Ne İlksin Ne de Son...

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “başkanlık sistemine geçiş” konusuyla ilgili yaptığı konuşma gündemi değiştirdi. Hâlbuki öteden beri böyle bir sistemi istediğini herkes biliyor. Sadece o mu? Turgut Özal, Süleyman Demirel… Hepsi de istemişti.

Bugünlerde çok ağır hasta olduğu söylenen Gülen’in 2005’te söylediklerine de bakalım:

“… büyük bir Türkiye için başkanlık sistemine ihtiyaç var ve bunun zamanı çoktan gelmiştir.” (Mehmet GÜNDEM; Fethullah Gülen’le 11 Gün, S: 76)

Büyük bir Türkiye”den kasıt; (1) Küçük Amerika mı, (2) Büyük Ortadoğu Projesi mi, (3) Yeni Osmanlı mı?

Başkanlık sistemine geçişin zaten partileşmenin bile önder kişinin adına özgülendiği Türkiye’de nasıl bir “tek adam”lık ve “güçler aynılığı”nı getireceğini öngörmek zor olmaz.

Uzlaşı kültürünün yerleşmesi adına, cumhurbaşkanlığı sisteminin daha yararlı olacağı düşüncesindeyim; her ne kadar henüz bunu başaramamış olsak da.

Türkiye Cumhuriyeti, 27 Mayıs 1960’a kadar -Atatürk dönemi zaten devrimler dönemi- “tek adam” düzeniyle yönetilmiştir. 1961 Anayasası’nın kazanımlarından olan ve günümüzde oldukça törpülenmiş olan geçerli sistemi olabildiğince antidemokratik hâle getirmenin anlamını biz çok iyi biliyoruz.

Kurumsallaşmış ve Cumhuriyet’in sağlam temellerine ayak basmış bir demokrasi ile “tek adam”ın el işaretine bağlı bir demokrasinin farkı vardır muhakkak. Şöyle ki: Fransız Mareşal Lyautey, sömürgeleri olan Annam’ın (Çinhindi’nde) kralı için şunu söylemiştir: “… serçe parmağının bir işaretinin kesin buyruk sayıldığı büyük bir sosyal kuvvettir. Mademki bu sosyal kuvvetin ipleri elimizde, onu kullanalım ve bu kuvveti zayıflatmayalım!” Göründüğü gibi, eğer yönetici “onlardansa” tek adamlık, sömürgeci anlayışın işine gelir. Okyanus ötesi güçlerin bazı riskleri bulunsa da böylesi güçlü bir yapıyı isteyecekleri ortadadır. Riski ise “işin şirazesinden çıkıp” ABD’nin de işine gelmeyecek (İran gibi) bir noktaya ulaşması ki Türk siyasal yaşamını incelediğimizde tarihin o düzleme doğru kayması çok olağan görünmemektedir.

(Tarihsel açıdan) İttihatçılık, Jöntürk hareketi ve son olarak Cumhuriyet’le birlikte çıktığımız aydınlanmacı yolculuğumuz; (toplumsal açıdan) siyasal geçmişimiz ve sosyokültürel yapımız ve (kurumsal açıdan) belki de en önemlisi hâlâ güçlü Kemalist / Cumhuriyetçi direncin varlığı göz önüne alınırsa -bu apolitik hatta antipolitik ortamdaki Cumhuriyet Mitinglerini anımsayın-bizde İran’daki “Şia İslamı”nın siyasi karakteri gibi bir kurumsallaşmanın olmadığını ve olamayacağını görmek zor olmaz. Uzun bir makale konusu olsa da kısaca geçmekte yarar var: (1) Atatürk İran ve Afganistan gibi ıslahatçı, saray reformcusu değil; halk devrimcisi olmuş ve devrimlerini Cumhuriyet Halk Fırkası’na yani tabana dayandırmıştır. (2) Türk aydınlanmasının tarihsel arka planının da ilerlemeci görüntüsü ortadadır. (3) Türkiye İslamcılığı, siyasi derinlikten ve ideolojiden daha çok “yer elde etme”, “ortak olma”, “hurafecilik”, çoğu kez “emperyalist emellere alet olma”, “günübirlik tepki” gibi olgulara dayanmaktadır; bizde Anadolu hümanizması denilen Mevlana, Yunus Emre, Hacıbektaş Veli tarzı hoşgörülü ve halkçı Müslümanlık toplumun kabul ettiği şekildir. Türk siyasal yaşamından Ali Şeriati değil, Fethullah Gülen çıkmıştır. Bunları iyi incelemek ve doğru okumak gerekir.

Sözün özü; bu biçimdeki atılımlarla Türk aydınlanmasının ibresini tamamen geriye atmaya çalışanlar varsa, yanılmaktadırlar. Evet, toplumun çoğunu apolitik, duyarsız bırakabilirler; fakat ne anayasa yapmaya, ne gerçek anlamda bir “kuruculuğa” düşünsel ve tarihsel sığaları yeter. Belki olanı bozmaya güçleri yetebilir… Tayyip Erdoğan, karşıdevrimci hamleler konusunda ne ilktir ne de son olacaktır; ancak amaçlarına tam anlamıyla ulaşamayacaktır.

Emrah.Ozdemir@PolitikaDergisi.com

 

Yorumlar

Merhaba

Bence Tayyip bey, birkaç yıl sonra yürürlüğe koyacağı planı malum küresel krizin sıkıştırması ile erkene alma zorunluluğunda kaldı. Oynadığı son kozları, bir anlamda ise göle maya çalmadır. Önümüzdeki seçimlerde büyük bir yenilgi onu bekliyor. Tabii bizlerede çok çalışmak düşüyor. Saygılar...

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.