Neler Oluyor?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Özcan NEVRES

   Lanet olsun; sonunda bunları da gördük. CHP lideri Sayın Deniz Baykal, önce çarşaflı ve türbanlı kadınlara CHP rozeti takarak aklınca iktidara giden yolu açmış oldu; ama CHP'li olanların oyunu kısa zamanda açığa çıktı. Onların amacı kendilerinden olan birisinin Eyüp gibi dincilerin kümelendiği yerde belediye başkanlığını kazanmasıydı. Adamlarının aday gösterilmeyeceğini öğrendiklerinde ilk işleri yakalarından CHP rozetlerini çıkarmak ve CHP'den istifa etmek oldu. Görünen o ki bu etik olmayan oyun, yerel seçimlere kadar daha da büyüyerek uzayıp gidecek. Bu durum karşısında kerhen oy vermekte olduğumuz CHP'den tamamen kopmamız gerekecek. CHP'ye oy veriyorduk; çünkü Atatürk devrim ve ilkelerine ondan başka sahip çıkacak başka bir parti göremiyorduk. Peki, bu durum karşısında ne yapmalıyız? Aklımızı başımıza toplayıp, eteklerimizdeki taşları dökerek yeni bir parti arayışına girmemiz gereklidir. Önümüzdeki yerel seçimlerde partiye değil, adaylara göre oylarımızı kullanacağız. Yine de oylarımızı AKP'nin önünü kesebilecek şekilde değerlendireceğiz. <?xml:namespace prefix = o />

   CHP Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal, çarşaflı ve türbanlı olayından yeterli ders almamış olacak ki bu defa da İzmit Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Sayın Sefa Sirmen'in her mahalleye kuran kursu açma gibi çok tehlikeli açılımına da destek vermekte hiçbir sakınca görmedi. Oysa adalet dünyasının emekli onursal üyeleri CHP'nin bu açılımı yüzünden tıpkı AKP gibi bir kapatma davasıyla karşılaşabileceği konusunda uyarıyorlar. Sayın Baykal haksız olduğu konularda her zaman yaptığı gibi konuşmalarında ıı, ıı, ıı'ları araya sokarak teklemesini sürdürüyor. Bu durum, savunduğuna kendisinin de inanmadığını açıkça gösteriyor.

   Peki, bu gelişmeler karşısında CHP'ye oy vermiş olanlar ve vermeyi düşünmüş olanlar ne diyor? CHP seçim kazanmaktan korkuyor mu ki böyle davranıyor, diyorlar. Bir söylentiye göre seçmenlerce yine CHP iktidar yolunda nal toplamaya layık görülünce Sayın Baykal, ülke o kadar kötü durumda ki Allah bizi iktidar olmaktan korudu demiş. Dememiş olsa dahi bu son günlere damgasını vuran olaylar nedeniyle inananların sayısını hızla arttırıyor. Oysa her siyasi partinin amacı; ülke şartları ne kadar kötü olursa olsun, iktidar olmaktır. İktidar olacaktır ve kendi kurtuluş reçetelerini uygulamaya koyacaktır. Yıllardan beri CHP'den, CHP'nin altı oklu ilkelerine dönüşünü umutla beklemekteyiz. CHP, üzerindeki ölü toprağını silkeleyerek dirilecek ve kükreyecek. Diyecek ki biz iktidara geldiğimizde CHP'nin kurmuş olduğu ve bu günkü iktidar tarafından çekirdek nohut parasına elden çıkarmış olduğu o dev eserleri geri alacağız. Yine o muazzam tesisleri Türkiye'nin bel kemiği yapacağız. CHP'nin iktidar olduğu bu ülkede ne limanlar, ne iletişim sistemleri, ne kara ve demir yolları ve ne de madenlerimiz satılamaz. Satılmış olanlar da mutlaka devletleştirilecektir. Beklentimiz böyle ama nerede öyle bir CHP? Nerede öyle bir CHP yönetimi?

