Kar Değil Kan Üzerinde Yapılan Bir Olimpiyat: Soçi

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Olimpiyatlar kardeşlik, barış, saygı, dostluk oyunları olarak sunulur, sporcular arasındaki yarışmalarda ırk, din ayrımı ve siyasi ayrımcılık yapılamayacağı ve sporun siyaset dışı olduğu belirtilir. Ancak 2014 Kış Olimpiyatları, dostluk ve barıştan çok, büyük bir acıyı ve ayrımcılığı anımsatıyor. 7-23 Şubat 2014 tarihleri arasında Soçi şehrinde düzenlenen 22. Kış Olimpiyatları'na Rusya ev sahipliği yapıyor. Renkli ve görkemli törenlerle başlatılıp devam ettirilen Kış Olimpiyatları kar üzerinde değil, kan üzerinde yapılıyor.

 

Kimi halklar tarihin ağır yüküyle yaşarlar, 150 yıl önce yaşadıkları sürgün ve çektikleri sıla hasreti de Çerkeslerin kültürleri ve gelenekleri için ödedikleri en ağır bedel.

 

Rusya'yı 7 Mayıs 1682'den ölüm tarihi olan 8 Şubat 1725'e kadar yöneten Çar I. Petro zamanında güçlenen ve Avrupa'dan da aldığı silahlarla kendini askeri olarak geliştiren Rusya'nın önündeki tek engel Kuzey Kafkasya halklarıydı. Rusya bu engelin kaldırılması için savaş yolunu seçti ve 1817'den 1864'e kadar süren, Rus-Çerkes Savaşı olarak da bilinen Kafkas Savaşı yaşandı. Çerkeslerin uzun süre mücadele ederek yurtlarını korudukları bu savaşta, 21 Mayıs 1864 günü son büyük savaş yaşandı ve Çerkeslerin direnişi yıkıldı. Kırım Savaşı Rusya açısından Çerkesya'nın stratejik önemini ortaya koymuştu. Büyük Rus birlikleri Çerkesler ve Şeyh Şamil kuvvetlerinden duydukları korku nedeniyle İngiltere ve Fransa ile savaşmak için Kırım'daki cepheye gönderilemeyince, Karadeniz yoluyla Türk ve Batı dünyasına açık bir kıyı ülkesi olan Çerkesya'nın stratejik önemi ortaya çıktı. Çerkesler Rus hegemonyasında bağımsız bir ada oluşturan, kültürlü bir nüfustu. Fırsat bulduklarında deniz yoluyla Batı'dan yardım alabilecek ve hızla kalkınabilecek bir konuma ve toplumsal yapıya sahiptiler. Adige tarımı ve hayvancılığı çağına göre oldukça ileriydi. Ayrıca Ortodoks koruyuculuğunu üstlenen, yayılmacı ve emperyalist bir politika izleyen Rusya, kendi çıkarları için, Rusya'daki Müslüman nüfusu ve özellikle Batı ülkelerine açık olan, yani Karadeniz kıyısında ya da yakınında yaşayan, Müslüman toplulukları iyice etkisizleştirmek, gerekirse yok etmek istiyordu.  Tüm bu nedenlerle Çerkes direnişi kırıldıktan sonra sürgün başlatıldı ve bu sürgün zamanla bir soykırıma dönüştü.

 

21 Mayıs 1864'ten Haziran ayının ortasına kadar sürgünün büyük bir kısmı tamamlandı. Sürgüne maruz kalan Çerkeslerin geri dönme umutları kalmasın diye yurtlarındaki evlerinin, tarlalarının yakılması, hatta meyve ağaçlarının bile sökülmesi, yürek yakan bir insanlık suçu olarak tarihe kazındı. Zamanla soykırıma dönüşen bu sürgüne, dönemin kabile yapısı içinde, bütün Çerkes kabileleri maruz kaldı. Açlık ve sefalet, salgın hastalıklar ve gemi kazaları nedeniyle tarihçi Kemal Karpat'ın verdiği sayıya göre yaklaşık 1,5 milyon Kuzey Kafkasyalı yolda ya da ilk yerleşim yerlerinde hayatlarını kaybetti.

 

Dönemin koşullarını anlatan bir Trabzon Rus Konsolosluğu raporu ise şöyle: "Türkiye'ye gitmek üzere Batum'a 70 bin Çerkes geldi. Bunlardan vasati olarak günde 7 kişi ölüyor. Trabzon'a çıkarılan 24 bin 700 kişiden ise şimdiye kadar 19 bini öldü. Samsun Limanı'na gelen 110 bin kişi arasından her gün vasati 200 kişi can veriyor."

 

Sürgüne maruz kalan Çerkesler'in gidebileceği tek yer ise dini ortaklıkları olan ve göreneklerini bildikleri Osmanlı İmparatorluğu idi. Deniz yoluyla getirildikleri Osmanlı'da ise Çerkesler; Arnavutluk, Sırbistan, Suriye, Ürdün, Irak gibi savaşların ve çatışmaların yaşandığı bölgelere yerleştirildiler.

 

Çerkesleri fiziksel olarak ortadan kaldırmaya yönelik olan bu harekette Ruslar, Çerkeslere toprakları terk etmeme halinde savaş suçlusu olarak yargılanma tehdidi ile fiziksel olduğu kadar psikolojik olarak da zarar verirken kendi halklarını unuttular. Rusya, Kafkasya'ya zulüm ederken uzun süreli savaş nedeniyle kendi halkına da zulüm etti.

 

Soçi'de bulunan, olimpik köyün inşa edildiği yerin adı olan Kbaada, savaşlarda akan kana ithafen Krasnava Polyana, yani Kızıl Çayır olarak değiştirildi. Çerkeslerin yurtlarından koparıldıkları, 1,5 milyon insanın hayatını kaybettiği Çerkes Sürgünü'nün 150. yılında, kazıldıkça hala toplu mezarlar çıkan ve sürgünün merkezi olan bir yerde şimdi barış ve dostluk simgesi olan olimpiyatların yapılması sadece Çerkeslerin değil tüm bireylerin tepkisini göstermesi gereken bir konu. Bu büyük hassasiyetin çiğnenmesinin yanı sıra, Rusya'nın 'temiz bir imaj' yaratmak için 2.000 sokak hayvanını katletmesi ve UNESCO Dünya Koruma Mirası listesinde yer alan Kızıl Çayır'da milli park ve ormanların tahrip edilerek ekosistemin bozulması büyük bir çevre felaketi yaratıyor.

 

Rusya'nın bu sürgün ile ilgili yaptığı tek açıklama ise, 1991-1999 yılları arasında Rusya Devlet Başkanlığı görevinde bulunan Boris Yeltsin'in '19. yüzyılda Çerkesleri yok etmeye yönelik politikalar uygulandığını ve bunun yanlış olduğunu' söyleyerek resmi bir özür olmasa da en azından yapılanların kabul edilmesi adına bir adım atması. Yaşananlar tam olarak bir ulusun yok edilme operasyonu. Ancak bütün dünya hala Çerkeslerin yaşadıklarına sessiz kalıyor. Konu hakkındaki kaynaklar sınırlı, yaşanan acıların ise tarifi yok.

 

Soçi Kış Olimpiyatları'na karşı çıkmak için Çerkes olmanıza gerek yok, vicdanlı bir insan olmanız yeterli.

 

 

Melisa TEKELİ       

melisa.tekeli@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.