tüm o güzel duyguları büyük bir erdemle taşıyabilmenin ne denli önemli olduğunu anlayabilmek adına, aşkın insan üzerindeki etkisini yeniden keşfedebilmek adına ve gökyüzüne bakarken hayallere dalan o insanların gözlerinde nasıl da ışıl ışıl bir dünya oluşturduğuna şahit olabilmek adına gerçekten izlenmeye değer… İyi seyirler…
***
Yazan: Federico Garcia Lorca
Çeviren: Hale Toledo
Yöneten: Engin Alkan
Dramaturg: Sinem Özlek
Dekor Tasarımı: Ayhan Doğan
Kostüm Tasarımı: Nihal Kaplangı
Işık Tasarımı: Özcan Çelik
Efekt Tasarımı: Can İşitmen
Oyuncular
Maria Josefa: Bercis Fesci
Hizmetçi: Hülya Arslan
Dilenci Kadın: Oya Palay
Bernarda: Hale Akınlı
Adela: Yeliz Gerçek
Martirio: Özlem Türkad
Amelia: Ayşen Çetiner
Angustias: Elçin Altındağ
Magdelena: Neslihan Öztürk
Sanat Teknik Müdürü: S. Volkan Sağırosmanoğlu
Asistanlar: Nagehan Erbaşı, Yeliz Gerçek
Dekor Tasarım Asistanı: Cihan Aşar
Kostüm Tasarım Asistanı: Hacer Duran
Butafor: Bahri İridağ, Ferdi Alptekin
Işık Uygulama: Sabahattin Gündoğdu, Murat Selçuk
Efekt Uygulama: Cihan İhsan Aydoğdu
Sahne Teknisyenleri: Mustafa Konya, Bünyamin Erbaş, Ramazan Bilgili, Hasan Saban, Cumhur Öndin, Mustafa Demir
Aksesuar Sorumluları: Haşim Demir, Süleyman Çetiner
Sahne Terzileri: Fatma Pamukçu, Ahmet Söylemez
Kuaför: Kadir Ural
Fotoğraflar: Nesrin Kadıoğlu
iletisim@politikadergisi.com
[Bu yazı, Politika Dergisi Sayı 12’de yer almıştır. Tüm fazladan özellikleri ile özgün sayıyı indirmenizi öneririz. Sayı 12’yi indirmek için buraya tıklayınız. ]
Yorumlar
Yeni yorum gönder