İmralı’da Çözüm Arayışları Devleti Nereye Götürür

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

 

 

Kendi şartlarında yaşasaydı bu lüks hayatı bulamayacaktı. Her gün doktor kontrolü, özenle seçilen yemekleri ve sağlanan olanakları ile Abdullah Öcalan hayatından memnun. Kitap basıyor, haber uçuruyor ve ültimatomları ile Güneydoğu’da oluşturulan sorunlara yön veriyor.

Abdullah Öcalan’ın ayrıcalığı nedir, neden özenle beslenip büyütülür, anlayamıyorum? Binlerce ocak söndürmüş, yürekleri yakmış, yıllardır kanayan yaramızın nedeni, bunca acıları yaşatan terörün başı değil mi?

Kenya’da yakalandığından bu yana “AB” uyum yasaları sayesinde idam edilmediğinden ömür boyu “sefaya” çarptırılmıştı.

Öcalan’ın bir günü bunun ispatı;

Her akşam 22:00 yatıp, Sabah 06:30 kalkıyor, kahvaltısını yapıyor iki saat sporunu yapıyor, gazete kitap okuyor. Pratisyen doktor kontrolünden geçiyor, 15 günde bir kardiyolog, psikolog ve dâhiliye uzmanlarından oluşan heyetin kontrolünden geçiyor.

Pamuklara sarıp besleyeceğiz neredeyse…

Yıllarca emek verip dirsek çürüten memur,

Sabahlara kadar çalışan işçiler,

Yeraltından kömür çıkaracak diye tehlikeye atılan işçiler,

Eskiden SSK, şimdiki adı ile SGK kuyruğunda bekleyenler,

Saymakla bitmez… Çile çeken, emeklerinin karşılığını alamayıp, bir lokma ekmeğe muhtaç bırakılan insanlarımız, bırakın spor yapmayı, doktor kontrolünü, ancak sırada bekleyerek havasını koklayarak bulabiliyor.

Ama binlerce şehidimizin katili Öcalan, “AB” uyum kriterleri için el üstünde tutuluyor. AB denilen birlik kapısındaki kulübeye bekçi olarak bağlar ancak ülkemizi. Eh bundan da gurur duyulacak değil ya…

Bugünlerde İmralı’da hummalı bir hareketliliğin olmasının nedeni; Öcalan’ın Ağustos ayında açıklayacağı plan…

Tarihi fırsat, tarihi fırsat  diye yaygara koparılan plana bir göz atalım..

  • Kürt sorunu çözmek,
  • Türkiye sınırları dışında kalan Kürtler ile de iletişim halinde olmak,
  • Ve genel af talebinde bulunmak….

Öcalan’a karşı ne bir önyargı içindeyim ne de, bir ilişki kurulup muhatap alınmasından yanayım.

“Çete başı”, “elebaşı”, “bebek katili” dedik yıllarca bu gerçeği ne Öcalan’ın yığınla kitap okuması, ne de Avukatlarının yaklaşımı değiştirebilir.

Gerçek olan şu ki Öcalan’ın ülkemize, milletimize verdiği zararın hiçbir hafifletici veya telafi edici yanı yok…

Eğer bir değişim olabilirse, yıllardır süren Doğu ve Güneydoğu bölgemizin esareti bitirilsin. Kaybolan yıllarımız, evlatlarımız geri verilsin. Talebim saçma ise, Abdullah Öcalan’ı muhatap alarak neden başından oturup konuşmadık, gerçekçi bir ilişkiye girmedik diye hayıflanmasın kimse.

Öcalan’da Erkegenekoncu diyenler oldu. Bu cidden susturmak için içeri tıkılmış aydınlarımıza hakaretti.

15 Ağustos’ta Kürt sorunu için olumlu adım atarak yol haritası çizen ve bunu açıklayacak olan Öcalan’a sempati duymaya başlayanlar, “30 yılımız zehir oldu, gel karşılıklı oturup konuşalım” niyetini taşıyanlar neyin peşinde merak ediyorum doğrusu.

Doğuda bir annenin evladı dağlara çıkarken, bir evladı çakı gibi asker oluyor. Öyle 21 gün “yan gelip yatmıyor”, uzun dönemde vatan borcunu ödüyor.  Bir gün dağa çıkan kardeşini vurma ihtimali olsa da vatani görevini gururla yapıyor.

O ananın evladını elinden terör, terörün yarattığı baskı ve sindirme politikası aldı. Eğimden mahrum bırakıldı bölge. Öğretmenlerimiz şehit edildi. Kardeş kardeşe düşman edildi. “Türk’lere Kürtler ayaklanıyor, Kürt’lere de Türkler sizi istemiyor” diye nifak tohumları bir bir serpiştirildi yıllardır.

Kürt sorununu yaratanlar orada yaşayan halk değil maşa görevini yürüten, Terör ile baş aktör Abdullah Öcalan’ın nezdinde emperyalist güçlerdir.

Ana evine dön yasası ile ne kazandı ülkemiz, koskoca bir hiç… Onlar silahı bugün bıraktık diyip ertesi gün haince sırtımızdan bıçaklamadı mı?.

Hadi ama…

Dağdan inenler ne yapacak?

İş mi istihdam edilecek? Daha binlerce işten çıkarılmış gençlere çözüm bulunamamışken, nasıl olacak bu?

Bir yanda Barzani, bir yandan Öcalan baskısı ile teröre yataklık edenleri ve başını muhatap alarak, ne sorunlar çözülür ne de yarar sağlar.

Çözümü İmralı’da aramak yerine, Türkiye Cumhuriyeti’nin devletine, milletine ters düşen yaptırımlardan kaçınılmalı.

Tabi önce,

Akıl tutulmasından acilen kurtulmak gerekiyor.

 

Nuran.talay@politikadergisi.com

 

Yorumlar

ACİZLİK..!

Nuran TALAY'ın yazısına harfiyen katılıyorum.Aciz ve Devletin verdiği ceza ile tecrit edilen bir kişiyi muhatap alan,diğer ülkeler böyle istiyor diye özel muamele gösteren yönetimler ACİZDİR..!70 milyona ihanet eden,vatanına düşman olan bir kişiyi beslemek öncelikle şehitlere,yakınlarına ve TÜRK milletine hakarettir.Ama bu değeri anlamayanlara neyi izah edebilirsiniz ki?!

Tavla arkadaşı, okey dördüncüsü, kanka

Terör olmasaydı abim bugün yaşıyor olacaktı. Vatan borcu için terminalde uğurladığımızda anne baba kardeşim sizi seviyorum,gururla gidiyorum dedi. Hain teröre beş ay sonra kurban oldu. özgürlük için savaşıyormus pkk. benim abimin yaşama özgürlüğünü, abiye sahip olma özgürlüğümü neden aldılar. şimdilerde o katil apoyu insan yerine koyup konuşmak isteyenleri duyunca miğdem bulanıyor. Ülkemizi bölen, abimizi alan bu hainleri besleyen zihniyeti kabul edemiyorum.

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.