Ergenekon ve Şeytanın Gör Dediği

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

   Bildiğiniz gibi ülkemizin gündemini son zamanlarda en fazla meşgul eden konuların başında ‘Ergenekon Operasyonu’ gelmektedir. İddianamede, içinde kimi eski istihbaratçı, gazeteci, parti lideri, eski üniversite rektörü, askeri öğrenciler, kimi sivil toplum örgütlerinin liderleri ve bir kısım mafya uzantıları bulunan bu örgütün asıl amacı şöyle belirtilmiştir:

   "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı isyana teşvik"

   İddianameler kim tarafından kaleme alınır? Elbette ki savcılar tarafından. Peki, bu iddianameyi yazan savcılar kimlerdir? Zekeriya Öz, Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın. Peki, sizce bu davanın asıl savcısı kim? Recep Tayyip Erdoğan. Recep Tayyip Erdoğan kendi ağzıyla itiraf ettiği gibi bu davanın savcısıdır.

   Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini yıkmaya çalışan (hükümet, AKP hükümeti olduğundan, AKP hükümetini yıkmaya çalışan) bir güce karşı, Tayyip Erdoğan hem davacı sandalyesindedir, hem de savcı. Gördüğünüz gibi bu bir trajik komedidir.

   İddianame İçinden:

   Şimdi işin iddianame boyutuna geçelim. Ergenekon iddianamesinin tamamına yakınını okudum, okuduktan sonra ise şunu anladım ki; iddianame ancak zihin bulandırır ve kafa karıştırır. İddianamedeki kimi iddialar alabildiğine gülünçtü ve bir iddianamede bu tip iddiaları görebilmek, hukuka ve yargıya inanan ve saygı duyan biri olarak beni üzdü. İddianamedeki birkaç iddiaya yer verdiğimde ne demek istediğimi siz de anlayacaksınız.

   İlhan Selçuk'un, 12 Mart Darbesi'nden (muhtıradan) sonra hakkında bir iddianame düzenlenmişti. Bu iddianamenin Doğu Perinçek'in evinde bulunmasının, Ergenekon İddianamesi’nde bu konunun Doğu Perinçek ile İlhan Selçuk'un örgütsel bağını gösteren belge olarak adlandırılması gerçekten Türk Hukuku açısından bir faciadır. Bugün Ergenekon İddianamesi’ni internet sitelerinden indirebilmeniz çok basittir. ‘Vatan’ gazetesinin internet sitesine girerek, tek bir işlemle Ergenekon İddianamesini bilgisayarınıza indirebilirsiniz. İddianameye erişmeniz ve okumanız ise yasal bir haktır. İddianamenin mantığıyla düşünecek olursak, Ergenekon İddianamesi’ni bilgisayarına indiren ya da elinde bulunduran herkesin Ergenekon Örgütü’yle organik bağının olması gerekir. Böyle bir iddia olabilir mi, böyle baştan savma bir iddianame yazılabilir mi?

   İlhan Selçuk ile ilgili gayriciddî diğer bir iddia ise, İlhan Selçuk'un 12 Mart'taki yargılanmasında hazırladığı savunmanın içine akrostişler yerleştirmesi ve bu yolla her tümcenin sondan ikinci harfi okunduğunda, sanığın ‘işkence altındayım’ ibaresini ortaya koymasıdır. Bu örnek, sanığın ne derece zeki ve uyanık olduğunu göstermektedir.

   Uyanık ve zeki olmakla terör örgütüne üye olmak arasında nasıl bir organik bağ kurulur, halen anlayabilmiş değilim. Anlayabilen varsa anlatsın da kamuoyu da aydınlansın.

   Şu ana kadar yazdıklarımı günlük gazetelerin manşetlerinde veya İlhan Selçuk'un kendi köşesinde bulabilirdiniz. Şimdi farklı şeylerden bahsetmek istiyorum.

