Halk Olana Yaramıyor İktidar!

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

 (Resim: mynet.com)

Nazım Hikmet’in hapsini isteyen  “Savcı” olduğunu sonradan öğrendiğim ve teyit edemediğim bir kişinin ekmeğini yemişizdir; emekli olduğunda kendisine Motel açmış bu savcı emeklisi. Biz de okul tatillerinde orada çalışarak sezonluk harçlığımızı çıkardık. Yönetimi oğullarına bıraktığı dönemlerden sonra oğulları için de çalıştım o motelde.
Hatta torunlarından bazıları yaştaşım olacak, abim olacak çağlardaydı.
 
Bir sineklik için insiyatif koymayıp almayan idarecilerden sonra kısmi olarak sorumluluk verilmiş olan ben o motelde:
 
Yatakhane koğuşlarında yazlık yerde pencerelerin camları kırıldığı ve koğuşların arkası sulak bir sazlık olduğu için tonlarca sivrisinek barınan bir mahalde uyumak zorluğunu sizlere anlatamam. Neyse ki (sırf kendimi övmek için söylüyorum) ben gibi bir dahi, bütün ranzaların çevresini çarşafla kapatmaktansa kırılan pencerenin camını ve  bir sineklik takmanın daha sağlıklı bir yöntem olacağını akıl etti(!) Sonrada aynı irade ile sinek ilacı aldırarak (patron adına) son bir kez koğuşlara sıktırıp bu uykusuz gecelerin önüne geçmeyi başarabildi… (Ta ki; başka bir akıllı (!) kapıları açık unutana kadar…)
 
Muhtemelen o savcı, soyu sopu bu gün “Beyaz Türkler” diye anılanlardandı. Oğulları kolejlerde okurlar, tenis oynarlar, iyi yüzerler, kayak bilirler, yurt dışına çıkarlar, yabancı dili 10 yaşlarında sökmüş olurlardı.
 
Aile hayatlarını yakından gözlemlediğim, o yaşa kadar ilk ve tek “Beyaz Türk” onlardı.
 
Şimdi dönüp gerisin geriye konuşmak gerekirse:
 
Adam gibi adamlardı ne kadar olunursa…
 
Türkiye’nin çalışma hayatının zorluğunu yaşatmıyorlar değildiler ama, hak aradığında da vermiyor değillerdi. Yeter ki işinizi iyi yapın, doğru yapın, dürüst olun…
 
Fakat;
 
Halktan biri değillerdi…
Halk gibi değillerdi…
Ama halkı bilirler ve kimseyi hor görmezlerdi…
“Lütfen” kelimesini yanında çalışanlara yöneltirler…
Masa tenisi, yüzme gibi sporları bizimle yaparak çocukları, “Biz onları yenince büyük zevk almamızın keyfini” onurlu bir şekilde bizlerle çıkarırlardı.
 
Hayat yürüyüşünde daima bizden önde oldular bazı şartlarda bu kesin…
 
Biz sadece Türk, onlar Beyaz Türk idi…
 
Askeri lise sınavlarına gireceğim zaman; babası işçi olanlar şu tarafa geçsin diye benimle birlikte bir “yığın” insanı sıkış tepiş sığdırmışlardı daracık yerlere. Diğerleri babalarının seçkinlikleri ölçüsünde ayrıma uğramışlardı oturma yerlerinde: rahat, dingin mekanlarda, sınav da bile.
 
Yani beyaz Türkler adam gibi adamdı da, hiç mi yanlışları yoktu? Elbette vardı demek istiyorum hatta boyları kadar belki boylarından da fazla…
 
Ama adam gibi adamdılar diyorsam adam gibi adamdılar:
 
Mesela; Halktan olmadıklarını bilirlerdi onlar… Halkı rahatsız etmeden yaşarlardı sırça köşklerinde ve halktan rahatsız olmadan… Köleleri yoktu onların azad etmişti “Liderimiz” çoktan, hatta vermişti tüm halka egemenliği. Ama köle gibi çalıştırmıyor değillerdi yasaların onlara tanıdığı tüm hakları kullanarak birilerini.
 
Ama hiçbirinin oğlu;
 
Trafik polisi durdurup, motorun arkasına binerek, "Amca" ile birlikte uçağa binmek, milli maça yetişmek için bu kadar sevmemişti sporu!
 
Ve hiçbir "amca" bekleterek başbakanlık uçağını, bu kadar aleni  göstermemişti "spor severe destek olduğunu!
 
Beyaz Türkler, zenciden bozma Türkler... Sıra da ne var?
 
 
Anladık ki; halk olana yaramıyor iktidar! 
 
 Nerde o eski Türkler? Çılgın Türkler...
 
 
Erdinç AYDIN
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Yorumlar

başka malzeme kalmadı da bir

başka malzeme kalmadı da bir anadolu çocuğunun milli maç için yaptığı refleks mi kaldı .istersen siyasetin kalitesini düşürmeyin .sizin için değil bunu türkiye için istiyorum.beceriksiz ve yeteneksiz sol zihniyetden yeterince çektik

Anadolu çocuğunun refleksi

Sevgili Adem;

Başka bir Anadolu çocuğu, O "Anadolu çocuğunun refleksini" yapsında göreyim,

Ve yine başka bir Anadolu çocuğunun "amcası", kalkacak başbakanlık ucağını tam teşkilat, bütün müştemilat bekletebilsin mesela bir gün "yeğeninin" yetişeceği milli maç için,

Ve yine başka bir Anadolu çocuğunun babası Cumhurbaşkanı, "amcası" başbakan olsun da...

Böyle bir haberi görüp de siyaseten yazmazsam yine bu üslupla, o zaman gel konuş benimle:

Ozaman Bir Anadolu çocuğunun "refleksine", bir Anadolu çocuğunun verdiği refleksle yazdığı bu yazıya, yine başka bir Anadolu çocuğunun verdiği refleksle yazdığı yorumu anlayabilirim!

Yoksa ben, sizin her yorumunuza her zaman ki gibi çok gülerim sevgili kardeşim benim...

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.