Hadis mi? Kuran mı?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

 

Bu gün bir gazetede hadis ayıklama işleminin bitmekte olduğuna dair bir haber vardı. Prof. İsmail Hakkı Ünal, “Kadınlarla ilgili bazı rivayetler var ki peygamberimize ait gibi yer alıyor. Hangi kaynağımızda yer alırsa alsın bunlara yer verilmeyecek. Kocalarına itaat konusunda, peygamberimizin üslubuna uygun olmayan, kadını ikincil seviyede gösteren ya da erkeğin hizmetkarı gibi gösteren rivayetlere yer verilmeyecek. Türkleri aşağılayan veya öven hadislere de yer verilmeyecek. Zaten bir ırkı yeren sözlerin peygamberimize ait olmadığı açık olduğu için bu hadisleri çalışmamıza almadık.”

“Bu proje hadislerin tasfiye edilmesi değil, derleme çalışmasıdır. Daha önce hadisler suiistimal edilmiş, hadis uydurulmuş. Bunları da insanlar peygamberin sözü zannediyor. İstismarın önüne geçilmesi gerekiyor. Bu nedenle sağlıklı güvenilir bir çalışma yürütüldü.”
 
Hadis nedir? Çok bilinen tarifi ile Muhammed’in yaptığı rivayet edilen açıklamalardır. Peki doğru mudur? Bu sorunun cevabını vermeden önce lütfen elinizi vicdanınıza koyup akıl ile düşünün. Edinilen bilgiye göre Hadisleri ilk toplayan ve kitap haline getiren İmam Zühri’dir. Hicri 52-124 arası yaşamış olan bu kişi hadislerden bir kitap oluşturduğunda Hz. Muhammed yaklaşık yüz yıl evvel ölmüştü. Başka bir deyişle yazılı veya kulaktan duyma, ama adı üzerinde rivayet.

Bizim bu konu ile ilgilenen bilim adamları ayıklamalar yapıyor. Bildiğimize göre din evrenseldir. Buna göre Müslüman âleminin tamamı bizim yaptığımız düzenlemelere göre hadis kitaplarını düzenleyecek midir? Hiç sanmıyorum. O zaman her millete göre onların keyiflerinin istediği gibi mi hadisler olacaktır. Anlatılanlara göre daha evvel de birçok ayıklamalar yapılmış. İddiaya göre ise onlar hadis değilmiş.

Şimdi birilerinin cehaletimi hoş görüp şu soruma cevap vermesini istiyorum. Siz doğrusunu nasıl biliyorsunuz? Her halde Hz. Muhammed ile birlikte yaşamadınız. Bildiğimiz kadarı ile Hz. Muhammed hadisleri bizzat yasaklamış, Hz. Ömer de hadis mecmualarını toplatmıştır. Bütün bunlar da gösteriyor ki, hadis meselesi hiç de güvenilir değildir. Nasıl olsa rivayete dayandığı için herkesin kendi çıkarına hizmet edeceğini düşündüğü bazı düşünceleri hadis olarak sunması ve yayınlaması olasıdır.
Ben bu hadis meselesini birilerinin bilerek veya bilmeyerek, isteyerek veya istemeyerek insanları Kuran’dan uzaklaştırmak, din adı altında başka şeyleri beyinlere yerleştirerek aldatmaya çalıştıkları bir alan olarak görüyorum. Gerçeği bilsek, muhakkak ki muazzez peygamberimizin düşünceleri çok önemlidir. Ama maalesef bilmiyoruz ve sürekli ayıklanarak, Prof. İsmail Hakkı Ünal’ın dediği gibi beş altı cilt bırakacağız. Oysa İmam Zühri’nin sadece bir kitabı var. Hesap siz okura ait.

Kuran-ı Kerim’in ilk ayeti “oku” olmasına rağmen çıkarcılar o muhteşem eseri okuyup incelemememiz için, tabiri caizse sımsıkı sarıp duvara asmamız için ellerinden geleni yapmıştır. Ne yazık ki başarmışlardır da. Kimse kimseyi kandırmasın. Gerçeği öğrenmek, durumu her boyutu ile incelemek adına bir süre uğradığım değişik tarikat öğretilerinde de durum farklı değil. Asla ve asla anlamadığım Arapça ile kurandan bir iki sure okunur veya aralara serpiştirilir, geri kalan bütün muhabbet beyin yıkma taktiklerinden öte bir şey değil.

