Kemalizmin Politik İktisadı - I

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Modern çağın pek çok ideoloji ve kavramı gibi, Kemalizm de şiarını ve düsturunu, kendisinden bir önceki teorilerden almış, karma bir şekilde içselleştirmiştir. Özellikle 1930’lardan sonra etatizmin yürürlüğe konulmasıyla birlikte, devlet öncülüğünde bir kalkınma hareketi yaşandığı göze çarpmaktadır.

Bizim ilk beş yıllık kalkınma planımız, Sovyetler Birliği’nden alıntıdır. Fakat bu plan sadece başlangıç aşaması için böyledir. Pragmatist bir alıntıdır, zira 1929 büyük buhranından yara almadan, bilakis daha da büyüyerek çıkan ülke Sovyetler Birliği’dir.
Sanayileşme, iç piyasa ve üretim ilişkilerinde SSCB’ye bir yakınlaşma olduğunu gördük. Peki, uluslar arası ekonomi hususunda Türkiye rotasını hangi ülkeye, hangi teoriye çevirmişti?
Bu sualin cevabı pek açıktır: Almanya ve Friedrich List. O halde Kemalist ideolojinin yapıtaşlarından birisi olan ekonomik bağımsızlığı anlamak için, List’in teorilerinin etraflıca bilinmesi elzemdir. Bu da yetmez. List’in yaşadığı dönem, kimlerden esinlendiği ve Klasik İktisat’ın hangi teorilerine antitez sunduğunun da tahlilinin yapılması gereklidir. Maalesef üniversitelerimizde bu meselenin uzun yıllardır tehir edildiğini görmekteyiz. Bilhassa 24 Ocak kararları ve 12 Eylül sonrası Türkiye neoliberalizmi içersinde bazı heterodoks iktisatçılar dışında pek de dillendirilmediği acı bir gerçektir.
Bu durum yeni nesil gençlerin de Kemalizmi yanlış tanımalarına, Leninizm gibi Marksizmin dönüştürülmüş bir varyasyonu olduğu kanısına varmalarına yol açmaktadır. Hâlbuki gerçek, sanılandan epeyce farklıdır.

 

