Faşist Provokatör kimdir?..

Şimdi görelim bakalım provokatör kimmiş? Türkiye Cumhuriyeti Televizyonu iktidar borazanı haline öyle getirilmiş ;PKK’lı yağmacıları, katilleri, Molotoflarla halkın işyerini,okulunu , arabasını ve belediye otobüslerini , insanımızı Ve Türk bayrağını yakanları , polis ve öğretmen evi , orduevini ve lojmanlarını ,Atatürk heykellerini taşlayanların ki demokratik gösteri oluyor.. <?xml:namespace prefix = o />

Vatandaşın canını malını korumak devleti görevi olduğunu hatırlatarak, vatandaşın meşru müdafaa durumunda kalarak, meşru müdafaaya yönelmesi durumunda iç savaş çıkabileceğini söylemek provokatörlük oluyor. Açılım açılım diyerek sabah akşam propaganda yapmak kabul etmeyenlere de faşist demek demokratik söylem oluyor. Gidilen yolun yanlış olduğunu, çözüm yerine çözülme getireceğini söylemek faşist provokatörlük oluyor.

Anaların ağlamasını engelleyeceğiz. Sizin hiç çocuğunuz öldü mü , sizler kandan besleniyorsunuz barıştan yana değilsiniz demek demokratik söylem oluyor. Açılımcıların yaptıklarının etnik ayrımcılığı derinleştirerek ülkeyi bölünmeye götürüyor demek faşist provokatörlük .. Açılım adı altında AB ve ABD ile Barzani ve Talabani’nin dayatmalarını yerine getirmek demokratik olmanın göstergesi oluyor. Kılavuzu karga olanın burnu b.ktan kurtulmaz demek faşist provokatörlük oluyor...

DTP ‘ yi Kürtlerin yegane temsilcisi olarak görmeye ve APO ile el altından görüşerek , PKK’yı siyasi anlamda meşrulaştırmaya çalışmak demokratik gösteri.. PKK ‘nın siyasi kanadı olarak davranan DTP ile çözüm olmayacağını, onlar İmralılın emrinden dışarı çıkamayacaklarını söylemek faşist provokatörlük oluyor. PKK ‘ya özgürlük savaşçısı gerilla ,APO ya barış elçisi demek demokratik hak ve söylem oluyor..

PKK ‘ya terörist , eşkıya, APO ya bebek katili demek faşist provokatörlük oluyor PKK’nın öldürdüğü askerleri devletin kendisinin öldürdüğünü ima etmek ve söylemek demokratik söylem oluyor.. Bu olayları PKK ve ilişkili eşkıyanın yaptığını söylemek faşist provokatörlük oluyor. Sözün bittiği yerdeyiz. Ne söylesek. Ne desek karşıda muhatap yok. İktidar üç maymunu oynuyor. Duymuyor, görmüyor, konuşmuyor. Türkçe konuşuluyor fakat Türkçe düşünülmüyor. Türk Milleti nefsi müdafaa sınırına zorlanıyor. Bu gidişatın sonunda hani derler ya pazartesi haftanın başı, Salı sallanır, Çarşamba çarşafa dolanır, Perşembe perişanlık…

Yani devletin cuma selasına az kaldı…

                                                iletisim@politikadergisi.com