Muhalefetin Çatı Adayını Belirleme Süreci Üzerine

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Mayıs ayı başında MHP lideri Bahçeli, Ağustosta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi için çatı aday gösterilmesini istedi.

Bahçeli, aday için isim vermedi ama aday belirlenmesi için bir formül önerdi: 3 M. Bu formüle göre çatı adayının aşağıdaki nitelikleri taşıması gerekiyor: Aday; Milliyetçi, Muhafazakâr ve Manevi değerleri taşıyacak.

Bahçeli ayrıca ilk defa halk tarafından doğrudan seçilecek olan Cumhurbaşkanı adayının Laik ve demokratik değerlere sahip olmasını da istiyor.

Bahçeli, çatı adayı önerisinin arkasından mecliste grubu olan siyasi partileri ve görevdeki Cumhurbaşkanı A. Gül’ü ziyaret ederek bu bağlamda fikir alışverişinde bulundu.

***

Bahçeliden ziyaret yarış bayrağını eline alan ana muhalefet partisi Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bu defa siyasi partileri, kitle örgütlerini, sivil toplum kuruluşlarını ziyaret etti.

Kemal Kılıçdaroğlu; bu arada akıl hocası, baş danışmanı Kemal Derviş’i de ziyaret edip akıl danışmayı, önerisini almayı ihmal etmedi.

Bilindiği gibi Kemal Derviş, Türkiye’de DSP + ANAP + MHP’den oluşan Ecevit’in Başbakanlığındaki 57.  hükümette 2001 kriz sonrası süper bakan olarak görev yapmış; küresel finans kapitalin ve IMF’nin “Neo” liberal programını 15 günde çıkardığı 15 yasal düzenlemeyle Türkiye’ye adeta dayatmış bir kişidir.

Kemal Derviş; sadece “Güçlü Ekonomik Program” ile “Neo” liberal ekonomi politikayı Türkiye’ye dikte ettirmemiş; çeşitli ayak oyunlarıyla Ecevit’in Genel Başkanı olduğu DSP’yi parçalayarak 57. Ecevit hükümetinin dağılmasının ve Bahçeli’nin de yardımıyla erken seçime gidilmesinin yolunu açmıştır. 2002 Kasım seçimlerinde böylece derin bir krizden Erdoğan liderliğinde AKP büyük bir zaferle çıkmıştır.

Daha sonra kendisini “Sosyal Demokrat” olarak deklere edip CHP’ye üye olmuş ve 2002 Kasım seçimlerinde milletvekili seçilerek meclise girmiştir.  2005 yılında milletvekilliğinden istifa ederek BM Kalkınma Program başkanlığına getirilen Kemal Derviş, ana muhalefet partisi CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun adeta baş danışmanlığını yapmaktadır.

Kemal Derviş; Fukuyama’nın “Tarihin Sonu” tezini onaylayarak, Marksist anlamda sosyalist fikirlerin tamamen iflas ettiği, insanlık için en ideal rejimin serbest pazar ekonomisine dayalı kapitalizm olduğu görüşündedir. Ona göre en ideal kapitalizm, yoksullukla mücadele eden sosyal adaletli kapitalizmdir. Nerde varsa böyle bir kapitalizm? (TEKEL’i, Yatağan’ı,  Soma’yı vs. asla unutmadık!) Yani kendisi ve fikirleri tipik bir sosyal demokrattır.

***

Kemal Kılıçdaroğlu, nihayet altı hafta süren bir sondaj ve danışma turundan sonra çatı adayını açıkladı: Ekmeleddin İhsanoğlu.

1943 yılında Kahire’de doğan Ekmeleddin İhsanoğlu, Mısır Ayn Şems Üniversitesi Fen Fakültesi’nden mezun olmuş ve Mısır’da Osmanlı kültürü ve edebiyatı ile ilgili araştırma ve eğitim çalışmaları yapmıştır. İhsanoğlu, 1974’te AnkaraÜniversitesi Fen Fakültesi’nde doktorasını tamamladıktan sonra, İngiltere’de doktora yaparak 1984’te profesör olmuştur.

