Bu Yazılar da İlginizi Çekebilir!
- Halk Seçimini Yaptı: Ayrışmaya ve Ayrımcılığa Devam...
- Nerede Diyalog,Nerede Müzakere,Nerede Uzlaşma?
- Sağlam İrade(?)
- Geniş Kitleleri Etkileyebilme Sanatı: Algı Yaratımı ve Yönetimi
- Türkiye Nereye Gidiyor?
- Muhalefet ama İktidar Adayı Muhalefet(?)
- Siyasi İktidar Toplumu Kucaklayamıyor, Peki Neden?
- AK Parti ve 3 Y
- Sandıkla Gelen, Sandıkla Gider...
- Muhafazakârlık-Modernlik Çerçevesinden Bazı Okumalar...
- 2014 AK PARTİ Siyaset Vizyonu: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
- Seçime Doğru...
- Notlar...
- Kader Mi? Fıtrat Mı? Adını Sen Koy...
- Dış Karışıklıklar ve Darbe Riski(!)...
Neden AK Parti'ye Oy Vermedim?
30 Mart mahalli seçimleri “yerel” havasından arındırılarak genel seçim atmosferine sokuldu.
Türkiye olarak önemli bir ana şahitlik yaptık.
Bir tarafta yolsuzluk, rüşvet, nüfuz ticaretiyle itham edilen bir siyasal iktidar, bir tarafta ülkenin istikbali ve huzuru için endişelenenler...
Ak Parti, 17 Aralık soruşturmasının başladığından beri siyaset arenasında kendini savunma refleksleri sergilemekte...
Şu son yaşadığımız hadiseler karşısında gerçekten de ülkemizin itibarı ve prestiji sarsılma noktasına geldi...
Ne gariptir ortaya atılan yolsuzluk ve rüşvet iddiasının üzerine gidilip ne olduğu araştırılması gerekirken, iktidar partisinin ama özellikle başbakan Erdoğan’ın, olayı çok farklı boyutlara taşıması, AK Parti nezdinde yaratılan tüm olumlu havayı dağıtmıştır...
Bir kere daha vurgulamakta fayda var... 30 Mart yerel seçimleri, mahiyetinin dışında bir havada gerçekleşti
İktidar partisinin ve muhalefet partilerinin tertipledikleri mitingleri takip edip izlediğinizde de, seçim havasının bir “Genel Seçim” varmış gibi aksettirildiğini gözlemleyebilmektesiniz.
Seçimlere yönelik analiz ve sohbet yapmadan önce, bazı şeyleri ortaya koymalı ve üzerinde düşünmeliyiz...
Adalet ve Kalkınma Partisi, tam anlamıyla ülkemiz için bir “Hayalkırıklığıdır”...
Geniş kitleler üzerinde önemli derecede tesir yaratarak iktidarını perçinlemiş bir siyasal kadronun, son günlerde yayınlanan video ve ses kayıtlarıyla aslında ne hâlde olduklarını görmüş olmamız bu iktidar açısından bir sükut-u hayaldir.
Yaklaşık üç aydır tüm dikkatimiz, siyasî iktidar ve cemaat arasındaki didişmeye kilitlenmiş durumda...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, nerede olursa olsun ağzına pelesenk ettiği cemaat heyulasından bir türlü kurtulamamakta...
Kutuplaşma ve kamplaşmanın had safhada yaşandığı ülkemizde, başbakan Erdoğan’ın siyasal üslûbunun bir siyasetçiye yakışmayacak tarzda sertleşmesi, ertesi günlerin çok çetin geçeceğine delalettir...
Şu son yaşanan video ve ses kayıtlarıyla birlikte ülkemizde hâkim olan durum, siyasal kaostur...
İktidar partisinin mensupları ve başbakan Erdoğan, iktidar hırsının verdiği güçle ve inançla bulundukları konumlarını tahkim etmeye çabalamakta; ama bu süreçte olan güzel ülkemize olmaktadır...
***
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin ülkemize vaadi ne idi? Daha fazla özgürlük, daha fazla adalet ve daha fazla huzur ile şeffaflık değil miydi?