   Yerel seçimler yaklaştıkça iktidarın etik olmayan yardımlarının boyutları da inanılmayacak kadar büyüdü. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun memleketi Tunceli'de özellikle Kılıçdaroğlu'nun doğduğu ilçede seçmenlere buzdolabı, bulaşık ve çamaşır makinesi, televizyonlar ve halılar dağıtılıyor. Bu dağıtılanlar kimin parasıyla alınıp dağıtılıyor? Yerel seçimlere aday olanlar mı dağıtıyorlar? Yoksa devletin parasıyla mı? Yani bizim paralarımızla mı dağıtıyorlar? Elbette ki bizim paramızla dağıtılıyor. Ödediğimiz vergiler; yatırımlar yapılıp, işsizlik sorununa çare bulmaktansa yardımlarla buharlaştırılmaktadır. Sosyal devletin görevi, halkı fakirleştirip sadakaya muhtaç etmek değildir. Sosyal devletin görevi, insanları iş sahibi yapmak ve her insanın kendi ayakları üzerinde durmalarını sağlamaktır.

   Liberal ekonomi gereği özelleştirme gerekçesiyle elden çıkarılan dev fabrikaları satın alanlar, aldıkları fabrikaları çalıştırmaktansa çok değerli olan arsalarından rant elde etmenin yolunu seçtiler. Fabrikaları kapatıp çalışanları kapı önüne koydular. Bu yüzden işsiz oranında çok büyük artış oldu. Bir de dünyayı saran ve bizi teğet geçecek dedikleri ekonomik kriz de eklenince işsiz sayısı on iki milyona ulaştı. Bu sayıyı dört ile çarptığımızda kırk sekiz milyon insanımızın aç olduğunu görürüz. Zira bizde halen ailenin geçim kaynağı olan erkektir. Elli milyon kişiye yaklaşan bu insanlarımızı bu açlık çemberinden yapılan yardımlar kurtarabilecek mi? Böyle bir şey olabilir mi? Bu durumun en acı tarafı bu insanların seçim sonrasında unutulacak olmalarıdır. Bir dahaki seçime kadar, onların varlığını kimsenin anımsayacak olmamasıdır.

   Ülkemizi kara bir bulut gibi saran ve insanlarımıza nefes almayı bile çok gören bu kötü gidişe nice aydın insanımız ‘uyan ey Türk insanı, uyan’ diye haykırmak istese de sesini duyurması olası mı? Hangi yazılı ve görsel basın bu haykırışa yer vermek ister? Verseler de kim okur, kim izler? İnsanlarımız ceplerinde üç kuruşları bile yokken yarışma programlarına katılıp havadan para kazanma umuduyla sabahtan akşama kadar telefonlarının başından kalkmıyorlar. Bir gözleri televizyonda, bir gözleri de bir türlü düşürmek istedikleri numarayı düşüremedikleri telefonlarında. Onlara göre ‘böyle gelmiş, böyle gider’ bir dünya olunca akıla ve mantığa ne gerek var? Yöneticiler nasıl olsa bir umar bulurlar. Bulamazsalar sonumuz ne olur diye düşünen bile yok. Öyle olmasaydı işsizlik yüzünden içine düştükleri yokluk girdabına rağmen en önemli tüketim mallarına yapılan zamlara tepki göstermezler miydi? Hani nerede o tepki? Doğalgaza yüzde yetmiş iki zam yapanlar, yüzde on yedi indirimle akıllarınca gönül alıyorlar. Ne yazık ki insanlarımız da bu oyuna kanıyorlar. Kanınca da zamların ardı arkası kesilmiyor.

 

iletisim@politikadergisi.com

 

 

 

 

[Bu yazı, Politika Dergisi Sayı 12’de yer almıştır. Tüm fazladan özellikleri ile özgün sayıyı indirmenizi öneririz. Sayı 12’yi indirmek için buraya tıklayınız. ]

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.