İleri Demokrasi Dedikleri Faşizm ABD'nin Ön Bahçesi

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Çağdaş kelimesi lügatlerinde yok. Sevmiyorlar o kelimeyi… Sevenleri de sevmiyorlar. Çağdaşlık Atatürk’ü hatırlattığı için, kafadan karşılar o zihniyete...  Toplumu birlik beraberlik içinde hareket etmeye yönlendirdiği içi ulus kelimesini de sevmiyorlar. Ulus bilincinin, çağdaşlığın altını çizen ve bunu topluma benimsetmeye, kabul ettirmeye çalışan herkesi tek tek ayıklıyorlar. Topluma zarar veren kuş gribini ortadan kaldırmak için nasıl ki, bütün kanatlı hayvanları itlaf ettilerse, aynı şekilde çağdaşlığı, demokrasiyi, özgürlüğü topluma dayatmaya çalışan tüm insanları ve kurumları itlaf yoluna gidiyorlar. Böylelikle sorunun kökünden halledileceğine inanıyorlar. Oysaki faşizm insanın hareket alanını kısıtlayıp, özgürlükçü ve muhalif olmayı engellediğinden toplumun anarşist ruhunu ayaklandırmaya başlar. Bu da, halkı isyana götüren yoldur.

 
Buradaki gerçek niyet nedir? Toplumu korkutup, sindirmek mi, yoksa halkı isyana teşvik etmek mi?
 
İnsanları dindar yapma yolunda kullandıkları taktik korkutmaktır. Dinin güzelliklerinden ziyade, cezalarından bahsedilerek, korku yoluyla Allah yolunda yaşayıp, ibadet etme kültüründen gelen bu faşist zihniyet, aynı taktiği siyasette de kullanarak, kayıtsız şartsız kendilerine biat edilmesini emrediyorlar. Tabi bu durum en fazla ABD’nin işine geliyor. Çünkü biliyorlar ki, toplum üzerinde bu kadar baskı kuruldu mu, toplum isyan eder ve karşı çıkar. Çıkacak kaostan yararlanacak olan AB-ABD’dir her zaman olduğu gibi.. Bu yüzden seslerini çıkarmayıp, bekliyorlar. Çıkacak olan isyan sonunda dengeleri istedikleri gibi kurgulayacaklar.
 
WikiLeaks olayı patladığında söylediğim şey, Ortadoğu’da kaynayan cadı kazanının altına ateşi alevlendirmek için odunları yerleştirdiler. Şimdi kazan daha şiddetli fokurdayarak kaynayacak. Nitekim de öyle oldu. Ortadoğu’ya demokrasi getirme çalışmaları tam gaz devam ediyor. Demokrasiden sorumlu devlet adamı Tayyip’i de kazanın başına oturtmuşlar, taşırmadan kaynatmasını söylüyorlar. Çünkü Tayyip, Atatürk’ün yerine oturtulmaya çalışılan bir rol model olduğu için, bölgede sözü geçen lider yapılmaya çalışılıyor. Yine örnek ülke Türkiye gösteriliyor.
 
Örnek olarak gösterilen model nedir?
 
Cumhuriyet rejimi midir? Hayır. AKP’nin Osmanlıya ecdat deyip, sahip çıkmasında ve topluma yeniden benimsetmeye çalışmasının altında yatan sebep, Cumhuriyeti yıkıp, yeniden emperyalist bir sisteme geçip, Osmanlı gibi Ortadoğu’ya hâkim  olup, yönetme hayalleridir. Türk devletinin gücünü kontrol altında tutmak isteyen küresel güçler bu hayali desteklemektedirler ve Tayyip’i bölge lideri olarak öne sürmektedirler. Çünkü Tayyip, elde edeceği bu saltanat için, emperyalistlerin sözünden dışarı çıkmayıp, kendisinden istenileni harfi harfine yerine getirmektedir. Hal böyle olunca, ABD’nin sözünden dışarı çıkamayan Arap ülkelerin liderleri Ortadoğu lideri yapılmaya çalışılan Tayyip’i destekleyip, Tayyip’in kurgulamaya çalıştığı sömürgeci federal polis devletini şablon olarak benimsemeye çalışıyorlar.
 
AB-ABD bu hayali niye destekliyor?
 
Rusya-İran-Çin ve Hindistan geçtiğimiz günlerde milyar dolarlık bir yatırımı kapsayan ortak savunma paktına imza atarak, bu devletler ittifak kurduklarını alenen ortaya koydular. Bölgede Türkiye’nin doğu ve güneydoğusunu, İran ve ırak topraklarını da içine alarak kurgulanmaya çalışılan büyük İsrail devletine karşı ve dolayısıyla AB-ABD için büyük tehdit oluşturuyor. Buna karşılık bölgenin 3. Büyük gücü olan Türkiye’nin Rus gurubuna katılma ihtimali AB-ABD’nin Ortadoğu projesini tamamen ortadan kaldırıyor. Bu sebeple AK partiye verilen görev, Cumhuriyet rejimine son verip, kurulmak istenilen Büyük İsrail devletine toprak verip, Arapları bir çatı altında toplayarak, bölgede Rus grubuna karşı güçlü bir ittifak grubu oluşturmaktır. Kürtleri, Yahudileri, Arapları, Ermenileri ve Türkleri aynı grup içinde toplamaya çalışan AB-ABD yakın bir tarihte yeniden patlak verecek olan paylaşım savaşında kendisine bir ön bahçe hazırlamaktadır. Bunun için de bu grup içinde en fazla Türkiye’nin gücüne ihtiyaç duyulmaktadır. Türkiye ABD’nin ön bahçesidir. Bu yüzden projesini hayata geçirebilmek için, oyunu burada kurguluyor.
 
Bu sebeple Cumhuriyeti, Atatürk ilke ve İnkılâplarını, laikliği savunmak, bağımsız yargı, bağımsız eğitim, bağımsız yönetim istemek artık anayasal suç haline getirildi. Anayasada yapacakları değişikliklerle de bunu tescilleyecekler.
 
Bütün bu olayları kavrayıp, idrak eden ve bu duruma karşıtı oluşturan büyük bir kitle harekete geçmeden önce son defa seçimleri beklemektedir. Seçimlerden çıkacak sonuç, Türk halkının hareket yönünü tayin edecektir. Seçimlerden AKP tekrar tek başına iktidar çıktığı takdirde, ikinci bir kurtuluş mücadelesinin zorunluluğu kaçınılmaz bir son olarak karşımızda durmaktadır.
 
Böyle bir şey olursa sonuç ne olur?
 
Yönetime baş kaldıran halkın karşısına çıkarılacak polis gücüne karşı, TSK halkın yanında yer alıp, destek sağladığı taktirde bu mücadeleden başarıyla çıkılacağını ümit ediyorum. Eğer TSK hükümetin yanında yer alır, halkın karşısına dikilirse, o zaman Türkiye Cumhuriyeti Devletine veda etmekten başka çare kalmıyor.
 
Saadet TOKSÖZ
saadet.toksoz@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.