ISID, Türkiye ve Düşündürdükleri

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Başka bir ülkeye müdahale yapmak isterseniz eğer, ilk olarak kendi ülkenizin vatandaşlarını bu müdahalenin gerekli olduğuna; daha sonra diğer ülkeleri bu müdahalenin gerekli olduğuna inandırmanız gereklidir.

Bunun örneklerini İkinci Dünya Savaşı’nın başlangıcından beri görmekteyiz. Hitler’in Polonya sınırında ki Polonya telsiz istasyonuna Alman askerleriyle baskın yapıp, aynı Alman askerlerine Almanya üzerine ateş açtırmasıyla başlamıştı İkinci Dünya Savaşı… Güya Polonya ilk olarak Almanya’ya ateş etmişti vs… Daha sonra ABD’nin Irak’ı işgal etmek için uydurduğu kimyasal silah yalanını hatırlayalım…

Peki Türkiye Cumhuriyeti ne yapıyor komşu ülkelere saldırabilmek için?

Bunu Mart ayında Süleyman Şah Türbesini korumanın tartışıldığı ve bir istihbarat skandalına dönen, deşifre olunan planlardan öğrenebiliyoruz. Ne diyordu mealen MİT başkanı Suriye'ye girmek için sebep olması gerektiği söyleyen komutana  o konuşmada; “ O iş kolay, oradan iki füze attırabilirim bizim topraklara…”

Ses kaydı internete düşünce plan deşifre oldu ve maalesef! giremedik Suriye’ye…

Şimdi Musul Konsolosluğunda ki vatandaşlarımızın rehin alınması konusuna temkinli yaklaşıyorum. ISID militanlarının kararlı ilerleyişi farkedilmesine rağmen, neden Konsolosluk boşaltılmadı?

Bunun iki cevabı olabilir;

  1. Türkiye tarafından desteklendiği iddia edilen ISID’ın Türk kurumlarına dokunmayacağı düşünüldü.
  2. Türkiye tarafından desteklendiği iddia edilen ISID’ın, Irak’a müdahale yapmak için bir bahane oluşturması için Türk Konsolosluğuna saldırmasına göz yumuldu.

Yavaş yavaş Dışişleri Bakanlığından; IŞID’ın hasım olmadığına ve konsolosluğa boşaltmama talimatı verdiği sızmaya başladı kamuoyuna. Ancak ben bunun altında daha farklı Başbakan’ın deyimiyle A-B-C planları olduğunu düşünüyorum.

Ortadoğu’da ki örgütlerin, parayı verenin düdüğünü çaldığını anlamayan bir Dışişleri Bakanlığı’ndan bu davranışı bekliyordum zaten.

Bu satırları yazmaya başladığımdan beri neredeyse rehine krizi on günü aştı ve on gündür özellikle Bülent Arınç “sonuca çok yaklaştık” demeçleri veriyor. Davutoğlu ise rutin demecini veriyor; “Kimse Türkiye’nin gücünü sınamaya kalkmasın…” Başbakan; “Sakın ABD veya bir başka örgüt IŞID’a müdahalede bulunmasın, rehine durumunda ki vatandaşlarımızın canlarını tehlikeye atmasın” diyor.

Başbakan’ın son demeçleri benim komplo teorisi kurmama sebep oluyor tabii ki;

Yoksa, Türkiye’nin desteklediği iddia edilen IŞID için ABD’nin veya bir başka ülkenin müdahale etmemesi için rehineler sigorta görevi mi görüyor? Neredeyse on gündür daha bir sonuç alınmaması IŞID’ın önünü açmak için mi?

 

Ümit MİNEL

umit.minel@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.