Misafirin sofrada yeri, Mecliste sözü olur bizde! / Misafirliğini bilene!

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

 

Anadolu halkı misafirperverdir. Misafir severiz bizler. Yattığımız döşeği misafire sunar kendimiz yer döşeğinde yatarız gerektiğinde. Misafirperveriz mutfağımızı soframıza dökeriz misafirimiz için. Misafirimizin canını ve namusunu kendi canımız ve namusumuz üzerinde tutmayı genlerimizden aktarmış Anadolu topraklarının ataları torunlarına.

 

Gelme dedik geldin ya;

 

"Hoş geldin safalar getirdin Barack Obama!"

 

Soframızda yerin hazır, Meclisimizde söz senin sen konuş ben dinlerim.

 

Hoş geldin Obama “Ezilen kardeşim benim!”

 

Kuntakinte'nin mirası kimine bellekteki imgelerin.

 

“Hoş geldin ezilen kardeşim benim!”

 

ABD'de halk yürüyor sokaklarda, Şirketleri değil halkı kurtarın diye!

Türkiye'de yolların yürümekle aşınmayacağı politik düşüncesi öğretisine karşın; henüz yolları yürüyerek ne aşındırılıyor halk,sendikalar ve STK'lar ne de eve ekmek götüremeyen insanımız bıçak denilen şey kemiğe dayanmadığından mıdır nedir ses-sada vermemekte.

 

 

“Hoş geldin Obama, ezilen yanım!”

Gelme dedik neden geldin arkadaşım? Dön evine dedik henüz yoldayken daha...

 

ABD politikalarının Anadolu halkı gözünde itibarı %8'lere kadar inmiş durumda. ABD iran ile olan ilişkilerini farklı yöntemleri göz ardı etmeden İran İslam Cumhuriyeti olarak dünyaya entegre etme yolunu seçmek istiyor artık. Görüldü ki bunca zamandır yaşatılan ambargo ile bir yere varılamıyor. Yada daha keskin ambargolar uygulanacak kimbilir?

 

Ama bilinen ve görünen odur ki;

 

Bunca yıldır ambargolara maruz kalan İran gücünden bir şey kaybetmiş değil hem politik hem askeri olarak tarihi, kültürel ve ekonomik birikimi Orta doğu'da İran'ı söz sahibi eden bir çizgide tutabilmiş.

 

Demek ki göreceli kapalı ekonomik sistemler dahi sanıldığının ve veya gösterilenin aksine ülkeleri aç açık ve perişan güçsüz ve iradesiz bırakmıyor. Hatta İran-Irak savaşı ardından ambargoalrın daha da artmasına karşın bile İran ekonomik gücünü koruyabilmiş. Kimileri Petrol ve ürünleri zengini olan İran'ın bunu başarmasında şaşacak ne var diyebilir fakat dikkat çekilmesi gereken hususun bu kadar ambargoya uğramasına karşın, Ortadoğu'da İsrail ile bıçak sırtı bir politika yürüten ABD ile her an savaşa hazır olduğunu dile getiren bir ülkeden bahsettiğimizi unutmamak gerekir.

 

ABD ambargosu bizi Kıbrıs Barış Harekatı süresince nasıl etkilemiş bilenler biliyor. Ülkemizin öz değerlerinin farkında olarak “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” ilkesi ile kapalı bir ekonomik modelde de pek ala birilerine gebe kalınmayacağının ispatıdır Orta doğu'da İran bize. 1639 dan bu yana değişmeyen sınırımız, farklı fikri etkilenmeleri kışkırtmalarımız dışında dengeli ve tutarlı olan ilişkilerimiz İran ile sürmekte. İran'ın Rusya ile olan denge politikalarında ki başarısını da göz ardı etmemek gerekiyor.

 

Bizim Türkiye olarak coğrafyamızın stratejik konumu önemimizi arttırdığı kadar, çevre ülkeler ile olan ilişkilerimiz dolayısıyla da bir takım dengeleri başarılı bir şekilde kurmamızı gerektiriyor.

 

ABD'nin kimi zaman fütursuz Orta doğu politikaları ABD ile Türkiye'nin ilişkileri, komşu ülkeler üzerinde ters etki yaratırken (Küba Krizi, Sovyet Rusya'sı Türkiye ilişkisi gibi, Daha önce Sovyet Rusya'nın Türkiye'den toprak talebi NATO'ya giriş gibi.) ABD'nin PKK ile ilgili göz yumma politikaları 30-40 yıllık bir süreçte Kıbrıs sorunuyla birlikte Türkiye'yi ciddi bir cendere içinde tutmaya yönelik pratikler olarak karşımıza çıkmıştır. Sovyet Rusya- Suriye, Sovyet Rusya-Irak ilişkileri bizi kayıtsız şartsız NATO'ya girişe götürürken. Olası bir savaş anında ilk vurulacak ülke konumuna getirmiştir. Sadece bununla kalmamış olası bir Sovyet İşgaline karşı bile direniş kuvvetleri örgütleyecek Gladyo yapılandırmalarını yaratarak ülkenin çeşitli yerlerine yapılan sığınaklara cephaneler yerleştirilmiştir. Türkiye sınır komşusu olması dolayısıyla ilk gözden çıkarılacak ülke konumuna gelmiştir. Bütün dengelerin Anadolu toprakları üzerinde kurulmuş olması ise bu dengelerin yarattığı dengesizlikleri yok etmemiştir.

 

Türkiye Cumhuriyeti güçlü bir devlet olarak;( Şimdi ve bir süredir,ABD politikalarıyla politikaları örtüşen bir devlet pozisyonunda), karnından sıpası sırtından sopası eksik olmayan bereketli doğurgan bir Anadolu insanı üzerine kurulmuştur.

 

ABD-Türkiye ilişkilerinin bu çok boyutluluğunun sürmesi, Rusya'nın yeniden bir güç olarak ortaya çıkma istekleri, İran'ın uzlaşmaz kararlı duruşu değişen dünya ekolojisi sayesinde yine ve yeniden ağırlığını korumaktadır.

 

Orta doğu bir kaynar kazan olarak yeni savaşları yeni acıları yaşayacak ve görecektir. Dengeli bir dış politika, güçlü bir ordu şart. Şart olan bir şey daha var ki Anadolu topraklarında yaşayan halkın bu bereketten istifade edilmesinin yolu ve yönteminin bulunması.

 

Ne demiştik;

 

Yankee Go Home!

 

Daha yoldayken demiştik, gelme evine dön diye ama geldi kendileri yine,

 

Hoş geldi safa geldi!

 

Soframızda yeri, Meclisimizde sözü olacak elbette biz misafirperver bir milletiz!

Ev sahibinin görevi olduğu kadar misafirinde adetlere uymasını isteriz.

Kimse iç işlerimize karışmasın!

 

 

Herkesin Savaşı kendine;

 

Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye!

 

 

 

Erdinç AYDIN

 

erdinc.aydin@politikadergisi.com

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.