Kıbrıs- Siyasal Güç ve Günün Savaşına Etkisi!

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Fevzi Moray

Değerli silah arkadaşım Kıbrıs Gazisi  Atilla Çilingir’in hastalığımın nekahet dönemine rastlayan “Kıbrıs Konusu, Pratik Çözüme Kilitlendi!” başlıklı yazısını ve düşüncelerimi bu gün sizlerle paylaşmak istedim.. Öyle sanıyorum ki siz sevgili dostlarımın da ilgisini çekecektir.

 
Sayın Çilingir , dünyanın önemsediği ve ülkemizin de  çok dikkatle değerlendirilmesi    gereken bir konuyu bizlerle paylaşmıştır. Unuttuklarımızı hatırlatan , bizleri gerçeklerle buluşturan bu girişiminden dolayı Sayın Atilla Çilingir’e  teşekkür ediyorum.

 
Değerli dostlar, masa başında savaş kazanabilmek için  Vatan uğrunda gözünü kırpmadan canını veren Şehit ve Gazi  mertebesine ulaşanların onur ve guruyla oynamamak gerekir. Bu hasletlerimizi canlı tuttuğumuzda , tarihsel, teknolojik , sosyal/kültürel ve   askeri gücümüzle aynı hedefe kilitlendiğimizde  karşımızda hiç bir gücün duramayacağını   belirtmek isterim.
Günümüze bir göz atacak olursak, yaşlı ve kirlenmiş bu evrende ‘dürüst siyaset’ yapan  lider bulmak oldukça zordur.  Dürüst siyaset dedim de aklıma geldi. “Aklından geçeni ağzıyla ifade edenler” bu statüye giriyorlar. Örnek vermek gerekirse  Fransa devlet başkanı Sarkozi , Alman Başbakanı Merkel gösterilebilir.
 Açıkça “Türkiye AB ‘ne giremez” diyebilmektedirler.
Bu düşünceden hareketle,  dünyanın Türkiye’yi nasıl görmek istediğini ortaya koyan Sayın Yılmaz ÖZDİL ’in tespiti de düşünmeye değerdir.  Sayın Yılmaz Özdil , 19 Ocak 2011 Tarihinde Hürriyet Gazetesinde ‘Tunus’ başlıklı yazısında  bakın! Türkiye’nin içler acısı konumunu nasıl dile getiriyor. “Türkiye, Washington'dan izin almadan işemeye bile gidemez diyorum, inanmıyorsunuz bana.”
 İç burkan gerçek karşısında boynunuzun  büküldüğünü , gücünüzün tükendiğini görür gibiyim.
 Harp Sanatını bizlere hakkıyla öğreten kıymetli komutanlarımız ; “düşman hakkında yeterli bilgi edinilmeden verilecek kararlardan başarı beklemek abesle iştigal etmektir” derdi.
Hal böyle olunca değerli Atilla Çilingir’in uyarıcı makalesini çok iyi etüt etmemiz gerektiği inancındayım. Konu, hafife alınırsa eğer ana vatan Türkiye’yi ve yavru vatan Kıbrıs’ı karanlık günlerin beklediğini söylemek abartı olmaz..
Şimdi burada  savaşın seyrini değiştiren “Siyasi ve Askeri Gücün” ne kadar önem arz ettiğini belirtmek açısından Kıbrıs Barış Harekatının can alıcı noktasına değinmek yerinde olur..
 Bizler, Kıbrıs Barış Harekatını neden 1960’lı yıllarda yapmadıkta 197o’li yılları bekledik? Tespit o kadar hassastır ki, inanınız yalnız bu cümle üzerine yazılmış çok sayıda kitap vardır.
Gözden kaçırılan başarının içinde  akılcı uygulanan stratejik  kurallar yatmaktadır. Harekatı yapmadan önce yukarıda arz ettiğim tüm savaş kurallarının değerlendirilmesi yapılmıştır. Düşman her yönüyle masaya yatırılmış, hava harekatını yapabilecek ve havada üstünlük kurabilen  güçlü bir silahlı kuvvetleri teşekkül ettirilmiştir. İyi bir zamanlamayla ve düşmanın aklını durduracak bölge tespitiyle  (çıkarma bölgesi) Barış Harekatının planları harfiyen uygulanmış ve sonrasında tüm dünyaya örnek olacak üstün bir başarı sağlanmıştır.
NOT:( Türk ve Yunan hava kuvvetlerinin o zamanki mukayesesi son derece ilgi çeker)
Ama üzücüdür ki; Kıbrıs Barış Harekatı askeri açıdan (Askeri Güç) başarıyla sonuçlanmasına rağmen hala mevcut sorunlar, ‘Siyasi İstikrarsızlıklar’ nedeniyle   büyüyerek içinden çıkılmayacak hale gelip dayanmıştır.
Sonuç nedir derseniz, Siyasi Gücü ipotek altına alınan bir ulusun  diplomatik yaklaşımlarında başarı aramak imkansızdır. Çünkü, verdiği haklı ve başarılı  sıcak savaş,   şuursuzca yapılan sokak kavgalarına dönüşür ki , masa başında kaybetmek kaçınılmaz olur.
Bizi uçuracağı hayal edilen  “Siyasi kanadımızın”  dış güçlerin güdümünde olması , istediklerinde kırılması ‘sıcak savaşta’ kazanılanların  ‘masa başında’ kaybedilmesine neden oluyor. En üzüntü verici olanı  ise, başta da söylediğim gibi, sıcak savaşta harikalar yaratan şehit ve gazilerimizin  bu tip masa başı entrikalarla gururlarının , onurlarının incinmesidir.
Türk insanı olarak bir türlü bu yüz yılın savaşına (Psikolojik/Asimetrik Savaş) adapte olamadık maalesef.
 Daha doğrusu oldurtmuyorlar. (.....) Masa başı savaşında ( Psikolojik Harp, Bizans entrikası) küresel dev , bir şekilde bizi esir almıştır. Yaptığı tek olumlu ve fakat bilinçli olarak bizlere hissettirilmeyen art niyetli eylemi ise  ‘Görsel Medya’da görüldüğü gibi sırtımızı sıvazlamak ve malı götürmek olmaktadır.
Bu arada son zamanlarda , gazete , dergi ve sitelere gönderilen Gazi ve Şehitlerimizle ilgili yazıların RTÜK tarafından engellendiğine dikkatinizi çekmek isterim. Nereden mi biliyorum? Yazılarımı gönderdiğim sitelerin yöneticilerinden bu konuda uyarıldığımı belirtmeliyim..Açıkça bizleri can evimizden vuruyorlar.
İktidarın şehit olan askerlerin cenazelerine teşrif etmek yerine Millet Vekillerinin  cenazelerine katılmasını da göz önüne alırsak,  önümüzdeki günlerin  aydınlık olacağını söylemek ne derece isabetli olur bilemedim.
Ben; Türkiye’mizde ,Ana ve Yavru Vatanda Şehit düşen ve Gazilik mertebesine ulaşanların  yıpratılmasına , izzetinefsinin kırılmasına imkan vermeyecek bir iktidar olduğuna inanmak istiyorum. Zira bizlere yaşatılanlar karşısında her Türk vatandaşı gibi içim acıyor.
Biliyorum ki Allah doğru olanın yanında olacaktır. Ben ümidimi hiç bir zaman yitirmedim ve başarılı sıcak temasımızı masa başında da göstereceğimize ve hakkımız olan başarıyı yakalayacağımıza   adım gibi inanıyorum.
En derin sevgi ve saygılarımla..
 
Fevzi MORAY
iletisim@politikadergisi.com

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.