Maddenin Evrimi ve Diyalektik (II)

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Referans İçerik: 
Maddenin Evrimi ve Diyalektik (I)

Diyalektik materyalist felsefe de bir bilim dalı haline gelmiştir. Her bilim gibi felsefe de uğraştığı konularla ilgili kavramları, konu başlıkları olarak hiyerarşik bir yapıyla kategorize etmiştir. Madde, bilinç ve bilgi kavramları Diyalektik Materyalist felsefenin temel kategorileridir.

Geçen bölümde de değindiğimiz gibi, maddenin; sonsuzluğu, tükenmezliği, bütünselliği,  nesnelliği gibi temel özelliklerinin yanında ayrıca madde, ancak ve ancak zaman ve mekân içinde vardır. Zaman ve mekân dışında madde ve gerçeklik yoktur; bu şekilde madde ancak olsa olsa insan hayalinde soyut olarak düşünülebilir. Diğer bir deyişle; her maddi varlığın, olgu ve olayın, sürecin somut var oluş biçimi belli bir zamanda ve belli bir mekândadır.

Maddenin mekânsal varlığı; onun sonsuz derece çeşitli maddi varlıkların, olgu ve olayların, süreçlerin yan yana eni, boyu ve derinliği ile belli bir yer almasıdır. Maddenin zaman içindeki varlığı ise yine sonsuz sayıda somut maddi varlık ve süreçlerin yapı ve biçimlerinin belli bir zaman dilimi içinde, belli aşamalardan geçerek sürdürmeleri anlayışıdır.

Nesne ve süreçler, mekân içinde yan yana veya iç içedirler; zaman içinde ise arka arkaya yani aşamalı olarak yer alırlar. Yani zaman açısından maddenin bir geçmişi (tarihi), bir şimdiki zaman hali ve bir de gelecekteki durumu vardır. Zamanın akış yönü daima ileriyedir. Zaman veya mekân, kendi başlarına bağımsız var oluşlar değildirler. Yani madde kavramından bağımsız mekân ve zaman yoktur. Ayrıca zaman ile mekân arasında da doğrudan canlı bir bağ vardır. Yani mekân olmadan zaman, zamansız da mekân da yoktur. Madde, zaman ve mekân birleşik bir bütündür.

Dolayısı ile madde kavramını tanımlarken maddenin özellikleri olarak sıraladığımız sonsuzluk, tükenmezlik, bütünsellik, nesnellik gibi bütün özellikler; aynı zamanda zaman ve mekân için de geçerlidir.

Diyalektik materyalist felsefe, insan toplumunu ve her türlü toplumsal hareketleri de kendi felsefi madde kavramı kapsamında ele alıp inceler. Toplumsal varlık ve hareketler de nesnel, bütünsel, sonsuz zaman ve mekân içinde somutlaşırlar.

Toplum maddesi için zaman faktörü, o toplumun tarihi, şimdiki zamanı ve geleceği; mekân faktörü ise o toplumun yer küresinde yer aldığı coğrafyasıdır. Yani her toplum kendi tarihi akışında ve coğrafyasında somut olarak vardır.

Örneğin Türkiye Cumhuriyeti devletinin merkezi üniter yapısı yerine “federasyon” olup-olmaması konusunda yapılan tartışmalarda sık sık kullanılan “Almanya ve Amerika da federatif devletler; Türkiye neden federal bir yapıya sahip olmasın?” gibi argümanlar; Türk toplumunu kendi tarihi ve coğrafi koşullardan soyutlayarak ele alan, Türkiye Cumhuriyeti devletini diğer devletlerle adeta zaman ve mekân dışı bir değer olarak kıyaslayan bilim dışı argümanlardır. Türk toplumunun kendine özgü, yani Almanya ve Amerika’dan farklı kılan siyasi koşullarını belirleyen; Türkiye’nin bu ülkelerden farklı bir tarihe ve kıyaslanan ülkelerden çok farklı bir Ortadoğu coğrafyasına sahip olmasıdır. Bu somut siyasi koşulları dikkate almayan her siyasi argüman gerçeklere aykırıdır.

Gelelim şimdi maddenin sonuncu ve en karakteristik özelliğine. Maddenin en karakteristik özelliği, maddenin sürekli hareket halinde olmasıdır.

Materyalist felsefe açısından madde kavramının; maddenin bütün bu beş temel özellikleriyle birlikte bir bütün olarak kavranması ve anlaşılması olağanüstü büyük önem taşır.

Öte yandan maddenin hareketi de yine mutlaka iki farklı kategoride ele alınmalıdır.

