Her Sorunun ve Çözümün Ana Kaynağı KADIN

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Bu makalemi yazmak için ilhamı Konda Araştırma Genel Müdürü Bekir Ağırdır’ın tv.de söylediği bir saptama sağladı. Sayın Ağırdır’ın tv.de söylediği saptama mealen şuydu; “Tüm tartışmaların başı veya sonu kadın…”

Gerçekten öyle, hayatın başlangıcı kadın. Ölünce de imam talkımı annenin simini söyleyerek veriyor; “……. olma …….” Siyasiler iktidara kadının başına taktırdıkları başörtüsü ile gelebiliyorlar. Terör sorunu “Analar ağlamasın” üzerinden yine kadın kullanılarak çözülmeye çalışılıyor.

 

Yukarıdaki örneklerde kadın, tüm bu sorunlar için araçtı, fakat şimdi amaç oldu.

Şimdi artık “kadın” başlı başına siyasi malzeme oldu. Kaldı ki kadınların daha başka birçok sorunu olduğu halde…

Aslında kadınların sorunu değil, kürtaj, sezeryan… Bunlar tamamen siyasilerin gündem değiştirmek için yine kadın üzerinden oynadıkları oyun…

Kadın’ın sorunu kürtaj olmak mı?

Hayır…

Kadının sorunu tacize, tecavüze uğramak. Sağlık Bakanı Akdağ, bu sorun için “Tecavüzcülere müebbet hapis verelim, bunu tartışalım” dedi ama bu tamamen “Tecavüze uğrayan kadınlar doğursun, gerekirse devlet bakar” sözüne gelen tepkileri bir nebze olsun azaltmaktan başka bir amacı olmayan açıklamaydı…

Kadınların sorunları sadece tecavüze uğramak mı?

Hayır…

Şimdi size Konda Araştırma Merkezi verilerinden kadınlar konusunda çarpıcı sonuçları paylaşacağım, kadınların sorunları kürtaj olmak mı, yoksa aşağıdakiler mi?

Evli deneklerin

% 6,2’si kendi rızası dışında evlendirildiğini söylemektedir.

 % 54,8’i görücü usulüyle evlendiğini,

yalnızca % 39’u kendisi anlaşarak evlendiğini söylemektedir.

Her üç kadının ikisi evleneceği erkeği kendisi seçememektedir.

 

Bekâr kadınların

% 93,8’i kendi aileleriyle beraber yaşamaktadırlar.

Evli olan kadınların ise

% 90’ı eşi ve çocuklarıyla yaşamakta iken

% 6,6’sı eşinin anne/babasıyla,

% 1,7’si kendi anne/babasıyla,

% 1,7’si başka akrabalarla yaşamaktadırlar.

 

Kadınların % 25,3’ünün “büyükleri istemediği”, %7,5’i de “evlendiği için” eğitime devam edememişlerdir.

 

“Nasıl evlendiniz?” sorusuyla “Eğitime devam edememe nedeni” sorusuna beraberce bakıldığında,

“büyüklerim istemedi” gerekçesiyle eğitime devam edemeyenlerin % 60,5’inin görücü usulüyle, % 6,3’ünün rızası dışında evlendirilmiş olduğu görülüyor. “Kız çocuğu zaten bu kadar okur” diyenlerin % 65,7’si görücü usulüyle,

% 10,4’ü rızası dışında evlendirilmiş.

 

Verdikleri cevaplara göre, kadınların % 4,1’i ayda 300 YTL’den az hane geliriyle yaşıyor. % 42’si 300-700 YTL, % 30,1’i 700-1200 YTL, % 21,8’i ise 1200-3000 YTL arasında aylık hane geliri beyan ediyor.

 

Görüşme yapılan hanelerin % 47’sinde kadınların hiçbir zaman makyaj yapmadığı, % 57’sinde hiçbir zaman kolsuz bluz giyip dışarı çıkmadıkları ve % 66’ında hiçbir

zaman mayo giymedikleri tespit edilmiştir.

 

Kürtaj olmaya, çocuk aldırmaya karar vermek her kadının hakkıdır” önermesine deneklerin % 19’u “kesinlikle doğru” ve % 30’u “doğru” yanıtı vermişlerdir. Fakat bu önermeye % 31,2 oranında denek de “yanlış/kesinlikle yanlış” cevabı vermiştir.

 

 “Kocalar bazen dövebilir, erkek sever de döver de” önermesine deneklerin % 58,5’i “kesinlikle yanlış”, % 27,2’si “yanlış” cevabı vermiştir. Koca dövebilir diyenlerin oranı (“kesinlikle doğru / doğru) % 11,9’dur.

