Dış Borç Analizi: Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti Karşılaştırması

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Bu yazıda Osmanlı Devleti'nin dış borçlanmasını 1854 öncesi dönemle anmak her haldeki talihsiz bir tarihsel hata olur; çünkü Osmanlı Devleti ilk dış borçlanmasını 24.08.1854 tarihinde Kırım Savaşı sonrası gerçekleştirmiştir.

Bu borçlanmanın en büyük sebebi, Osmanlı Devleti'nin, yabancı devletlerle yapmış olduğu serbest ticaret antlaşmalarıdır. Bu antlaşmalar, Osmanlı Devleti'ni açık pazar haline getirmiştir. Ayrıca kapitalist dünyaya ayak uyduramayan Osmanlı Devleti'nin gelir-gider dengesi yaşanan dış ticaret açıklarıyla da iyice dengesizleşmiş ve artan askeri başarısızlar ile ordu giderleriyle birlikte Osmanlı Devleti 20 yıl içinde iflas etmiştir. Bankacılık sektörü ve ticaretin yabancıların eline geçmesi de oldukça büyük bir etken olarak ön plana çıkmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti'ni en sonda analiz etmek yerine, araya girişlerle bahsetmek istiyorum. Bakın Türkiye Cumhuriyeti bugün Gümrük Duvarlarını (bilerek büyük harflerle yazılmıştır.) çok kalitesiz çimentolarla örünce deyim yerindeyse bir serbest pazar haline gelmiştir. Yıllardı yaşanan terör saldırılarıyla ve ülkenin jeopolitik konumuyla, orduyu ilişkilendirecek olursak askeri harcamaların büyüklüğü de göze çarpmaktadır. Tek benzeşmeyen nokta, kapitalist sisteme ayak uydurulup uydurulamadığı ile ilgilidir. İzmir İktisat Kongresi sonrası yaşanan kapitalist süreç (devletçilik ve benzer dönemlerle kısıtlandıysa da) bugün oldukça gelişmiştir. Bu gelişim aslında 2. Cumhuriyetçilerin yaşattığı bir süreçten öte kapitalist dünya düzenine yapılan özelleştirmeler sayesindedir. Kısacası kapitalist düzen 24 Ocak kararlarıyla yabancıların elinde Türkiye'de gelişmektedir.

Osmanoğullarının torunlarının yaşattığı dış ticaret açığına bakalım. 1873 - 1890 yılları arasında ithalat ortalama 19.9 milyon Osmanlı lirasıyken, ihracat ortalama 11.5 milyon Osmanlı lirasıdır. Kısacası yılda ortalama 8.4 milyon Osmanlı Lirası dış ticaret açığı verilmektedir. Bu 12 yıllık dönemde 100 milyon Osmanlı Lirasından fazla dış ticaret açığı oluşmuştur. Dış ticaret ve dış borçlanma biririyle organik bağ içerisindedir. Çünkü dış borçtaki bir artışın en büyük nedenlerinden biri iç pazarda dış ticaret açığını sonlandıracak maddi desteğin bulunamamasıdır. Kapitalizme ayak uydurulamaması sonucu iç pazarda da istediğiniz kazancı yakalayamıyorsanız, bunun en başta gelen sebebi ülkenizde sanayi üretimiyle beraber tüm üretim sektöründe yaşanan durgunluktur.

Türkiye Cumhuriyeti'nin dış ticaret açığına bakacak olursak, sadece 2007 yılındaki verilerine bakacak olursak, ihracat ve ithalat arasındaki farkın (açık yönünde) 62.83 Milyar Dolar olduğu görülür. Bu tablonun sonunda yaşanan sonuç ise, "Dünyanın en yüksek faiz oranları ile borçlanan ülkesi Türkiye Cumhuriyeti'dir." sonucudur. Üretimde yaşanması gereken fakat yaşanamayan atılımın bir an önce atılması gerekmektedir. Özelleştirme sonrası ele geçen sıcak para ile kesinlikle bu açık kapanamaz.

Osmanlı'nın sanayi kuruluşları genelde temel tüketim mallarına yönelikti. Ara ve yatırım malı üretimi yapılmıyordu; sanayi sadece İstanbul ve İzmir'de yoğundu. Bugün itibariyle durumun değişmediğini görüyoruz; fakat önemli bir diğer nokta (benzerlik bağlamında) şudur: Bu sanayii yabancıların elindedir ve yabancılar alınan dış borçlardan büyük karlar elde ederler. 1923-1945 döneminde yaşanan millileştirme çabaları sonrası Türkiye ilk ve tek kez dış ticarek açıkları vermemiş ve Osmanlı'dan miras kalan dış borçların tamamı ödenmesi gerekenden 25 yıl önce ödenmiştir. Biz bugün millileştirme yerine halen özelleştirmelere gitmekteyiz. Peki ne uğruna: OY!!!

Rasyonel davranışlar, bu ülke de ne yazık ki sadece kişiye ve kuruma yönelik gerçekleştiriliyor. Asıl rasyonel olan davranış ülkesel, ulusal düşünmekle mümkündür.

Bu kadar verinin, geçmişle bugün arasındaki bağlantıyı kurmada yeterli olduğu görüşündeyim; fakat yine de yetersiz görürseniz sonuna kadar yazmaya niyetlyim.

Teşekkürlerimi sunuyorum, okumadaki sabrınız ve ilginiz için.

Gökhan DAĞ

gokhan.dag@politikadergisi.com

Kaynaklar:

  • Hüseyin Şahin, Türkiye Ekonomisi
  • Türkiye İstatistik Kurumu

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.