Birinci kategorideki maddi hareketin temel özelliği, sonsuz bir biçimde tekrarlanmasıdır. Bu gruba ait maddi hareketler kendine özgü sonsuz değişik biçimlerdedir.

İkinci kategorideki maddi hareketin temel özelliği ise maddenin gelişimi ve ilerlemesi veya maddenin evrimsel hareketidir. Maddenin gelişim veya evrimsel hareketi; tekrar olmayan, maddenin yapısını, basitten karmaşık bir yapıya doğru, zaman içinde yükselen bir helezon biçiminde, daha ileri yeni bir yapıya götüren bir harekettir. Gelişim veya evrim kavramı işte bu çeşit hareketin özünü ve görüşünü içerir.

Materyalist felsefe; zaman ve mekân içinde her iki gruptaki maddî hareketlerin bir arada ve iç içe olduğu, gerçeğinden hareket eder; birinci gruptaki sonsuz sayıda yinelenen maddesel, nesnel hareketleri üç temel hareket biçiminde alt gruplara ayırır:

  • Cansız Madde Hareketleri;
  1. Mekanik Hareketler,
  2. Fiziksel Hareketler,
  3. Kimyasal Hareketler
  • Canlı Madde hareketleri (Canlı varlıkların, bitkilerin, hayvanların, tüm organizmaların organik hareketleri vs.)
  • Toplumsal hareketler(Sınıf mücadeleleri, devrimler, reformlar vs.)

Canlı maddelerin hareketlerinin, cansız madde hareketlerinden ayıran en temel özellik, canlıların çevrelerine uyum ve tepkilerinde aktif olmalarıdır. Canlılar, çevrelerine aktif tepki verebilmeleri için ise organik bir yapıya ve enerjiye ihtiyaç duyarlar. Organik yapının devamı, yani yaşamaları ve hareket edebilmeleri için ise çevreleri ile yani doğa ile gıda ve enerji sağlayacak madde alış-verişi yaparlar.

Cansız madde hareketleri aktif değil, pasiftir. Yani onları harekete geçirecek mutlaka başka bir dış güce ve enerjiye ihtiyaç vardır. Örneğin ağaç dalındaki yaprağın kıpırdaması(mekanik hareket)  için bile rüzgârın esmesi gerekir. Ampulde ışığın yanması için elektrik enerjisi gerekir (Fiziksel hareket) vs.

İnsan da canlı bir varlıktır. Dolayısı ile insanoğlu da çevresine uyumda aktif tepki veren bir varlık olduğu için gıda ve enerjiye ihtiyaç duyar. Ancak insan aynı zaman toplumsal bir varlıktır. Yani insanlar diğer insanlarla birlikte yaşar. Toplum halinde yaşayan insanın diğer canlılardan, özellikle de hayvanlardan en büyük farkı ise, doğadan sağladığı gıda ve enerji maddelerini bizzat kendisinin toplum olarak birlikte belli bir iş bölümü ve iş birliği ile üretmesidir. Üretimi, dağıtımı, paylaşımı ve tüketimi örgütlemek toplumsal bir görevdir. Biz buna ekonomi diyoruz. Her toplumun zaman ve mekâna bağlı olarak feodalizm, kapitalizm, sosyalizm vs. gibi değişik bir ekonomik düzeni vardır. Ve her düzene bağlı olarak farklı paylaşmaları, sosyal sınıfları, siyasi, hukuki, kültürel vs. yapıları vardır. Bütün bunlar toplumsal hareketlerin içeriğini oluşturmaktadır.

Gelelim şimdi madenin en önemli bir başka özelliğine, yani maddenin evrimleşmesine! Maddenin sonsuz biçimde zaman ve mekân içinde sonsuz derecede yinelenen hareketlerine karşılık, maddenin evrimsel hareketi veya gelişimi çok geneldir ve bütün maddeler için genel geçerlidir. Yani canlı, cansız ve insan toplumu gibi temel üç madde kategorisinde de evrimleşme veya gelişme vardır. Bir başka ifadeyle maddenin üç gruba ayırdığımız değişik sonsuz sayıda tekrarlanan hareketi ile maddenin gelişim süreci, aynı zaman ve mekân içinde iç içedir.

Örneğin evrende cansız maddelerdeki yapı, tek atomlu maddeden çok atomlu elementlere, değişik oranda elementlerin değişik koşullarda farklı moleküllere, farklı moleküllerin ise çok çeşitli ve karmaşık yapı içinde olan fiziksel, kimyasal, organik ve anorganik maddelerin oluştuğu çeşitli bilimler tarafından kanıtlanmış bir gerçektir.

Canlılardaki evrimi ise ünlü bilim adamı Charles Darwin “Evrim teorisi” ile kanıtlamıştır.

