İlginç Çelişkiler

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

   Hepimizin başından ilginç olaylar geçiyor biliyorum; fakat bazen öyle ilginçlikler yaşıyoruz ki bunları göremeyebiliyoruz. Belki de gördüğümüz halde görmek istemiyoruz.

   Bu yazıdaki amacım politik alanın faaliyetlerinin topluma yaşattığı ilginçlikleri göstermek.

   Mesela Sayın Başbakanımız “Ben çevrecilerin daniskasıyım” diyor; ama yanan ormanlarla ilgili “ormanlar yanmış olabilir, iyi yönünden bakın, ne güzel burada hiç kene kalmadı” diyen bürokratına sen nasıl çevrecisin diyemiyor. Çevre bilincinden yoksun bu bürokratını görevden alamıyor.

   Nükleer Santral için neden harıl harıl çalışıyor.

   Değerli büyüğümüz, Milliyet Gazetesi yazarı Sayın Melih AŞIK’ın köşesinde yazdığı habere göre, AKP döneminde Türkiye, Amerika’nın Yale Üniversitesi’nin yaptığı çevre temizliği araştırmalarına göre 150 ülke içinde 72. sıraya gerilemiş durumda. AKP iktidara gelmeden önce Türkiye bu sıralamada 22. sırada bulunuyormuş. Ama ne ilginçtir ki toplumdan herhangi bir ses çıkmıyor.

   Gelelim bir diğer noktaya. Dindar devlet olmanın verdiği hazla vatandaşın büyük bir bölümü alkol satan bakkaliyelerden alışverişi günah sayıyor. Hatta alkol satan bakkaliyeler zabıtalar tarafından dövülür hale geldi; ama ne hikmettir ki geçim sıkıntısına düşen, bu söz konusu halk, ucuz diye içki satan hipermarketlere koşabiliyor.

   Yani önce din devletine gidiyoruz aklını başına al denilen halka, daha sonra geçim sıkıntısını yaslayarak onları çelişkiye düşürmekte bir ilginçlik değil midir?

   Sanırız öyledir.

   Hatırlarsanız Sayın Başbakan R. Tayyip Erdoğan “yolsuzluk yapanın kellesini keserim” söylemleriyle, bir dönem oldukça güzel hava atıyordu. Hatta belki de bu yüzden çakı taşıyordu. Partisinin milletvekilinin yolsuzluk iddialarına karşı bırakın kelle kesmeyi, bu konuda herhangi bir araştırma yaptırdı mı? Açıklarsa çok seviniriz. En azından ilginç bir çelişki daha ortadan kalkar.

   Birazda Cumhurbaşkanımız yaptığı rektör atamalarından bahsedelim. Hatırlayacaksınız Eski Cumhurbaşkanımız Sayın Ahmet Necdet SEZER yaptığı rektör atamaları sonrası demokratik olmamakla eleştiriliyordu. Hem de yoğun bir şekilde.

   Yine hatırlayacaksınız Sayın Gül, yapmış olduğu rektör atamalarında en yüksek oy alan rektörler adaylarının önüne gelmesine ses çıkarmamış, önüne gelenler içinde en yüksek oyu alan birçok rektör adayını atamamıştı.

   Sayın SEZER’i eleştirenlerin hiçbirinin sesi çıkmadı. Her ne kadar siyasi bir çelişki gibi gözüktüğü için mazur görülebilecekse de eğer amaç demokrasi aşkıysa bu sefer mazur görmenin ortadan kalktığı utulmamalı. Bu sebeple ben bu durumu ilginç bir çelişki olarak niteliyorum.

   17 Ağustos Depremi’nin üzerinden yıllar geçti. Şimdi de uzmanlar daha büyük bir depremi İstanbul için ihtimallendiriyorlar. Kimin umurunda. Hangi politikacı bu durumu düşünüyor?

   Depremi en çok medya organları değerlendiriyor. “Flaş İstanbul’da deprem olacak mı?” diye diye tüm reytingleri onlar alıyor.

   İktidarlar ise bu işten gelecek reytingi (oy diye de okuyabilirsiniz) hiç düşünmüyorlar. Olası bir deprem sonrası yaşanacak bir felaketin onlara ne kadar reyting kaybettireceklerinden haberleri yok.

   Şu an sadece koltuklarını düşünüyorlar; ama bu kadar koltuk sevdalısı olup da olası bir felakette koltuklarını kaybedeceklerini bilmelerine rağmen yine de önlem almıyorlar. Bu ne yaman bir çelişkidir böyle!

   Türkiye’de yapılan güvenilirlik anketlerinde Cumhurbaşkanlığı makamına duyulan güvende belirgin bir düşüş göze çarpıyor; fakat AKP’nin yapılan seçmen analizinde oylarını hala eski seviyelerine yakın bir yerde tuttuğunu görüyoruz.

   Cumhurbaşkanı adayı olarak Recep Tayyip ERDOĞAN, “adayımız Abdullah GÜL kardeşimizdir” demişti, hatırlanacak olursa. İlginç olan adayın kazandığı makama güven azalırken, adayı gösteren kurumun oyları aynı seviyelerde dolaşıyor.

   Başka ilginçliklerde yok değil. Mesela burslu okuyan siyasilerin çocukları iş adamı oluyor, gemicikler alıyor. Burssuz okuyan fakir kesim şu an işsiz dolaşıyor. Bu da ilginç bir çelişki.

   Daha neler var da, söyleyemeye yer yok.

   8. sayımızda görüşmek dileğiyle…

 

 

gokhan.dag@politikadergisi.com

Telefon: 0555 557 0000

 

 

Bu yazı; Politika Dergisi, Sayı 7’de yer almıştır. Tüm fazladan özellikleri ile orijinal sayıyı indirmenizi öneririz. Sayı 7’yi indirmek için buraya tıklayınız. 

 

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.