Hain Örnekleri

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Okuyan, okuduğunu anlayan, kendini bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak gören ve onun bilincinde olanlar için tarihte ender rastlanacak, ibretlik bir süreçten geçiyoruz.

Ulaşabildikleri kitaplardan (ders kitaplarında bulunmaz) Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünü inceleyen bugünkü kuşak, işbirlikçi medyayı öğrendikçe, “vay be, ne kadar vatan haini imişler” diye düşünür. Oysa hiç o kitapları araştırmaya gerek yok. Alın malum gazeteleri, bir yığın Ali Kemal göreceksiniz, hem de her çeşidinden. “Türkiye Türklere bırakılmayacak kadar önemlidir” diyenini mi ararsınız, yoksa kendisinin var olma nedeni olan Türk Ordusuna alçakça saldıranı mı? Veya, şeriat devleti olma özlemindekileri mi? Bunların verdiği “gaz”la yolunda emin adımlarla ilerleyen zihniyetin geldiği nokta bu gün bazı gazcılarını bile ürkütmüş durumda. Ufaktan sızlanmalar, mızırtılar gelmeye başladı. Yarın resim tersine dönerse, bukalemun hazretleri de derhal dönecek. Kimileri de yaldızlı paketlerin içinde ekmek yediği sofrayı pislemeye devam ediyor.

Medyada Ali Bardakoğlu ile bir söyleşiyi okudum. Hazret, “devlet içindeki Sovyetler birliği çöküyor” diye fetva vermiş. “Laikliği ve demokrasiyi ayrıcalıklı bir yaşam tarzı olarak benimsemiş kimselerin, oyuna yeni aktörlerin girmesinden duyduğu rahatsızlıkla ilgili bir sorun var burada. Paranoya hep oldu. Özal iktidara geldiği zaman da ayrışma vardı. Önce ’takunyalı’ dendi, arkasından ’karısı’ dendi, ’kızı’ dendi ama Türkiye’yi liberalizmle tanıştıran Özal oldu. Bugün Özal’ın politikaları için yatıp kalkıp dua ediyoruz.” diye buyurmuş.
Öncelikle şunu bilmek lazımdır ki, Türk devleti içinde hiçbir zaman Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği biçiminde bir örgütlenme, bir idare olmamıştır. Her dönemde komünizm en büyük düşman sayılmış, asker sivil, hep mücadele edilmiştir. Komünizmi övenlerin bile başlarına gelenleri bilmeyen yoktur. Ali Bey bilmez mi? Hem de herkesten iyi bilir. Ama işine öyle geliyor. Yoksa işbirliği içinde olduklarına nasıl yaranacak? Akılcı düşünmeyi ise “paranoya” olarak niteliyor. Devletin bütün değerlerini ona buna peşkeş çekin, laikliğe karşı odak olduğu mahkeme ile sabit bir parti ülkeyi yönetsin, bağımsızlığımız parsel parsel yabancı ülkelere devredilsin, bin yıllardır bu ülkede birlik içinde yaşayan insanlar etnik köken kaşınarak birbirine düşman edilsin, itiraz edenler “paranoyak” olsun.

Bir örnek de dış ekonomi çevrelerinden verelim. Krizde Türkiye küçülmede, işsizlikte dünya şampiyonu olmuş, ülkede homurtular kulak tırmalar hale gelmiş, destek hemen geliyor. Kerameti kendinden menkul kredi notu verme kuruluşları Türkiye’nin notunu yükseltiyor, AB yetkilileri ekonomimizi övüyor. Bizim işbirlikçiler de hemen atlıyor. Ne kadar trajikomik değil mi? Bazen din istismarı ile, bazen çıkar aktararak, bazen sadakayla, bazen sırt sıvazlayarak, bazen de azarlayarak kandırdıkları insanları şimdi de böyle kandırmaya çalışıyorlar. Oysa insanların çoğu aç, mideleri gurulduyor. Yine de kanmaya devam ederlerse kendileri bilir.

Hatırlanacaktır, malum gazetelerden birinde, kozmik odalardaki aramaya atfen, “Ordunun Kalbi Sökülüyor” diye bir manşet vardı. Yazarın etekleri keyiften zil çalıyordu. Hangi rejimden olursa olsun, ordusuna yapılan saldırıya böyle sevinmek, teşvik etmek, hasta bir ruh hali değil midir?

Cem.Tamturk@PolitikaDergisi.com

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.