Son günlerde gerçekten de ülkemizde hem kendi kamuoyumuzu, hem de uluslararası kamuoyunu, dehşete düşürecek gelişmeler vuku buldu.
Topluma daha fazla özgürlük ve ileri demokrasi vaadinde bulunan bir iktidarın, içeriğinde direkt kendilerini ifşa edecek videoların yayınlamasından sonra çeşitli sosyal medya mecralarına müdahalede bulunması, ülkemizin gidişatı açısından kararsız ve olan bitene duyarsız kitlelere artık bir şeyler anlatmalıdır...
Zamanında Adalet ve Kalkınma Partisi’ni desteklemiş biri olarak, ülkemizin iktidar partisi tarafından sürüklendiğe yön meyanında endişeliyim. Toplumumuzda had safhada kutuplaşma ve saflaşma yaşanmakta. Ne olursa olsun, ister sağcı olsun ister solcu olsun, ister Kürt olsun ister Çerkez ister de Türk olsun; bizleri birleştiren ve bir ortak paydada buluşturan, bu topraklarda yaşamak ve ülkü birlikteliği yapmaktır.
Ben, artık AK Parti adına hiçbir şekilde heyecanlanamıyorum. Sanırım, bu parti de ülkemizdeki misyonunu tamamlamıştır...
Biliyorsunuz...
Değişmeyen tek şey “Değişimdir”...
AK Parti; toplumumuz açısından prestijini, inandırıcılığını ve güvenirliğini kaybetmiştir... Onca olan biten olaylar karşısında, tüm gelişmeleri “montaj-dublaj” gibi film endüstrisine ait olgularla açıklamak, kamuoyuna yansıyan her hadisede kaçamak tavırlar almak, iktidar partisinin ivme kaybetme nedenleridir...
Üç dönemdir sürekli yükseliş kaydeden ve siyasal iktidarını konsolide eden bir hareketin, son yaşanan gelişmelerden sonra toparlanabilmesi güç gözükmekte...
Değerli okuyucular...
Sanırım, beni bu minvalde satırlar yazarken okumadınız...
Bilinçli ve mantıklı olma sürecindeyiz...
Bir tarafta gittikçe diktatörleşme ve tekadam olma sinyalleri veren bir başbakan profili... Yine, ülkemizin katettiği mesafelerden geri dönme tehlikesi...
Evet, çoğu yazan-çizen ve düşünce serdeden kişilerin de ifade ettiği gibi, bu seçim, bir “Referandum” ve “Güven Tazeleme” seçimi oldu.
Ülkemiz, bu son yaşanan hadiselerden sonra uluslararası camiada da endişeyle izlenmekte ve hatta iktidar(hükümet) bazı icraatlarından ötürü eleştirilmekte...
Daha fazla özgürlük ve ileri demokrasi getireceğini vaazlayan ve vaat eden bir başbakan ile yakın çalışma arkadaşlarının ülkemizi getirdiği nokta, yasaklar ülkesi konumudur.
***
Twitter ve Youtube gibi sosyal paylaşım ağlarının, iktidar odağının beğenmediği şeyleri yayınlamasından ötürü yasaklanması, kökünü kazıyacağız denmesi, erişim yasağının kendilerince “mantıklı” bir gerekçeye dayandırılmaya çabalanması, üzerinde durup düşünmemiz gereken bir husustur...
Hükümetin içine bulaştığı kirli ve gayriahlâki işlerden ötürü, devlet düzenimiz ve geleneğimiz de zarar görmekte.
Biliyorsunuz...
En son olarak da Dışişleri Bakanıyla, Dışişleri Müsteşarı, MİT Başkanı ve Genelkurmay ikinci başkanı arasında geçtiği iddia edilen bir ses kaydı internet mecralarına düştü...
Burada tartışılması gereken esas mesele, bunun yayınlanmasının vatan hainliğinden ya da ajanlık misyonluğundan ayrı olarak...
İçerdikleridir... Evet, gerçekten de ülkemiz adına utanç vericidir, ülkemizin millî ve stratejik güvenliğini ilgilendiren bir konuşmanın ya da mülahazanın ifşa edilmesi...
