Kilisenin Gücü

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Kıbrıs’ta, 431 yılında kurulan Rum Ortodoks Kilisesi, tarihe entrikacı olarak geçmiş ataları Bizanslıların yolunda yürümeye devam ediyor. Belli ki hiç akıllanmamış.

Yıllardır Kilisenin Kıbrıs’ın tümünü Rum idaresi altına sokmak ve Helen yapmak konusunda çevirmediği dolap, hazırlamadığı tuzak ve oynamadığı oyun adeta kalmadı.

 

İster sade bir vatandaş olsun, isterse de siyasi, hiçbir Kıbrıslı Rum’un Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesinin söylediklerinin dışına çıkabilmesi, manevi dünya beklentilerinden dolayı olanaksızdır.

 

Başpiskopos’un elinde hala daha “Seni, dini tören yapmadan gömeriz.” silahı bulunmaktadır. İnançlarına göre dini tören yapılmadan gömülen bir kişi artık Hıristiyan değildir ve Allah’ın huzurunda da Hıristiyan olarak çıkamaz. 

Her Ortodoks Rum’un gönlünde “İyi Bir Hıristiyan” olarak gömülmek vardır ve dini törensiz gömülecek olan bir kişinin de aklında, bırakın “Kötü bir Hıristiyan” olarak gömülmeyi ki buna da razıdır, Hıristiyanlıktan atılmış bir kişi olarak öbür dünyaya gideceği ve cennete giremeyeceği korkusu, yaşamı boyunca kilisenin istekleri dışına çıkmamaya kendisini zorlar, adeta mecbur eder.

Bu nedenle de kim olduğuna ve makamına bakılmaksızın hiçbir Kıbrıslı Rum, Kilisenin istekleri ve görüşleri dışına çıkamaz. Çıkarsa manevi dünyada başına ne geleceği, daha vaftiz olduğu birkaç günlük yaşından, ölene dek kendisine binlerce kez kilisede söylenir ve “Kiliseye kayıtsız koşulsuz itaat etmesi” yönünde de beyni iyice yıkanır.

 

Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesinin başı Başpiskopos II. Hrisostomos’un “AB’ye girmek için AB’yi kandırdık” sözleri tam bir siyasi deprem yarattı Güney Kıbrıs’ta.

Aslında AB’yi kandıran ve Verhaugen’e AB’ye girebilmek için yalan vaatlerde bulunan bir evvelki Rum Cumhurbaşkanı Tassos Papadopulos’tu. 

İşin garibi de, Tassos Papadopulos, bir evvelki Başpiskopos I. Hrisostomos’un baryası ve neredeyse de manevi evladıydı. Yedikleri içtikleri ayrı gitmezdi.

2003 ve 2004 yıllarında Tassos Papadopulos AB ile oyun oynarken ve yalan vaatlerde bulunurken yardakçısı ve destekçisi I. Hrisostomos’tu.

“Şıracının tasdikçisi bozacısıdır” atasözümüze uygun olarak, devamlı olarak her konuda birbirlerine destek verirlerdi. Herhalde şimdi aynı dayanışmayı öbür dünyada da devam ettiriyorlardır.

1974 öncesi Başpiskoposların en önemli misyonu Kıbrıs adasını Yunanistan’a ilhak etmek yani ENOSİS’i gerçekleştirmekti. Bunun için de Başpiskopos Makarios’un talimatı ile silahlanmışlar ve silah zoru ile Türkleri adadan kovarak adaya hakim olmayı ve Yunanistan’a ilhak etmeyi hedeflemişlerdi.

20 Temmuz 1974 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin kararı ile Türk Silahlı Kuvvetleri adada Rumlar tarafından gerçekleştirilen Yunanistan’a ilhak amaçlı darbeye müdahale etmiş ve bu oyunu bir daha ebediyen gerçekleşmemek üzere bozmuştu.

1974 sonrasında Başpiskoposluk, hedefini değiştirmeden taktiğini değiştirmiş ve Türklerin yönetimi altında olan KKTC topraklarını silah zoru ile alamayacağını bildiğinden, AB destekli politik düzenbazlıklarla, dini kullanarak KKTC topraklarına hakim olmanın girişimlerini başlatmıştı.

Bu girişimleri de hala daha devam ediyor.

Kıbrıs Rum tarafında 15 ile 26 Nisan tarihleri arasında rast gele seçilmiş 1006 yetişkin ile yapılan anket sonucunda, Rum kamuoyunun gözünde Ortodoks Kilisesi’nin Siyasilerden daha güvenilir olduğu sonucu çıkması hiçte tesadüf değil.

 Rumların Ortodoks Kilisesine olan güvenleri tam. Daha doğrusu “İyi Bir Hıristiyan” olarak gömülmek temelli dini korkuya dayalı güvenleri tam.

Rum siyasilerin güttükleri politika ile Kıbrıs adasının yarısını Türklere kaptırıldığı suçlamasını yapan Başpiskopos Hrisostomos’un bu sözleri boşuna değil.

22 Mayıs seçimlerinde Hrisostomos, açıkça ve alenen seçimlere müdahale etmek ve sağcı EURO.KO, DIKO ve Milliyetçi Sosyalist EDEK’i desteklemek yerine, üstü örtülü olarak iktidardaki AKEL’e oy kaybettirmeyi hedefliyor. Bunu başaracak da.

22 Mayıs seçiminden sonra Rum tarafında, Meclisteki en güçlü bloku AKEL kuramayacak anlaşılan. İktidar tatlıdır ama Kilisenin bedduası da hiç yenmez.

 

 

Prof. Dr. Ata ATUN

ata.atun@politikadergisi.com 

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.