Bu Yazılar da İlginizi Çekebilir!
- Seçime Doğru...
- Çevre, Merkez Olunca...
- Dış Karışıklıklar ve Darbe Riski(!)...
- Neden CHP'ye Bu Kadar Çok Yükleniyorlar?
- Başbakan, Ekranlarda Daha Az Görünse Ve Konuşsa Ne Kaybedilir?...
- Siyaset ve Sosyoloji...
- AK Parti ve 3 Y
- Halk Seçimini Yaptı: Ayrışmaya ve Ayrımcılığa Devam...
- Notlar...
- Nerede Diyalog,Nerede Müzakere,Nerede Uzlaşma?
- Mısır'daki Darbe Neden Bizi Gerer?
- Oy İçin Halkı Korkutmak
- Genç Sivillerden Başbakana Mektup Var...
- Sağlam İrade(?)
- Dindarların CHP Alerjisi Nedir, Giderilmesi İçin Ne/Neler Yapılmalı?
Notlar...
Cumhuriyet Halk Partisi Yalova milletvekili Sayın Muharrem İnce, “eğer bir darbe olursa ilk önce o tankların önüne ben çıkarım” minvalinde bir değerlendirme yapmış…
Gerçekten de ülkemizde “Darbe Tehlikesi” var mı?
Acaba, yine bir “darbe teşebbüsü” ile karşı karşıya kalabilir miyiz?
Ülkemiz, darbeler hususunda epeyce “deneyimli”(!)
Bu saatten sonra, ülkemizde darbe teşebbüsünde bulunmak, pek öyle kolay gözükmüyor(?)
Tabii bir de AK Parti’nin bu “Korkuyu” toplumumuzun önüne ikide bir getirmesi veya bu gündemi sıcak tutması, bence siyasal iktidarın bir taktiği de olabilir…
Zaten, ülkemiz senelerce suni korkular ile yönetilmiş, yine aynı taktikle siyaset yapmanın ne anlamı var? “Darbe Riskinin” sürekli canlı tutularak, toplumumuzda bir bilicin taze tutulması, iç konjonktürümüz açısından mânâsız…
****
ŞİŞLİ BELEDİYE Başkanı Sayın Mustafa Sarıgül’ün eski eşi Sayın Aylin KOTİL, günlerdir yollarda. İstanbul’dan Ankara’ya daha demokratik bir toplum düzeninin tesisi için yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüşlerinde günün anlamına uygun tişörtlerle vermek istediği mesajı, tişörtlerinin üzerini sloganlaştırarak verdi de… Özellikle, Sayın Kotil, “Seçim Barajına” dikkat çekti… %10 seçim barajının çok yüksek olduğundan hareketle, seçim barajının düşürülmesini talep etti… Türkiye’de gerçekten de uygulanan seçim barajı, ülkedeki siyasî farklılıkların parlamentoda temsiline engel olmakta.
Başbakan Erdoğan ve AK Parti önde gelenleri, bu mevcut seçim barajının arkasında durmakta. Gerekçe olarak da “Siyasal İstikrar”ı göstermekteler.
Çağdaş demokrasilerde en önemli unsur, pekâlâ “Siyasal İstikrar” ile “Temsilde Adalet” olmalıdır. Siz sadece “Siyasal İstikrar”ı göz önünde tutar ve “Temsilde Adaleti” ötelerseniz, samimiyetinizden kuşku duyulur…
****
TAKSİM GEZİ PARKI eylemlerinde KOÇ GRUBUNUN olan DİVAN OTELİ, eylem yapan zor durumdaki gençlere kapılarını açmıştı. Burada yaralı eylemcilere “ilkyardımda” bulunarak, insanî hizmet gerçekleştirilmiş, yine gıda yardımında da bulunulmuştu. Tabii daha sonra başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bu duruma sinirlenmiş ve geçmişte olduğu gibi bu durumun “cezasız” kalmayacağını ifade etmişti…
Yani…
Gene, “Bitaraf olan bertaraf” olur realitesi idi…
İnsanlar ve medya ile iş dünyası, bir nevi hizaya gelmeleri doğrultusunda ikaz ediliyor; eğer aba altından gösterilen ikaz/sopalar muhatapları nezdinde etki yapmaz ise, bu sefer de “kamu erkinin” kullanılması yoluna gidiliyor…
KOÇ GRUBUNA ait, TÜPRAŞ ve AYGAZ’a vergi memurları gönderilerek, “rutin bir denetim” gerçekleştirilmiş(?)
Tabii ki biz de, artık memleketimizde rutinleşen kamu gücünü kullanma sopasını “yedik”(!)
****
MISIRLI gazeteci Gada ŞERİF, ülkede yönetime el koyan ordunun başında bulunan General Abdülfettah Sisi’ye hayranlığını El Masr El Yevm gazetesindeki köşesinde dile getirmiş…
Şöyle ki… Yazının başlığı da “Ey Sisi, bir göz kırp yeter”…
“Mısırlılar bu adamı delicesine seviyor. Dördüncü eş olarak bizi almak isterse emrindeyiz. Cariye olarak alsa vallahi itiraz etmeyiz. Bu şekilde şeriatı da uygulamış oluruz. Yobazların uygulamak istediği şeriattan daha iyidir. Sisi, 56 yıl önce Nasr’ın yaptığını başardı. Nasr, Sisi’nin bedeninde yeniden doğdu” (http://hurriyet.com.tr)
Aşka bak!
Ne kadar da tanıdık ifadeler… Bir kadın tarafından yine kadınlar aşağılanmakta. Türkiye’de de bir muhterem, hamile kadınların estetiği bozduklarından bahisle, sokakta hamile hamile dolaşmalarını “Terbiyesizlikle” nitelendirmişti…
Kadın’ın, kadınlar’dan da erkeklerden de çektiği nedir, bilemiyor ve anlayamıyorum…
****
Bildiğiniz gibi, TÜRK-İŞ, her ay düzenli olarak “Açlık” ve “Yoksulluk” sınırlarını yayınlar. Temmuz ayı rakamlarına göre dört kişilik bir ailenin;
AÇLIK SINIRI, 1.011,84 TL iken,
YOKSULLUK SINIRI, 3.295,89 TL imiş…
Başbakan Erdoğan, Gezi eylemlerinden ötürü esnafın perişan olduğundan dem vuruyordu ya, acaba hanehalkının cari dönemdeki hâl-i pür melalinin hiç mi etkisi yok?
Rakamlar ortada…
Erhan SALMAN
erhan.salman@politikadergisi.com
- Erhan SALMAN içeriği
- 23935 okunma
Yorumlar
Yeni yorum gönder