Toplumdaki evrim ise ilkel kavim toplumundan köleciliğe, feodalizme, oradan kapitalizme, nihayet kapitalizmden sosyalizme belli bir seviyede yükseliş, ilerleyiş, uygarlaşma aşamaları inkâr edilemeyecek derecede insanlık tarihinde yansımaktadır.

Tarih tekerrürdür” görüşü tek taraflıdır. Çünkü bu görüş toplumun gelişimini görmez veya görmek istemez. Buna karşılık toplumdaki yinelenen (tekrarlanan) olayları da inkâr etmek tek taraflıdır. Çünkü toplum her zaman ileriye doğru yükselmez. Zaman zaman, toplumsal olaylar ve hareketler tekrarlanır, zaman zaman bu hareketlerde duraksamalar ve hatta geri dönüşler dahi söz konusu olabilir. Gerçek bilimsel yaklaşım, toplumun her iki hareketini de görmekte yatmaktadır.

Maddenin evrimleşmesi veya gelişim süreci, konumuza başlık olacak derecede önemlidir; çünkü diğer konu başlığımız olan “Diyalektik” ile doğrudan bağlantılı olan maddenin bu özelliğidir.

Aslında “evrimleşme” kavramı canlı varlıklar için kullanılır. Bilindiği gibi, “evrimleşme”; canlı varlıklar arasında kalıtım yoluyla miras alınan özelliklerin bir nesilden diğerine geçerken değişim ve başkalaşma sürecidir.  Bu konuda büyük bir İngiliz bilim adamı olan Charles Darwin, 19. Yy ortalarında yayınladığı bir kitabıyla ünlü “Evrim Teorisi” ni insanlığın ve bilimin hizmetine sunmuştur.

Bizim konumuz, biyoloji değil de felsefe olduğu için, bu durumda “ evrim” kavramını felsefi anlamda tanımlamak zorundayız.

Aslında klasik felsefe kitaplarında “Maddenin Evrimi” kavramı yerine “Maddenin Gelişimi” kavramı kullanılır. Elbette doğrusu da “Gelişim” kavramıdır. Çünkü bu kavram da felsefenin niteliği gereği genel geçerli, yani maddenin bütün hareket biçimleri için geçerlidir. Bu makalede “Gelişim” yerine “Evrim” kavramını kullanma fikri biraz da bu kavramın ülkemizde son zamanlarda entelektüel çevrede çok popüler olmasıdır. Ayrıca; canlı maddeler için geçerli olan bir teori, canlılara özgü olan yönü bir tarafa bırakılırsa, son tahlilde, çok genel anlamda bütün maddeler için de kabul edilebilir.

Ancak bu durumda “Evrim” kavramını genelleştirmek zorundayız.

Genel anlamda evrimi biz; gelişme ve ilerleme kavramlarının bir bileşkeni olarak anlayabiliriz. Gelişme aslında bir maddi varlığın basit bir yapıdan karmaşık bir yapıya doğru yükselmesi, onun bir aşamadan diğer aşamaya zaman içinde daha da mükemmelleşmesi sürecidir. İlerleme ise, zaman içinde gelişim sürecinin geriye değil de, hatta yerinde sayarak değil de ileri doğru gelişerek hareket etmesi anlamına gelmektedir.

O halde biz; genel anlamda “maddenin evrimi” kavramını, maddi süreçlerin zaman içinde geçen süreçlerden miras aldığı değerlerin değişmeleri veya başkalaşmalarıyla basitten karmaşıklığa, ilkellikten mükemmelliğe doğru helezon bir biçimde yükselmesi ve zaman içinde ilerlemesi olarak tanımlıyoruz. Maddenin evrimi veya gelişimi geneldir; yani maddenin canlı, cansız ve toplum biçiminde olan bütün hareketleri için de aynı derece de geçerlidir.

***

Diyalektik Materyalist felsefenin ikinci önemli kavram ise bilinçtir. (eski dilde şuur)   

Bilinç, toplumsal varlığın farkındalığı anlamında kullanılan bir kavramdır. Bilinç; toplumsal bir varlık olan insana toplumsal yaşamında yön ve anlam veren,  kendi bilgi ve deneyimlerine dayalı olarak oluşan düşünce, fikir ve davranışların toplamıdır. Sınıflı toplumlarda bilinç te sınıfsaldır. Kapitalist toplumda burjuva sınıfının kendi sınıfsal çıkarlarını temsil eden burjuva şuuru ile emekçilerin çıkarlarını yansıtan işçi sınıfı bilinci sadece farklı değil, aynı zamanda taban tabana zıttır!

