Hayali Kürdistan Kalkışması Gösterimde

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

   Çarşaf çarşaf gösterilen sözde Kürdistan haritalarını gerçekleştirmek isteyenler yine gündemde.

   Bunun için çok emek harcamıyorlar aslında. Sinemalarda gösterime giren filmler bile bir süre sonra heyecanını yitirirken,  bu oyun gösterimden hiç kalkmayı düşünmüyor. Oyuncuları sıkılsa da yönetmeni ve senaristi işi sıkı tutuyor. Kürdistan hayalinin ardında devlet içinde devlet kurmak ve bu sayede içten içe kalkışmayı her alanda yapmak yatıyor.  Bu gerçek herkesçe bilinmesine rağmen “at gözlükleri” ile dolaşıyormuş havasında bir durum sergileniyor.

   Masum bir hayal gibi dile getiriliyor ve onların da devleti olsun deniyor. Peki, bunu söyleyen kim? Kürt vatandaşlarımız mı? Hayır…  Bunu söyleyenler bu senaryoyu yıllardır oynayanlar; Türkiye Cumhuriyeti etrafında dolanan “sırtlanlar” yani “emperyalist devletler”. 

   Irak’ta başlatılan yapılanma ile Kürdistan Devleti kurum ve kuruluşları resmi daireleri ve hatta havayolu şirketi ile tam istenilen düzeye gelmeye hazır. Kurulmuş Kürdistan devleti illegal olarak varlığını sürdürse de, birçok devlet tanımasa da onlar milli marşları ve dalgalanan bayrakları ile hayalin figüranları olmayı tercih ediyor. Esasında bu devletin coğrafi konumunu anlatırken Irak’ın kuzeyinde demek yerine Kuzey Irak sözünün de kullanılması parçalanmanın artçı sarsıntısı gibi.

   Zira Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de Kürdistan kelimesini kullanmadıysa da Irak Anayasasında yazılı olduğu için “Kürdistan Yerel Yönetimi“ sözünü kullanmıştı. Esasında kullanmasına zaten gerek yoktu. Talabani ile görüşmek, onu muhatap almak zaten bu durumu kabullenişin bir göstergesiydi. Iraklıların kendi içinde bir gerçek olarak gördüğünü belirtmek, ne denli duruma karşı bakış açımızı belli eder; muamma. Çünkü Iraklılar da bölünmeyi kabullenmiş oluyor. 

   PKK terör örgütüne destek veren ülke, toprakları içinde barındıran Irak…

   Çocukların, bebeklerin, kadınların katledildiği toprak yine Irak…

   Ne yaman çelişki!

   Petrol rezervleri bu kadar canileştirir mi insanları diye sormayacağım; çünkü iki kuruş için insanların öldürüldüğü dünyamızda çıkar uğruna milyonlar katledilmiş; şaşılacak bir durum değil.

   Doğu illerimiz ülkemizin bütününden farklı bir atmosfer içinde hep. Eğitimleri dahi farklı işleniyor.  Daha doğrusu eğitimden öğretimden yoksun bırakılıyor. Tehditle, baskı ile sindirilen bölge halkı her fırsatta isyan çıkaran DTP’ye boyun eğmek zorunda kalıyor.  Bir yandan PKK terör örgütünü destekleyen sözlere yer verenler, bir yandan mazbatasını alır almaz Kürdistan hayalinden bahsediyor.

   TBMM çatısı altına girmiş Milletvekili olarak göreve başlayan kişiler “Devletin varlığını ve bağımsızlığını, yurdun ve halkın bölünmez bütünlüğünü, halkın kayıtsız şartsız egemenliğini koruyacağına; hukukun üstünlüğüne, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti ve Atatürk ilkelerine bağlı kalacağına; halkının refah ve mutluluğu için çalışacağına; her yurttaşın insan haklarından ve temel hak ve özgürlüklerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya bağlılıktan ayrılmayacağına; namusu ve şerefi üzerine”.  yemin ederler. Ancak görüyoruz ki yemin etmek ayrı şey, özünde hissetmek ayrı şey.

   Bir kavram karmaşası yaşatılıyor yıllardır. Bir hayalle insanları aldatmak; bir hayalle vatanına, toprağına ihaneti öğütlemek bu karmaşanın en somut örneği. PKK ile Kürt milliyetçiliği ve bu talepler doğrultusunda savunulduğu söylenen insan hakları, özgürlük gibi kavramlar, buna ters yönde yapılan katliamlar. Kürt vatandaşlarımız bunları nasıl değerlendiriyor, bilemiyorum; zira bunu yanıtlamak zor, çünkü onlar da “ne istediğini” bilmiyor.

   Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde devlet kurmak isteyişleri ya da üniter devlet yerine “yumuşatılmış federal devlet yapısı” nasıl bir çözüm olur, bilmiyorlar. Öyle ki bugün federal devlet yapısını savunan yarın farklı bir tezle karşılarına çıkabiliyor. Kafası karışmış vatandaşlarımız işin içinden iyice çıkamıyor.

   Aslında anlamakta güçlük çekiyorum ben; vatanı düşmana karşı savunurken Türk, Kürt omuz omuza çarpıştı, bugün Çanakkale şehitliğimizde yatanlar Türk-Kürt ayırmaksızın bizim vatandaşlarımız.

   Ne oldu da uğruna kan dökülen topraklarımızda bu ötekileştirme kendini gösterebiliyor?

   DTP Milletvekilleri, halkın terörist başının doğum gününü kutlamaya giderken çıkan olaylarda yaşamını yitiren 21 yaşındaki Mahsun Karaoğlan’ın cenazesinde hazır bulunarak bunun başlangıç olduğunu söylemişlerdir. DTP Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş, "Ne kadar kan akarsa aksın, Kürt halkının mücadelesi her zaman devam edecektir" demiş ve etrafındakiler PKK lehine Başbakan Erdoğan aleyhine sloganlar atmışlardır.

   Türkiye Cumhuriyetinin vekili olarak bu isyanlara destek verenler hukuk karşısında mutlaka hesap vereceklerdir.

   Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında yürütülen ve bu uğurda kafası karıştırılarak sindirilen halk ile amaçlarına ulaşmak isteyenler “hayali Kürdistan kalkışması” oyununda perdeleri bir bir açıyorlar.

   Bu gösterimdeki oyuncular tıpkı AB masalı oyuncuları gibi rollerinin hakkını veriyorlar. Her iki oyunda da amaç aynı; karıştır, benliğini sil, değerlerini yok et ve köleleştir. Bile bile lades demek, kim bilir bu da oyunun bir başka sahnesidir.

   ABD Başkanı Barack Obama’nın gelişi de uğruna kırka yakın koyunu kurban edip ümit bağlayanların umutlarını boşa çıkarmaz umarım.  Obama’nın gündemi çok yoğun. AB üyeliği, Kıbrıs gibi adeta kangrene dönüştürülmüş sorunlar hakkında çözüm yolları aranacak.

   Tüm bu girişimlerden önce Obama’nın iktidar partisini ılımlı İslam partisi olarak mı, yoksa Cumhuriyetimizin laik partisi olarak mı algıladığını belirtmesini isterim.

   Ve hayallerini, 17 kamyonla getirdiği eşyaları ile bizden sadece misafirperverliğimizin verdiği mutluluğu beraberinde götürmesini isterim.

 

   Nuran.Talay@PolitikaDergisi.com

EkBoyut
Vize.pdf 1.98 MB

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.