   İddianamede üst düzey yönetici olmakla suçlanan Doğu Perinçek, MİT raporunu ortaya çıkaran, senelerdir Gladyo'dan bahseden, PKK'yı MİT'in kurdurduğunu iddia eden ve bu konu üzerine kitap yazan biri değil midir? Şimdi Doğu Perinçek'e diyorlar ki “Gladyo da sensin, PKK’yı da siz kurdunuz, Dev-Sol'u da.” Demek ki Doğu Perinçek senelerdir farkında olmadan kendini ihbar ediyormuş! İşin ilginç taraflarından biri de, Uğur Mumcu'yu öldürdüğü varsayılan Ergenekon örgütünün sanıklarından ve üst düzey yöneticilerinden Doğu Perinçek'in avukatının, Uğur Mumcu'nun abisi Ceyhan Mumcu olmasıdır.

   Kamuoyuna ve Yandaş Medyaya Çağrı:

   Şimdi buradan kamuoyuna ve yandaş medyaya sesleniyorum:

   Uğur Mumcu öldürülmeden 2 gün önce, Alaaddin Çakıcı Ankara'ya gelip, Büyük Ankara Oteli 806 numarada kaldı mı, kalmadı mı? Alaaddin Çakıcı'nın derin devlet ile ilişkileri ayyuka çıktığı halde neden Alaaddin Çakıcı Ergenekon sürecinin dışında kaldı?

   Bundan 30 yıl önce, 16 Mart 1978'de İstanbul Üniversitesi’nden çıkan sol görüşlü öğrenci grubuna atılan bomba sonucu 7 kişi öldü, 47 kişi yaralandı. Bombayı atan ülkücü Zülküf İsot, Beyazıt Meydanı'na içinde polislerin de bulunduğu bir minibüsle geldi. Eylemi polislerle işbirliği içinde gerçekleştirdiğini söylediğinde ise başka bir ülkücü tarafından öldürüldü. Bomba atıldıktan sonra öğrenciler otomatik silahlarla taranmaya başlandı. Failleri kovalayan polislere, "Geri dönün!" diye bağıran amirleri ise komiser yardımcısı Reşat Altay'dı. Reşat Altay'ın Abdullah Çatlı ile defalarca görüştüğü de ortaya çıktı. Zülküf İsot'un attığı bombayı ise zaten Abdullah Çatlı tedarik etmişti. Reşat Altay daha sonra, sırasıyla Gaziantep, Bursa ve Trabzon Emniyet Müdürü oldu.  Hrant Dink suikasti olduğunda da Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altaydı. (Ogün Samast Trabzon'dan İstanbul'a gelerek Hrant Dink'i öldürdü.) Reşat Altay bu olaydan sonra merkeze alındı. Ergenekon İddianamesi’nde neden bu isimler ve olaylar yer almamaktadır?

   Abdullah Çatlı, uluslararası uyuşturucu şebekesiyle birlikte mi çalışıyordu? İnterpol tarafından kırmızı bültenle aranan Çatlı'nın nikah şahitliğini yapan Mehmet Ağar'ın iddianamede niye adı yok? Uğur Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu, Mehmet Ağar’ı İçişleri Bakanı olduğu sırada ziyaret ederek “Eşimin cinayetini kimlerin işlediğini ortaya çıkartmalıyız.” dediğinde, Mehmet Ağar, “Eğer bir tuğla çekerseniz yıkılır ama ben yapamam.” dedi mi demedi mi? Bunun üzerine Güldal Mumcu, “O zaman siz de altında kalırsınız.” dedi mi, demedi mi?  Dönemin başbakanı Tansu Çiller, Abdullah Çatlı'nın cenazesinden sonra, “Devlet için kurşun atan da, kurşun yiyen de şereflidir.” dedi mi, demedi mi? Çiller ve Ağar'ın iddianamede adı neden yer almıyor?

   Maraş katliamını Gladyo'nun hangi unsurları ya da kolu gerçekleştirdi? İddianamede neden yer almıyor?

