KKTC'nin Bıktıran Bürokrasisi (4/5)

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

KKTC'deki bürokrasinin hantallığı ve memurların vatandaşa karşı saygısızca ve işini bilmez davranışı gerçekten artık kabul edilebilir düzeyde değil, affedilebilir ve umursanmayabilir düzeyde de değil. Memurların artık düzenli olarak hizmet içi eğitime alınması ve hem işini en iyi şekilde nasıl yapacağının öğretilmesi hem de vatandaşa nasıl davranılması gerektiği konusunda eğitilmesi kaçınılmaz olmuştur.

 

Konu ile ilgili son üç yazıma aldığım "Yorum"ların sayısı 50'den fazla. Her birinin içinde acı bir deneyim, büyük bir şikayet var. Her birinin ayrı ayrı okunması ve ders alınması gerekiyor. Özellikle de icranın başında olan Başbakan, Bakanlar, Müsteşarlar ve Müdürler ellerindeki işlere ayırdıkları vakit kadar, memurların vatandaşlara olan davranışlarının düzeltilmesine ve bürokrasinin azaltılmasına da vakit ayırmalı ve  uygulanabilir çözümler üretmelidirler.

 

Aşağıda, yorumu gönderen kişinin adını ve çalıştığı yeri gizlediğim, ilgili memurların iş bilmezliği, ilgisizliği ile ihmalkarlıklarının yer aldığı basit ve üzücü ama bürokrasideki bozulmanın ne kadar büyük bir düzeyde olduğunu gözler önüne seren bir örnek yer almakta.

"Ata bey KKTC ile ilgili yazınızı okudum.çok güzel analiz etmişsiniz. Ben kktc de .... görevlisiyim. Vergi dairesine stopaj vergisi için gittiğimde kira kontratının bir fotokopisinin olması gerektiğini ancak fotokopi makinelerin olmadığını dışarıdan bir yerden çekip gelmemi söylediler. Memur klimanın altında oturuyor. 40 derece sıcakta Lefke sokaklarında fotokopi makinesi aradım. Kira sözleşmesine fotokopiyi çektim ancak ....'de kimlik kartımın fotokopisinin de olması gerektiğini söylediler tekrar fotokopi için göndermek isteyince o zaman çılgına döndüm. Buranın sorunları anlatmakla bitmez efendim."

 

Kendisinin yapması gerekenleri vatandaşa yaptıran tembel, verimsiz ve umursuz bir memurun, vatandaşımıza neler çektirdiğinin çirkin bir örneği. İstenen evrakları tek tek söylemesi ise iş bilmezliği ile sorumsuzluğunu ortaya koymakta. Zaten ikamet izni talep eden çalışandan kira kontratının istenmesi kendi başına büyük bir yanlışlık. Maliye Bakanlığı kaçak verginin peşine düşmek istiyorsa, kendi memuru ile bunu yapmalı. Memuru klimanın altında oturup, vatandaşı sokaklarda koşturtacağına, memurunun sokaklara çıkıp her evin envanterini tek tek kendisinin yapması gerekmektedir... 

 

Fransa'da neredeyse bir buçuk asır önce kurulmuş olan "Bürokrasi Mektebi" benzeri bir kurumun bizde de acil olarak kurulması gerekmektedir. Önce devletin mevcut personeli bu okulda eğitilmeli, başarılı olamayanların da işine son verilmelidir. Mevcut memurlar eğitildikten sonra devlete alınacak veya da istihdam edilecek yeni personelin "Kamu Hizmeti Sınavı"na girebilmesi için önce bu okuldan mezuniyeti talep edilmelidir.    

 

Artık işini tam yapmayan, işine geç giden, erken işten ayrılan, hastalık ve mazeret izinlerini suiistimal edip yılda neredeyse 100 gün ödenekli tatil yapan memura hem ağır ceza verilmeli, hem de artık bu mazeret, hastalık ve yıllık izinlerin toplamını yıllık 30 güne indirmek gerekmektedir.  

 

Vatandaşımız niçin bu denli az çalışan, bir yıl içinde hafta sonları ve resmi tatillerin toplamı olan 115 güne ilaveten mazeret, hastalık ve yıllık izin adı altında ortalama 100 gün daha tatil yapan bir kitleyi sırtında taşıdığını, aylık maaşını, sağlık ve emeklilik primi ile emekli ikramiyesi primini ödediğini gerçekten merak etmekte ve bu düzene isyan etmektedir.... (Devam edecek)

 

Prof. Dr. Ata ATUN

ata.atun@politikadergisi.com  

Devam Eden İçerik: 
KKTC'nin Bıktıran Bürokrasisi (5)

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.