 

8-9 Eylül 2007 tarihinde yapılan Gündelik Hayatta Muhafazakârlık, Din ve Türban araştırmasında “Evin reisi erkektir; döver de sever de” önermesini erkekler kadınlardan daha yüksek oranda onaylamışlardı. Erkeklerin % 29’u bu önermeye “katılırım” derken % 19,7’si de “duruma bağlı” cevabını vermişti. Kadınlar ise bu soruda % 21,7 oranında “katılırım” derken % 13,9 oranında “duruma bağlı” cevabı vermişlerdi.

 

Gerek bu araştırma gerek geçen yılki araştırma aile içi şiddet meselesinde bir kabullenme ikliminin olduğunu göstermektedir. “Çalışıyorsanız ve fazla mesainiz ödenmezse nereye başvurursunuz?” sorusunda deneklerin % 10,4’ü müfettişlere, % 26,5’i sendikaya, % 23,7’si avukatlara başvuracağını söylerken % 39,3’ü de “bir şey yapmam, hayat böyle” demektedir. Bir başka deyişle deneklerin % 39,3’ü duruma razı iken diğer % 61,1’i hak arama yollarını kullanacağını söylemektedir.

 

Komşunuz kılık/kıyafetinizden dolayı sizi sözlü olarak taciz ediyorsa nereye başvurusunuz?”sorusunda deneklerin % 34’ü karakol cevabı verirken, % 24,2’si aile büyüklerine % 3,1’i arkadaşlarına başvuracağını söylemekte, % 38,7’si ise “bir şey yapmam, hayat böyle” demektedir. Bir başka deyişle deneklerin % 38,7’si duruma razıyken, % 27,3’ü (aile büyükleri ve arkadaşlara başvuranlar) yalnızca yakınacağını veya soruna sosyal ilişki ağı içinde durumu çözüm arayacağını söylerken % 34’ü hak

arama yollarını kullanacağını söylemektedir.

 

Bu üç sorunun cevaplarına bakıldığında her dört kadından birisi koca dayağına, her beş kadından ikiside komşu tacizine ve fazla mesaisinin ödenmemesi durumuna karşı “hayat böyle” diyerek bir kabullenme hali sergilemektedir. Diğer bir deyişle, kadınların karşılaştıkları bu durumlarda kanuni yollara başvurarak hakları arama davranışının çok yaygın ve içselleştirilmiş olduğunu söylemek mümkün değildir. Fakat aile büyüklerine başvururum diyenlerin, ne kadarının çözüm talebini sosyal ilişkiler içinden aradığı ne kadarının yalnızca “yakınma” olduğunu bu araştırmadaki sorulardan çıkarabilmemiz de olanaksızdır.

 

Kadınlar kanuni haklarını öğrendikleri temel kaynak olarak medyayı göstermektedirler. Haklarını öğrendiği kaynak olarak deneklerin % 69,6’sı “gazete/TV’den”, % 16’sı da “konuşulanları duyarak” cevabı vermektedir. “İnternetten” diyenler % 11,5, “kitaplardan” diyenler % 11,1, “aileden” diyenler % 4,7, “okuldan” diyenler ise yalnızca % 3,7 oranındadır.

 

Her beş kadının dördüne göre Türkiye’de en çok (%79,5) kadınlar baskı görmektedir.  Daha sonra sırasıyla eşcinseller (% 23,6), farklı etnik kökenden olanlar (% 20,2) ve farklı dinden olanlar (% 12,5) baskı görmektedir. CHP’ye oy vereceğini söyleyen kadınların insan hakları farkındalığı ve davranış ortalamaları beş farklı boyutta da en yüksektir.

Bireysel özgürlükler ve davranış boyutunda CHP yandaşlarından sonra oy kullanmayacağını söyleyenler gelmektedir. Önce AKP, sonra MHP yandaşları bu konuda en düşük ortalamaya sahip kadınlardır.

 

Toplumsal yaşam konusuna parti yandaşlığı açısından bakıldığında çok özel farklılık

görülmemektedir. Örgütlenme özgürlüğü konusunda CHP yandaşlarından sonra yine oy

kullanmayacağını söyleyenler gelmektedir.

 

Dayağa tepki konusunda en yüksek ortalamaya BDP’ye oy vereceğini söyleyen kadınlar sahiptir.

 

Sonra sırasıyla CHP yandaşları ve oy kullanmayacağını söyleyenler vardır. Dayağa tepki konusunda en düşük ortalamaya MHP yandaşları sonra da AKP yandaşları gelmektedir.

 

Kaderine Razılar

 

İnsan hakları farkında ve davranışları konusunda en geride olanlar bu kümenin kadınları.

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.