Bu son gelişmeler de göstermektedir ki, ülkemizde devlet yapısında ciddi sorunlar yaşanmakta.
Belki daha önceki yazılarımda da ifade ettim, Türkiye “yönetilebilirlikten” uzaklaşmakta.
Devlet ciddiyeti, devlet sorumluluğu ve millî güvenlik gibi hususlarda zedelenme yaşanmasının, ülkemizin uluslararası alanda daha fazla tenkit edilmeye başlanmasının bir anlamı olmalıdır.
Türkiye, artık daha fazla bu şekilde yol alamaz.
Hukuka güven kalmamış bir ülkede, adalete olan inancın yerlerde gezindiği bir ülkede, neredeyse her gün vahşice işlenen cinayet ve adi vakaların yaşandığı bir ülkede, işlerin doğru ve iyi gittiği savlanamaz.
Esasında, daha fazla da uzatmak istemiyorum...
Ülkemiz, bir aşamadan geçmekte...
Demokrasinin...
Özgürlüklerin...
İnsan haklarının...
Şeffaflığın...
Dip noktalara sürüklenmeye çabalandığı bir aşama bu...
Evet, bir yerel seçimi daha tecrübe ettik.
Bu seçimde de diğer seçimlerde olduğu gibi, “Yüzer-gezer oylar” ile “Seçmen tavrı- Seçmen davranışları” etkili oldu
Kararan ülkemizin aydınlaması adına, aydınlık bir Türkiye ideali için, dürüstlüğün ve liyakatin yönetimde ilke olarak belirlendiği bir ülke için, anayasal düzenin bihakkıyla işlediği bir toplum için, Atatürk’e ve Cumhuriyet’e dil uzatılmayan bir Türkiye için...
Parlamenter demokratik rejimin içinin oyulmadığı, parlamenterlerin parti içi demokrasiden yoksun bir şekilde itaat’e ve biat’e ram edilmediği bir Türkiye özlemi için...
Dinin siyasallaşmadığı, siyaset üretirken insanların en masum değerleri olan dinî değerlerinin ajite edilmediği bir politik düzen için, daha fazla huzur ve aş için...
Kamplaşma ve saflaşmanın artık siyasette tek geçer akçe olmadığının anlaşıldığı bir demokratik ortam için...
Adalet ve Kalkınma Partisi’ne “Oy Vermedim”.
Erhan SALMAN
erhan.salman@politikadergisi.com
- Erhan SALMAN içeriği
- 10695 okunma
Yorumlar
Gerçekleri anlama zamanı geldi!
Erhan Bey, Belirttiğiniz gibi ülkemiz karanlık bir tünelden geçmektedir. 12 yıl boyunca biat eden bir kitle inşa edildi ve onların oylarıyla bu iktidar tam gaz bildiğine devam etmektedir. Bu iktidarın uygulamalarına bakıldığında kesinlikle milli olmayan politikalar icraa ettiğini rahatlıkla görebiliriz. Hırsızlık, düşvet, yolsuzluk ve ülkemizin istihbaran sisteminin çökmüş olması ülkemizin ciddi bir karanlığa sürüklendiğini belgelemektedir. Biat eden kitleye sesleniyorum! Bıçak kemiğe dayandığında şunu bilin ki çok geç olacaktır. At gözlüklerinizi bir yana bırakıp, gerçeklerle yüzleşin. Bu ülke hepimizin. Bu millet biziz ve temsilcileride bizleriz. Bu ülkenin sahipleri de biziz ve onun koruyucuları da bizleriz. TSK ya sahip çıkalım ve dışarıdan kumandalı yöneticileri bir an evvel başımızdan defedelim, vesselam. Saygıyla Erhan Bey
Değerli politika dergisi
Değerli politika dergisi okuyucusu Sayın Meçhulyolcu, yazıma gösterdirdiğiniz ilgi için teşekkür ederim, yorumu biraz geç fark ettim, affınıza sığınır, saygılarımı sunarım...
Erhan Bey'e
Sayın Erhan Bey, saygı benden. Yeterki millet artık uyansın..
Saygılarımla
Yeni yorum gönder