Dokunulmazlık İstismarı

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Hristofyas, müzakereler aleyhine gelişmeye başlayınca soğuk savaş taktiklerine başvurdu ve geçen hafta sonu soğuk savaş dönemine ait bir tiyatro seyrettik.

İçlerinde 4 Avrupa Parlamentosu Milletvekili, 2 Papaz, bir eski Rum AP milletvekili ve 4’de sivilin bulunduğu 11 kişi, KKTC’yi ziyaret etmek amacı ile Metehan’dan KKTC’ye geçiş yaptı.

Geçiş yaparlarken AP Milletvekilleri herhangi bir misyonları olduğundan veya görevleri bulunduğundan da bahsetmediler.Ne sözlü bildirimde, ne de yazılı beyan da bulundular.

Sınırı geçer geçmez, araçlarını dosdoğru Gazimağusa kentimize sürdüler ve Şehit Zeki Salih ilkokulunun arkasındaki sokağın sol arka köşesine geldiler. Yolun sol tarafı boydan boya yerden 2 m. yükseklikte baklavalı tellerle kesik olmasına ve tellerin üzerlerinde de ayrıyeten bir sıra dikenli tel ve izinsiz girişin yasak olduğunu belirten Rumca da dahil olmak üzere 3 dilde levhaların bulunmasına rağmen, 2 AP milletvekili ve 2 sivil Rum tellerin bir şekilde üstünden atlayarak, KKTC yasalarına göre, izinsiz olarak girilmesi yasak ilan edilmiş “Kapalı Maraş” bölgesine girdiler.

AP’nin 2 kadın Milletvekili ile etekleri yerlere kadar inen 2 papaz, telden atlayamadıkları için “Kapalı Maraş” bölgesine giremediler.

Suç işleyenlerin bahaneleri de hazırdı;

“Kapalı Maraş bölgesinde bulunan ve girilmesi yasak ilan edilmiş yerdeki Kiliseleri ziyaret etmek.”

Özellikle de Agias Zoni Kilisesi.

Bu kilisenin özelliği herhalde kilise bahçesinin bir kenarının sınırın üzerinde bulunması ve girişinin kolay olması. Telden atlayınca zaten kilisenin bahçesine düşmüş oluyorsunuz.

Avrupa Parlamentosu üyesi olan Polonya AP milletvekili Arthur Jaroslav Zasada ve Jaroslaw Leszek Walesa’nın dokunulmazlıkları oldukları için serbest bırakılmalarından sonrasında yaptıkları açıklama ise tam bir yüz karası.

Kıbrıs adası AB toprağı olduğu için her yerine kısıtlamasız girebilirlermiş.

Avrupa Halk Partisi Başkanı Wilfried Martens’in olayı “sert” bir dille kınaması ve “Türk askerinin, Mağusa’nın hayalet kentindeki dini binaların şu anki durumlarını incelemekle görevli olan heyetteki eski ve şimdiki AP üyeleri ile AB vatandaşlarını tutuklamaya hakkı olmadığını” söylemesi ise kabul edilebilir bir yaklaşım değil.

Açıkçası yalan söylüyor Wilfried Martens.

Tam da “Yavuz hırsız ev sahibini bastırır” atasözümüz misali bilerek ve kasten suç işleyen AP Milletvekillerini kınayacağı yerde, KKTC makamlarını kınıyor.

Bay Martens’in aslında yapması gereken, bilinçli olarak suç işleyen söz konusu AP Milletvekillerini uyarmak ve haklarında soruşturma açmak olmalıydı.

Kıbrıs adasının tamamının AB toprağı olduğu konusu ise tam bir Ezop hikayesi.

Kıbrıslı Türklerin onayı olmadan nasıl oldu da Kıbrıs’ın tümü AB toprağı oldu ben pek anlamış değilim. Bu toprakların üzerinde son yarım asırdır yaşıyorum ve hiçbir Allah’ın kulu da bana “Kıbrıs’ın AB’ye girmesini kabul ediyor musun veya bu konuda ne düşünüyorsun?” diye de sormadı.

1 Mayıs 2004 sabahı uyandığımda bana ve 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olan tüm Kıbrıslı Türklere, AB vatandaşı olduğumuz söylendi ama bunu kabul edip etmediğimiz ise hiç sorulmadı. 

Aynı şekilde Avrupa Parlamentosu Başkanı Jerzy Buzek de sözcüsü Robert Golanski kanalı ile yaptığı açıklamada, “bazı AP milletvekilleri ile Kıbrıs vatandaşlarının, Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından kontrol edilmeyen bölgelerde güvenlik güçleri tarafından tutuklanmalarından üzüntü duyduğunu söylemesi de kabul edilebilir bir yaklaşım değil.

Ben Avrupa Parlamentosu Başkanı Sayın Buzek’e soruyorum, bu 2 AP milletvekili senin memleketin olan Belçika’da bilinçli olarak suç işleseler, tutuklanırlar mı yoksa Belçika hükümeti suç işleyen Milletvekillerini göz altına aldığı ve soruşturma yaptığı için sizden özür mü diler.

Sanırım özür dileyecek olan birileri varsa bunlar da Avrupa Parlamentosu Başkanı Sayın Jerzy Buzek ve Avrupa Halk Partisi Başkanı Wilfried Martens olmalı. Üyelerinin bilinçli ve kasıtlı olarak KKTC’de suç işlemelerinden dolayı, KKTC hükümetinden özür dilemeli bu iki saygın kişi. O vakit AB, saygı duyulan bir kuruluş olur.

Boşuna KKTC halkının AB’ye olan güveni yerlerde sürünmüyor.  Neredeyse Kıbrıs Türk halkının tümünün AB’ye güveni kalmamış. Bu benim iddiam değil, daha geçen hafta sonuçları açıklanan kamuoyu yoklamasının verisi.

 

 

Prof. Dr. Ata ATUN

Ata.atun@politikadergisi.com 

 

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.