Bilinç, diyalektik Materyalist felsefeye göre, gelişmiş olan maddi varlığın bir ürünü, onun en önemli bir özelliği, insan toplumu olarak var olan maddenin varlığına hizmet eden bir işlevi ve nihayet maddi gerçekliğin en yüksek derecede gelişmiş, evrimleşmiş bir yansımasıdır.

İnsan; algı organları ile algılayan, beyni ile düşünen ve fikir üreten toplumsal bir varlıktır. İnsan ölünce, bütün algı mekanizması, sinir sistemi ve düşünce yetisi de birlikte ölür. Demek ki fikir oluşmasının ön koşulu, önce algılama, öğrenme, daha sonra düşünme süreçleridir.

Ancak bilinç, sadece tek bir insanın birey olarak bilgilenmesi, düşünmesi değildir. Bilinç, toplumsal bir nitelik taşır. Çünkü en başta insan kavramlarla düşünür. Kavramlar ise bir dile, bir lisana ait sözcüklerdir. Dil ise başlı basına bir toplumsal iletişim ve bilgilenme aracıdır. İnsan tek başına yaşasaydı, dile, konuşmaya hiç ihtiyaç duymayacaktı!

Bilinç aynı zamanda tarihsel bir süreçtir. Her toplum bilgi ve deneyimlerini biriktirir; biriken ve her gün güncellenen toplumsal bilincini hemen her gün yeniden üreterek genç kuşaklarına eğitim ve diğer öğretim araç ve kurumları üzerinden aktarır.

Bilinç toplumsal kolektif bir zihinsel eylemlerin ürünüdür. İnsanlar duyar, okur, görür, araştırır, tartışır, analiz eder, yargılar ve sonuçta belli bir konuda belli bir fikir edinir. Bu kolektif ve toplumsal faaliyetlere bireyler katkı yaparlar ve sonuçta toplumsal bilinç gelişir ve olgunlaşır.

Bilgi ve Bilinç taşıyan araçların; kitap, gazete, dergi, elektronik bilgi taşıyıcıları vs. gibi değişik çeşitleri vardır. İnsanlar; bilgi taşıyan, olgu ve olayları anlatan, fikir ve olayları kayıt eden bu bilinç ögelerini bu araçlarla arşivlerler ki gelecek kuşaklar da bundan yararlansın diye!   

Doğru fikirler, doğru bilgilere dayanır. Çünkü bilinç ögeleri olan düşünce ve fikirler, Diyalektik Materyalist felsefeye göre gerçeğin kavramlarla dilde ifadesini bulan birer yansımalarıdır. Yansıma kavramı, aslında örneğin fizikte ışığın parlak bir yüzeyde yansıması gibidir. Ancak bu fiziksel yani doğal bir yansımadır. Fiziksel yansıma, her doğa olayında olduğu gibi, doğrudan ve işlenmeden gerçekleşir. Hâlbuki bilinç; en mükemmel seviyede gelişmiş bir toplumsal canlı olan insanın, bir toplumsal, tarihsel olarak birikmiş, kavramsallaşmış, yani insanlar arasında birbirlerine iletilebilen yaratıcı bir zihinsel faaliyetin ürünüdür. Toplumsal bilincin doğal yansımadan en büyük farkı, pasif değil aktif ve yaratıcı bir yansıma olmasıdır.

Diyalektik Materyalist felsefe; yukarıda da değindiğimiz gibi, maddenin evrim sürecinde madde kavramının öncelikle varlığını, daha sonra bilinci, üst düzeyde gelişmiş olan maddi anlamda insan toplumunun bir yaratıcı ürünü, onun işini ve varlığını kolaylaştıran bir işlevi olarak yorumlar ve değerlendirir. Bu felsefi anlayışa göre; madde, bilinç karşısında belirleyicidir. Diyalektik Materyalizm, “toplumsal varlık, toplumsal bilincin temelidir” der. Bir başka ifadeyle toplumsal bilinç, toplumsal nesnel çıkarların ekonomik, siyasi, hukuki, ahlaki, dini, sanatsal vs. gibi biçimlerde ifadesini bulan bir yansımasıdır.

Diyalektik ise tanımını yapmaya çalıştığımız “madde” ve “bilinç” kavramlarıyla ifade edilen olgu, olay, süreç ve fikirlerin evrimini (gelişimini) ve bu iki kavram arasındaki ilişkilerin özelliklerini inceleyen bir öğretidir. Gelecek bölümlerde ayrıntılarıyla Diyalektik konusunu ele alacağız. 

 

Mehmet ÇAĞIRICI

mehmet.cagirici@politikadergisi.com

Devam Eden İçerik: 
Maddenin Evrimi ve Diyalektik (III)

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.