Elalemin Bahçesi…

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
 
Evet, dedim. Fırsat çıktı. Herkes birbirine bakarken duvara doğru yürümeye başladım. Çok iyi biliyordum ki o duvarı aşıp topu almak mahallenin varlıklı çocuğunun güvenini kazanmak bir dahaki maçlarda direk oynamak demekti. Duvarı tırmanırken sanki kalbim yerinden çıkacak. Ya yakalanırsam? Mahalleye rezil olacağım yetmeyecek, akşam evde babama da hesap vermek zorunda kalacağım. Üsmen ağadan temiz bir dayak yemek de çabası. Bahçeye atladığımda kulaklarımın uğuldadığını dizlerimin titrediğini hala hatırlarım.

 


Ne mi oldu? Kimsenin olmadığı bahçeden topu büyük bir gurur ve sevinçle dışarı attım. Herkes sandı ki bir daha top kaçarsa alacak kişi hazır. Bana iyi bir ders olmuştu. Bir daha kimsenin bahçesine girmedim, mahalle takımında top da oynamadım.

Türkiye’nin dış ilişkilerine bakmak için çok geri gitmek gerekmiyor. AKP’nin kurulur kurulmaz baş döndürücü bir hızla halkın gönlünü kazanıp iktidara gelmesi herkes, hatta her ülke için ibretle izlenecek bir derstir. Recep bey daha milletvekili bile değilken ABD’de kırmızı halılar ile karşılanıyor sırtı sıvazlanıyordu. Birden bire bütün batı söz birliği edip AKP propagandasında birbiri ile yarışır hale geliyordu. Gayrı resmi belgelerde görüldüğü gibi inanılmaz bir mali destek akıyordu. Türkiye’de görevli ABD’lilerin tümü AKP’nin gönüllü propagandacıları olmuştu. Bu ilgi bu sevgi nereden geliyordu.

Daha sonraki dönemde ABD – Irak ilişkilerinde bu sevginin diyeti isteniverdi. Neydi bu? Irak’a birlikte girmek. Oysa bu ne Türk’ün huyuna, ne din kardeşliğine, ne kırmızı çizgilerimize uymuyordu. Azıcık direnince kafamıza çuval geçiriverdiler. Peki, bu aklımızı başımıza getirdi mi? Maalesef hayır. Obama, Türkiye ziyaretinde açık açık ev ödevimizi önümüze koyuyor, isteklerinin verdiği süre içersinde yapılmasını istiyordu.

Ermeni açılımı, Kürt açılımı, Ruhban okulu, Kıbrıs’tan çekilme, Kürdistan’ın kurulmasında gerekirse toprak da vererek kesin destek, İran için kesin destek, Afganistan için kesin destek ve asker. Parlamentomuzda bu emirler kesin bir dille verildi. (Hükümet üyeleri ve sınırsız demokrasi havarileri tarafından çılgınca alkışlandı) Üstelik Irak olayındaki mızıkçılık bir daha tekrar etmesin diye önlem de alındı. Neydi bu önlem Silivri yerleşkesi. Öyle bir dipsiz kuyu inşa edildi ki, hükümet ve başta Recep bey, ufak bir itekleme ile kendilerini o kuyunun dibinde bulabilirler. Sekiz yıldır süren AKP iktidarını ABD hep destekledi tabii somut bir şey yok. Sözde destekledi. AKP üst kademelerindekileri yasal olmayan bir şekilde zengin etti. Bunun dışında ülkemize hiçbir fayda sağlamadıkları, aksine hem ekonomik hem politik anlamda büyük zarar verdikleri kesin.

Bakıldığında, halkımız 2002 ye göre ne daha zengin, ne daha huzurlu, ne de ülkemiz daha itibarlı. Yükselen tek şey borcumuz, bağımlılığımız.

Gördüğümüz kadarı ile Recep bey ve ekibi de gidişin kendileri için çok da iyi olmadığının farkına vardılar. Yakın bir zamana kadar ülke aydınlarını yurtseverleri keyifle iteledikleri Ergenekon çukuru kendilerini de yutacak gibi görünmeye başladı. Kafalarının arkasında hep barındırdıkları İran tipi bir cumhuriyet olma fikri bu gün her zamandan daha fazla akıllarını kurcalıyor. Neden mi böyle düşünüyoruz? ABD desteği ile ayakta kalmanın tek koşulu ABD ile birlik olup İran’a saldırmak. Başka bir yol kalmadı gibi.

Recep beyin ABD’nin İran konusundaki isteklerine ayak diremesi karşısında Beyaz Saray sözcüsü Robert Gibbs “Tıpkı müttefiklerimiz gibi ABD Başkanı Barack Obama da bu böyle devam ederse bunun olumsuz sonuçları olacağı konusunda uyarıda bulundu. Bu süreç işlemektedir. Zaman ve sabrın sonuna gelinmiştir” dedi.
 
Ayrıca ABD Kongresi Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi, “Ermeni soykırımının” tanınmasını öngören tasarıyı kabul etti. Şimdi o da yeni bir Demokles’in kılıcı olarak hükümetin tepesinde sallanmaya başladı.

AKP, ABD ile birlikte böyle bir maceraya girerse sadece kendi sonunu değil bir şekilde Türkiye cumhuriyetini de tehlikeye atacağını biliyor ve direnmeye çalışıyor. Direnebilir mi? Ne kadar direnir, Bu direnmeye destek anlamında İran’a daha fazla yanaşır mı bilinmez. Ama şu bir gerçek ki, Recep bey ve hükümetinin önündeki yol kırk katır- kırk satır ayrımına doğru hızla geliyor.

Zengin çocuğuna yaranacağım diye başkasının bahçesine girmek bana hala hiç akıl karı gelmiyor.
                                                                                                  
cem.tamturk@politikadergisi.com

 

Yorumlar

Başarılı bir yazı,

Başarılı bir yazı, tebrikler...

Zengin çocuğuna yaranacağım diye başkasının bahçesine girmek bana hala hiç akıl karı gelmiyor.

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.