1 Ocak 2005'te İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreteri olan İhsanoğlu, bu görevinde 2013 yılının sonuna kadar kalmıştır.

Siyasi kimliği olmayan İhsanoğlu, evli ve 3 çocuk babasıdır.

Fakat basında çıkan haberlere göre, Ekmeleddin İhsanoğlu’un geçmişinin ve ailesinin çok önemli bir özelliği var. Kendisi Atatürk devrimlerine karşı olan bir ailede yetişmiştir. 12 Temmuz 2004 tarihli Nokta dergisinin yazdığına göre Ekmeleddin İhsanoğlu, "Atatürk'e karşı olduğu için şapka devrimi üzerine ülkeyi terk edip Kahire'ye yerleşen son şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi'nin yardımcısı Şeyh İhsanoğlu'nun oğlu” dur.

Kısaca Atatürk’ün partisi CHP; Atatürk’ün makamı için Atatürk devrimlerine karşı olan bir din adamının elinde temel eğitimini almış ve yetişmiş birini çatı adayı olarak göstermektedir.

Çatı aday önerisi kimden geliyor diye sorarsanız; o daha da ilginç: Kemal Derviş’ten!

24 Mayıs tarihindeki Kılıçdaroğlu ile Derviş buluşmasında İhsanoğlu’un ismini CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun baş danışmanı ve ideolojik akıl hocası Kemal Derviş veriyor.

Basının yazdığına göre Kemal Derviş’in bu görüşmede, “İktidarın adayının seçim sürecinde dini duyguları sömürerek propaganda yapacağını düşünüyorum. Çağdaş, laik ve aynı zamanda mütedeyyin kesimin de sıcak baktığı bir isim olan Ekmeleddin İhsanoğlu’nu değerlendirmenizi öneririm” dediği öğrenildi.

Hatta Milliyet’in haberine göre de 12 Haziran Perşembe günü İstanbul’da özel bir akşam yemeğinde İhsanoğlu ile bir araya gelen Kılıçdaroğlu’na, Kemal Derviş de eşlik ediyor.

17 Haziran Salı günü meclisteki grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, CHP milletvekillerine kimin cumhurbaşkanı olamayacağına dair özellikleri içeren 10 maddeyi şöyle sıralıyor:

  1. Kuvvetler ayrılığı ilkesine inanmayan biri cumhurbaşkanı olmamalı..
  2. Vatandaşına tokat atan, vatandaşları benden sizden diye ayıran birinin Cumhurbaşkanı olmaması lazım.
  3. Kin ve öfkeyi politik dil haline getiren biri de cumhurbaşkanı olmamalı.
  4. Hukukun üstünlüğüne inanmayan, adalet duygusu gelişmemiş birisi de Cumhurbaşkanı olamaz.
  5. Kadın-erkek eşitliğine inanmayan kişiden de cumhurbaşkanı olmaz.
  6. Yalan söyleyen, ahlaki değerleri yüksek olmayan kişiden cumhurbaşkanı olmaz.
  7. Dünyada saygınlığı olmayan ve sürekli saygınlık yitiren birisi cumhurbaşkanı olamaz.
  8. Demokratik, laik, sosyal hukuk devletine inanmayandan cumhurbaşkanı olmaz.
  9. Bilgi birikimi yetersiz, sanatı ve sanatçıyı düşman belleyen birisi cumhurbaşkanı adayı olamaz.
  10. Bana göre en önemli maddelerden birisi de bu. Cumhurbaşkanı adayının da, Cumhurbaşkanının da geçmişi şaibeli olmayacak. Geçmişi şaibeli olan,  adalet önünde kirlilikten arınmamış biri cumhurbaşkanı olmamalı.

Kılıçdaroğlu’nun saydığı 10 maddeyi dikkatle okuyan herkes; aslında bu özelliklerle Cumhurbaşkanlığına aday olması muhtemel olan Başbakan RT Erdoğan’ın kast edildiğini hemen anlayacaktır.