   1000 adam öldürdüğünü söyleyen ve Abdullah Çatlı'ya kardeşim diyen Özel Harekâtçı Ayhan Çarkın'ın Ergenekon kapsamında ifadesine başvuruldu mu?

   Tuncay Güney'in ifadelerini esas alarak yazılan Ergenekon iddianamesinde, tek başına Tuncay Güney nasıl baz alındı? Daha önce Fethullah Gülen'in yayın organlarında çalışan ve şu anda yurtdışında bulunan Tuncay Güney'in arkasında nasıl bir güç var? Emekli Sandığı’nda kaydı olmadığı halde Emekli Sandığı kurumundan nasıl maaş alabiliyor? Sadece MİT mensuplarının kimliği gizlendiğine göre (Emekli Sandığı’nda belirtilmez.) Tuncay Güney MİT ajanı mı?

   Tuncay Güney'i ilk olarak sorgulayan, eski Organize Suçlar Müdürü Adil Serdar Saçan; Tuncay Güney'in söylediklerinin yüzde 99'u yalan dedikten sonra Ergenekon operasyonu kapsamında tutuklanmadı mı? Şu anda sanık durumunda olan Adil Serdar Saçan bu operasyonu Fethullah Gülen'in operasyonu olarak nitelendirmedi mi?

   Necip Hablemitoğlu, Alman Vakıfları ve Fethullah Gülen aleyhinde yazdığı kitaplarla meşhurdu. Necip Hablemitoğlu'nu kimler öldürdü?

   13 Mayıs 1999 tarihli sayısında, fotoğrafının üzerine çarpılar koyarak ''Yuh pişkin zorba'' , ''Zorba Kemalist gemi azıya aldı'' başlıkları atan Akit (bugünkü adıyla Vakit) gazetesi, hedef gösterme kampanyasında başı çekiyordu. Ahmet Taner Kışlalı'nın hedef gösterilmesini kimler istemişti?

   Bugün Milli İstihbarat Daire Başkanı olan Ramazan Akyürek'in siciline Vali Erol Çakır, ‘Bu kişi Fethullahçıdır’ ibaresi düşmüş müdür, düşmemiş midir? Günümüzde polis teşkilatını ele geçiren Fethullahçıların, derin devletle ilişkileri ne düzeydedir?

   Eğer bu soruların cevabı verilmezse, failler bulunmazsa ve bu konular iddianameye katılmazsa Ergenekon süreci Gladyo'yu (Derin Devlet'i) aklama sürecine dönüşecektir. Ergenekon kapsamında kimi karanlık işlerin içinde bulunan Drej Ali, Sami Hoştan, v.s  gibi isimleri mazur görecek değilim. Fakat bu kişilerin İlhan Selçuk, Doğu Perinçek, Mustafa Balbay'la ilişkilendirilmesi de yine belirli odakların desteğiyle olmaktadır ve sahtedir. Bu operasyonla birlikte, Türkiye içerisindeki Avrasyacı, Avrupa Birliği'ne karşı, ‘Tam Bağımsız Türkiye’ sözünü kendisine düstur edinmiş kişiler yok edilmeye çalışılmaktadır. ABD'de ikamet eden Fethullah Gülen destekli bu karalama kampanyasına Avrupa Birliği de dahil olmaktadır. Bu süreç sonunda elde edilmek istenen, AKP, Fethullah Gülen, ABD ve AB karşıtı muhaliflerin kimi çetelerle ilişkilendirilerek Türk halkı üzerindeki etkilerini kırmaktır. Bu süreç, ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi’ni, istediği gibi yönlendirebileceği bir konjonktür yaratacaktır.

 

Evren ÇAVUŞOĞLU

 

 

 

 

 

Bu yazı, Politika Dergisi Sayı 9’da yer almıştır. Tüm fazladan özellikleri ile özgün sayıyı indirmenizi öneririz. Sayı 9’u indirmek için buraya tıklayınız. 

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.