Global Kriz, ABD Emperyalizmi ve Obama’nın Başkan Seçilmesi

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Ali İhsan Uğuz

   Yaklaşık iki yıl önce, C.IV.A Son Savaş isimli romanımı yazarken romandaki bir bölümde

   ABD başkanının adının geçmesi gerekiyordu. İsim üzerinde uzun süre düşündüm. ABD emperyalizmi, özellikle Sovyetler Birliği’nin çökmesinden sonra tek kutuplu dünyada istediği gibi at oynatıyor; beğenmediği ülke iktidarlarını gerek darbe, gerekse değişik oyunlarla, olmazsa değişik bahaneler bulup işgal ederek değiştiriyor ve ABD çıkarlarını koruyacak kişi veya kişileri iktidara getiriyordu; ancak özellikle sürekli yaratılan gerginlik politikaları ve işgallerde ölen milyonlarca masum insanın varlığı dünya kamuoyunu ABD’nin aleyhine tavır sergilemesine neden olmaya başlamıştı. Özellikle Irak işgalinde neden gösterilen bütün bahaneler boş çıkmış, asıl nedenin petrol olmasının ortaya çıkmasından sonra dünya kamuoyunda hızla itibar yitirilmeye başlanmıştı. Bu itibar yitiriş, özellikle Afganistan ve Irak’ta direnişçilere moral veriyor; direnişler günden güne sertleşiyordu. ABD’nin kendi kamuoyu başta olmak üzere, Avrupa ve diğer birçok ülkede ABD’ye karşı nefret giderek kabarıyor, ABD hızla itibar yitiriyordu. Hiçbir emperyalist güç, sürgit kanlı politikalarına devam edemezdi. Bir soluklanması, bir ara vermesi dünya kamuoyuna daha sempatik gelecek bir politika sergilemesi gerekiyordu. ABD başkanlık seçimleri bunun için bulunmaz fırsattı.

   2006 yılında, yukarıda bahsettiğim romanı yazarken, o zamanlar hem zenci hem kadın olması sebebi ile Bayan Rice’ın Cumhuriyetçiler tarafından aday gösterilebileceğini; böylece dünya kamuoyunda yeniden sempati toplamak için böyle bir manevra yapabileceğini düşündüm. Bu nedenle, 2015 yılı ile ilgili kurguyu oluştururken başkan olarak Bayan Rice’ın ismini belirttim; ancak Demokratlar Cumhuriyetçilerden önce davranarak Bay Obama’yı gündeme getirdiler. Global sermayenin bir kanadı ortamı iyi okumuş, bu değişimin olması gerekliliğinin farkına varmış ve elini çabuk tutmuştu. Obama ilk ortaya çıktığında; (Türk medyasında bile seçilmesi mümkün değil yorumları yapılırken) kitabımda ABD başkanının Obama olduğunu belirterek ilgili bölümü tamamladım. Hatta sayfa 185’te isim değişikliği unutulmuş ve kontrol sırasında gözlerden kaçmış; ilk paragrafta Bayan Rice ismi başkan olarak basılmıştır.

   Yayıncım böyle bir ismi belirterek kitabı yayınlamakta önceleri tereddüt etti; ancak ben ısrar edince kitap o haliyle basıldı.

   Özellikle son zamanlarda “global kriz” ve “K. Marx haklı mı çıktı” tartışmaları medyada sürekli gündemi işgal etmektedir. Hatta bazı aklıevvel çok bilmiş (ya da kara cahil) bazı köşe yazarlarımı global kriz sebebi ile yapılan devletleştirmeleri göstererek “sosyalizm geri döndü”  yorumları bile yapabilmektedirler. İnsanın, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diyesi geliyor. İki şirket, birkaç banka devletleştirmekle; sosyalizm geri dönüyor yorumu yapabilmek için, ya sosyalizm hakkında hiçbir şey bilmemek gerek (kara cahil) ya da bilerek ve isteyerek kasıtlı yorum yapmak gerek.

   1975 yılından itibaren, global sermaye giderek dünyayı egemenliği altına almak için yoğun bir çaba gösteriyor ve başarıya ulaşmak için her şeyi yapıyor. Önce Sovyetler Birliği’ni çökertti. O dönemi hatırlayan okurlar anımsayacaklardır; Aleksandr İsayeviç Soljenitsın isimli yazarın Gulag Takımadaları isimli bir kitabı vardı. Bu kitap, Sovyetler Birliği’ni dünya kamuoyu nezdinde en çok yıpratan ve Sovyetler Birliği’nin çözülmesine katkıda bulunan  (sadece buna bağlamak elbet mümkün değil) nedenlerden birisidir. Yıllar sonra bu kitabın CIA tarafından yazdırıldığı ortaya çıktı.

   Dünya üzerinde medya da kullanılarak (iletişimin gelişmesi), insanlar tüketime sürekli körüklenerek; büyük sermaye gurupları daha da palazlandı. Sovyetler Birliği de çökertildikten sonra tek kutuplu dünyada, global sermayenin egemenliğinin oluşturulması daha da kolaylaştı.

   Bu arada 12 Eylül darbesi ile ülkemiz de bu sürece sokuldu. Giderek azgınlaşan ve önüne hangi engel çıkarsa çıksın silip süpüren; genelde global sermaye, özelde ABD emperyalizmi artık gerektiğinde ülkeleri işgal ediyor ve milyonlarca masum insan emperyalizmin çıkarı uğruna can veriyordu.

   Günümüze geldiğimizde, dünya kamuoyunda nefret uyandıran bu gelişmeler yaşanırken sistemin kendi içersinde de bir sıçrama yapması gerekiyordu; çünkü kapitalizm yaşanılan her krizde yeni tekeller ve yeni oluşumlar yaratır. Yeni yaratılan tekellerin, daha fazla güçlenmek için dünya halklarına bir bedel ödetmesi gerekir. Ayrıca her gün milyarlarca dolar ödenen Irak işgalinin faturasının dünya halklarına bir şekilde ödetilmesi gerekiyordu. Yaşadığımız global kriz sayesinde, dünya halkları bu bedeli ödüyor. Kamulaştırılan şirketler daha büyük sermayeye devredilerek daha da güçlü yeni tekelleşmeler yaratılıyor. İşte tam bu noktada, global sermayenin merkezi; ABD emperyalizmi dünya halklarına daha da şirin görünmek, bu dönemi daha kolay geçmek için Obama kozunu oynadı. Sonuçta, Obama ABD emperyalizminin başkanıdır. O, seçilmekle ne dünya halklarının kaderi değişecek, ne de ABD’de siyah beyaz kavgası son bulacaktır.

   İşletmecilik eğitimi aldığım üniversitede ilk olarak; “İşletmecilik domuzu bağırttırmadan kıl koparma sanatıdır.” diye belirttiler bize. Obama’nın başkan seçilmesi, işte tam bu öğreti ile örtüşüyor. Dünyayı bağırttırmadan sömürmenin bir yolu da bu. Obama’nın başkan seçilmesi ile daha güzel bir dünya umanlara son sözüm şu; boşuna beklemeyin avucunuzu yalarsınız.

 

iletisim@politikadergisi.com

 

 

 

 

[Bu yazı, Politika Dergisi Sayı 10’da yer almıştır. Tüm fazladan özellikleri ile özgün sayıyı indirmenizi öneririz. Sayı 10’u indirmek için buraya tıklayınız. ]

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.