Kısaca Kılıçdaroğlu, “RT Erdoğan Cumhurbaşkanı olamaz!” demek istiyor; buna gerekçeler sunuyor. Şimdi bu işin bir mantığı var mı?

Elbette bir ana muhalefet lideri, rakibinin Cumhurbaşkanı seçilmesini istemeyecektir. “Kim cumhurbaşkanı olamaz” diye bu 10 maddeyi saymak, aslında bir seçim kıstasından çok, muhtemel bir aday aleyhine yapılmış olan olumsuz bir propagandadan başka bir şey değildir!

Nitekim AKP parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, muhalefetin Ekmeleddin İhsanoğlu’nu aday seçmesindeki siyasetinin özü olarak “Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olmasın!” diye derhal deşifre ediyor.

Kısaca, rakibini bir seçimde seçtirmemek bir seçim stratejisi değildir! O zaten olması gerekendir. Asıl strateji, kendisinin uygun gördüğü nitelikteki bir adayı seçtirmektir!

Muhalefetin uygun gördüğü nitelikteki bir adayı belirleme strateji ise, ülkenin içinde bulunduğu somut ve nesnel siyasi sorunlara ve duruma muhalefet açısından en uygun çözümü ve bunu yapabilecek en uygun kişiyi bulmakla geliştirilir!

Türkiye’nin içinde bulunduğu somut siyasi sorun; Türkiye’deki Atatürkçü rejimin emperyalizmin bir projesi olan “Ilımlı İslam” projesiyle yok edilerek, emperyalizme köpek gibi bağımlı ve sadık, dinci ve diktacı bir rejimin inşa edilmesidir.

Atatürk’ün partisi olarak içinde bulunduğumuz bu koşullarda belirlenebilecek tek strateji ise; ülkenin ve ulusun birliğinden ve bütünlüğünden yana, laik, demokratik ve hukuk devletine sadık olduğu toplumca bilinen bir Atatürkçü adaydır!

Ama ne yazık ki Atatürk’ün partisi; bunun yerine, Kemal Derviş’in  “Çağdaş, laik ve aynı zamanda mütedeyyin kesimin de sıcak baktığı bir isim” olarak tanımladığı, fakat esasında dini referanslı, özellikle İslam’da Sünni mezhebini uzun yıllar kurumsal olarak temsil etmiş, Atatürkçülük bağlamında geçmişi şüpheli birini önermektedir. Türkiye Cumhuriyetinin kurucu temel ilkelerden biri olan laiklik ilkesiyle bu durum asla bağdaşmaz. Bu adayın öne çıkan dini kimliği, ülkemizde Yahudi veya Hristiyan inancı taşıyan veya ateist olan vatandaşları olduğu kadar milyonlarca alevi yurttaşlarımızın duygularını da ister istemez incitecektir.  

Anlaşıldığı kadar; Kemal Derviş’in Kılıçdaroğlu’nu Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığı konusunda ikna etmesinde rol oynayan en şeytani kurnazlığı, “İktidarın dini sömürmesini” karşı argüman olarak bizzat kendisinin istismar etmesidir

Bu durumda Ekmeleddin İhsanoğlu’un Cumhurbaşkanlığına adaylığı, Sünni İslam’a dayanan emperyalizmin “Ilımlı İslam” çizgisine “Sosyal demokrat” açıdan bir yaklaşımın ve sadakatin ifadesinden başka bir anlam taşımıyor!

Sonuçta muhalefetin bu çatı adayı, “Ilımlı İslam” projesi bağlamında BOP eş başkanı olan Erdoğan’ın kötü bir kopyasıdır. Aslı dururken kopyasını kimse seçmez.

Ne yazık ki “kılavuzu karga olan” bu muhalefetin anlayışı ve siyaseti ile emperyalizm ve gericilik ülkemizde kazanmaya, halkımız ise çile çekmeye devam edecek demektir!

Yaşasın tam bağımsız ve gerçekten demokratik Türkiye!

 

Mehmet ÇAĞIRICI

mehmet.cagirici@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.