Bu gün, Kuran benim başucu kitabım. Tabii Türkçe olarak. Tereddüt ettiğim, merak ettiğim her konuyu ona bakarım. İlahiyatçıya, hacıya, hocaya sormam. Zira bizim dinimizde ruhban sınıfı yok. Diyebilirsiniz ki, ya yanlış anlamışsan? Şöyle bir anlatı ile cevaplıyalım:

Çoban deniz kenarında hayvanlarını otlatırken bir ermiş yanına gelir. Tabii çobanın adamın ermiş olduğundan haberi yoktur. Ermişten kendine namaz kılmasını öğretmesini ister. O da öğretir. Çoban namaza durur. Ermiş de denizin üzerinde yürüyerek uzaklaşır. Namaz kılmakta olan çoban bir an şaşırır, bocalar, aklından çıkmıştır ne yapacağı. Çaresizlik içinde etrafa bakar. Ermişi uzakta gidiyor görünce hemen koşturur. Bir iki dakikada yetişip onu durdurur, unuttuğunu söyler. Ermiş adama bakar, o hala denizin ilerisinde su üzerinde durduğunun farkında bile değildir. “İstediğin gibi kıl” der.

Sürçü lisan ettikse affola.
 
Cem.Tamturk@PolitikaDergisi.com

Yorumlar

''oku !..''

 

evet tam olarak böyle başlıyor her çağın kitabı ku'ran..
oku ve anla ! anlamamızı,araştırmamızı,kendi aklımızla gerçeğe ulaşmamızı istiyor allahımız..düşüncelerinizin çoğuna katıldığımı belirtir, konunun temeline ulaştığınız ve sorunun nerededen kaynaklandığını ortaya koyduğunuz için ekleme yapmaya gerek bırakmamışsınız. ne mutlu size,böyle düşündüğünüz için.
 
ancak hadis ayıklama projesinin bir sonuç vereceğine ihtimal vermiyorum.
bu gün resmi kurumumuz diyanet işleri başkanlığı bile,f.gülen teşkilatı tarafından yönetilip, t.erdoğan'ın eşbaşkanlığı görevini yürüttüğü proje için çalışmakta, devletin kasasından her yıl çok büyük miktarlarda para almaktadır.
ve yayında olan bütün kur'an kitaplarının orjinal olsun,türkçe olsun kontrolü bu kurumdadır. orjinalini okuyabilip,gerçekleri ortaya koymak büyük yetenektir mutlaka. ama orjinal dilini bilmeyip türkçesinden takip etseniz bile,gerçek ifadesinden farklı olarak çevrildiğini,gerçeklerin gizlendiğini bilmeliyiz.
eminim siz farkındasınızdır.
ancak bir ayeti gerçeğinden farklı olarak mesela '' hırsızın elini kesin '' diye çevirdiklerinde bu hadis oluyor. din kitaplarından hadis ayıklamak tek başına bir şey ifade etmiyor doğal olarak. önce kur'an orjinaline sadık kalınıp tercüme edilmeli. mesela örneğini verdiğim '' hırsızın elini kesin '' olarak çevrilen ayet şu mesajı veriyor :
hırsızlık durumunda '' boğum eksiltin'' deniyor. boğum eksiltmek ?!
bir elinizin parmağını referans alın, parmaklarınızın içe katlanan eklem yerleri gibi ''boğum '' fakat yinede kesin demiyor ! eksiltin diyor .. şöyleki,
bütün parmaklarınızda boğumlar var, bunları birer hırsızlık şebekesi,yolsuzluk yapan kurumlar,çeteler olarak örnek alabilirsiniz.. bunların önünü kesin diyor,halkın parasını,malını haksız yere gasp edilmesine engel olun diyor,,kuran..
ama bakıyorsunuz müslüman arap ülkelerinde bir hırsız olduğu iddia edilen zanlı sokak ortasında vinç'e asılıp idam ediliyor.
kesinlikle böyle daha nice önemli konular var gerçeğe ,açığa çıkarılması gereken..
ama bu şartlar altında özellikle yoğun şekilde siyonizm'in tehtidi altındayken bu gerçekleşemez,daha doğrusu izin verilmez !.. saygılarıma cem bey..
 

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.