KLASİK İKTİSADIN DIŞ TİCARETİ

Öncelikle List’in tepki geliştirdiği liberal klasik iktisadi düşünceye bir göz atalım. Daha doğrusu List’in en çok ilgilendiği, dış ticaret teorisi. Tabi ki dış ticaret teorisi denildiğinde akla gelen ilk isim de, David Ricardo’dur.
Ricardo’nun, Adam Smith’in Mutlak Üstünlük teorisinden devşirip geliştirdiği Mukayeseli Üstünlük teorisi, dönemin hâkim iktisadi düşüncesi olan Klasik Düşünce’nin bir ürünüdür ve Klasik iktisadın, tümden gelimci, soyutlayıcı ve rasyonel ruhunu taşımaktaydı.
Diğer pek çok klasik düşünce gibi, bu da Homoeconomicus’u baz alan, iki ürünün, iki ülkenin vb… kullanıldığı kurgusal bir teoridir. Güvenilirliği bugün sorgulansa da, hala Neoklasik Sentez İktisat içersinde, uluslar arası ekonomi konusunda hemen hemen tüm üniversitelerde okutulmaktadır.
Adam Smith’in Mutlak Üstünlük teorisinin ana fikri şudur. Bir ülkenin bütçe doğrusu ( ya da o dönem için üretim kapasitesi- buradan maksat, bugünkü anlamıyla devlet bütçesi değildir-) boyunca seçmek zorunda olduğu bir üretim oranı vardır. Mesela araba ile şarap örneklerini ele alalım. Bir ülke üretim doğrusu üzerindeki bir noktada, belirli bir miktar araba ve belirli bir miktar şarap üretebilir. Mallar arası üretim oranı pek çok faktöre belli olmakla birlikte, üretebileceği toplam ürün sayısı, bütçe doğrusunun hipotenüsünü oluşturduğu dik üçgenin alanı kadardır.
Buradan hareketle, bir ülke maksimum 1000 araba veya maksimum 20000 şarap üretebilir. Üretim oranları burada 1’e 20’dir. Bu demektir ki, 1 araba üretmek için 20 şaraplık üretimden vazgeçmek gerekir. Diyelim ki 1000 arabaya, 20000 şarap Türkiye’nin kapasitesini oluştursun. (Analitik düzlemin 1. Bölgesinde 1000 y, 20000 de x ekseni olsun.) Bir de Yunanistan’ı katalım işin içerisine. Yunanistan’ın da 500 araba ve 30000 birimlik şarap üretim kapasitesi olsun. Burada Türkiye’nin araba ürününde Yunanistan’a karşı; Yunanistan’ın da şarap ürününde Türkiye’ye karşı Mutlak Üstünlük’ü söz konusudur.
O halde, ülkeler uzmanlaştıkları ürünleri üretirlerse ve karşılığında diğer ürünlerden vazgeçerlerse bu, dünya çapındaki üretimin maksimuma ulaşacağı anlamına gelir. Yani Türkiye 1000 tane araba, Yunanistan da 30000 tane şarap üretirse, burada üretim kapasitesinden maksimum faydalanılmıştır anlamına gelir. Sonra Türkiye şarap ihtiyacını Yunanistan’dan, Yunanistan da araba ihtiyacını Türkiye’den giderir. Böylece, ülkeler daha ucuza mal ettikleri ürünleri üretirler (çünkü azalan marjinal verimi daha fazladır bu ülkelerin söz konusu ürünlerde) karşılığında fırsat maliyeti olarak vazgeçtikleri ürünleri de ithal ederek, faydalarını maksimize etmiş olurlar.
Ancak Ricardo, Smith’in bu teorisindeki eksikliği görmüştü: “ Ya bir ülkenin, ötekisine karşı, 2 üründe de mutlak üstünlüğü söz konusuysa?
O zaman, Ricardo’ya göre gene de ülkeler en fazla uzmanlaştıkları ürünleri üretirlerse, uzmanlaşmadıkları ürünleri ürettikleri duruma göre daha fazla fayda maksimizasyonu sağlayacaklardır.
Mesela ABD’nin bütçe doğrusundaki bir birim kaynaktaki üretim miktarları şunlar olsun; 2000 araba 30000 şarap. Türkiye’nin de 1000 araba ve 20000 şarap. Eğer ABD 1000 araba ve 15000 şarap; Türkiye de 500 araba ve 10000 şarap üretirse, dünyadaki üretim miktarı 1500 araba ve 25000 şarap olacaktır.
Ancak ABD üretimini 2 birim arabaya doğru kaydırır, Türkiye de 2 birim şaraba doğru kaydırırsa, birimsel değişme olarak oranlanınca, ABD 4000 araba karşılığında 15000 şarap; Türkiye de 500 araba karşılığında 40000 şarap üretecektir.
ABD’de 2 birim kaynağın arabaya kaydırılmasının etkisi 4000-2000 = 2000 araba ve 15000-30000= -15000 şarap; Türkiye’de 2 birim şaraba kaydırılması 500-1000= -500 araba; 40000-20000= 20000 şarap olacaktır. Bunları alt alta toplarsak, arabada 2000-500= 1500 birimlik artış; şarapta ise 20000-15000= 5000 birimlik bir artış meydana gelmiştir.
Üretimde ülkelerin uzmanlaştığı malı üretmeleri, dünyadaki üretimi 1500 araba ve 5000 şarap kadar artırmıştır. Ricardo’nun teorisi, kabaca bu tez üzerine kuruludur.
İşte Friedrich List, bu görüşe karşı çıkmaktadır. Bazı klasik kavramları ve klasik metodolojiyi reddederek, yerine kendi kavram ve teorilerini koymuştur. Şu mukayeseyi de iyi yapmak gerekir: Klasik iktisatçılar daha çok matematiği, List ise tarihi kullanmıştır. Metodolojik olarak da farklılık bulunmaktadır. Klasiklerin genel geçer tümden gelimine karşı List (tabi diğer pek çok tarihselci iktisatçı) tarihi ve kültürel etkilerin göreceliğini baz almışlardır.
Peki, Friedrich List’in, tepkisel olarak ortaya koyduğu teoriler nelerdi? Bu konuyu, yazının II. Bölümünde ele alacağız.

asim.us@politikadergisi.com

Devam Eden İçerik: 
Kemalizmin Politik İktisadı - II

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.